1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.06.2006 - Avrupa basınından özetler...

Çelik Akpınar13 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/AbqI

Bugünkü Alman basınında iç politika tartışmaları geniş yer tutuyor. Basın özetlerimizde Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler’in AB-Türkiye ilişkileri konusunda bugün yayımlanan “Der Spiegel” dergisine yaptığı açıklama, 8’ler Grubu’nun en yoksul 18 ülkenin borçlarını silme kararına ilişkin Alman ve Avrupa basınında yayımlanan yorumlar ve bu hafta yapılacak AB Zirvesi kapsamında devam eden Avrupa anasayasası konusundaki tartışmalara ilişkin değerlendirmeler de yer alıyor:

Cumhurbaşkanı Horst Köhler, haftalık siyasal dergi “Der Spiegel”e verdiği demeçte, AB’nin Türkiye ile yaptığı anlaşmalara sadık kalınması, ancak müzakerelerin ucu açık olarak sürdürülmesi yönünde görüş bildiriyor. Köhler’in dergiye yaptığı açıklamda özetle şu satırları okuyoruz:

“Türkiye’nin coğrafi olarak sadece küçük bir bölümü Avrupa’da. En büyük bölümü küçük Asya’da. Kültürel farklılıklar var. Kadının toplumsal konumu farklı. Hukuk devleti konusundaki görüşler de farklı. Deneyimlerin de gösterdiği gibi, toplum yapısını değiştirmek uzun zaman alıyor. Ayrıca dini farklılıklar da bulunuyor. Avrupa düşüncesiyle birlikte, kökenlerimizi ve değerlerimiz hakkında bir tartışmanın gelişmesini arzuluyorum. Buna Yahudi-Hristiyan geleneği dahildir. Ancak bu, insan hakları ve demokratik temel değerleri içselleştirmiş bir İslam ülkesinin AB üyesi olamayacağı anlamına gelmez. Türkiye ile üyelik mükakereleri ucu açık sürdürülmeli. Türkiye’yi hayal kırıklığına uğratmamalıyız. Türkiye bizim için önemli bir komşu. Türkler genç, dinamik ve çalışkan bir halk. “

Bavyera’da örgütlü Hristiyan Sosyal Birlik Partisi lideri Edmund Stoiber de yine “Der Spiegel” dergisine verdiği bir demeçte, “AB’nin genişlemesi sürecinde temponun düşürülmesi gerektiğini” savunarak, insanlar özellikle Türkiye ile müzakereleri fazla buldu. Bizim için Türkiye ile müzakarelerin sonunda ancak ‘imtiyazlı ortaklık’ statüsü sözkonusu olabilir” şeklinde konuştu. Almaya Cumhurbaşkanı Horst Köhler, bu konuda -kendisini bu mevkiye taşıyan Hristiyan Birlik partilerinden farklı olarak- ‘ucu açık müzakereler’ kavramını yeğlediğini vurguluyor.

Kölnische Rundschau gazetesi, sanayisi en gelişmiş 7 ülke ile Rusya’nın oluşturduğu 8’ler Grubu’nun hafta sonunda aldığı, dünyanın en yoksul ülkelerinin borçlarının silinmesi kararına değiniyor. Gazete, özellikle Afrika ülkeler söz konusu olduğunda, dikkat edilmesi gereken bazı hususlar olduğunu belirtiyor. Gazetenin yorumunda şu görüşler yer alıyor:

“8’ler Grubu, Afrika ülkelerinde iktidarda oturan yeni liderlerin tavrına bakmalı. Çünkü Afrika’nın bu yeni lider tipleri, eskilerinden farklı. Batılı finans kuruluşlarına karşı demokrat olduklarını, küresel insan haklarını savunduklarını söylüyor ve farklı etnik gruplar arasındaki hoşgörü ilkesinin önemini vurguluyorlar. Ama bu ülkelere gidip gerçek durumu gördüğünüzde, bunların çoğu zaman boş laf olduğunu algılıyorsunuz. Afrika ülkelerinin yeniden silahlanması için finans kaynağı yaratılması, büyük siyasi bir hata olurdu. Bu endişenin haklı nedenleri de var: Örneğin Etiyopya’nın Eritre’ye karşı sürdürdüğü savaşı devlet kasasından ve kredilerle finanse etmesine bakılırsa, durum daha da iyi anlaşılır. Bu savaşın sonunda ekili alanlar talan edilip, kitlesel açlık başgösterdiğinde, hemen uluslar arası topluluk yardıma davet edildi. Böyle bir olayın bir kez daha tekrarlanmasına izin verilmemelidir.”

Kölner Stadtanzeiger gazetesi ise bu konuda farklı görüşte… Gazete, 8’ler Grubu’nun dünyanın en yoksul 18 ülkesinin borçlarını silme kararının, bir ümit ışığı sinyali verdiği görüşünde. Bu gazetenin yorumunda özetle şu görüşler savunuluyor:

“Dünyanın en yoksul ülkelerinin 40 yıl boyunca borç ödemesinin böylece önüne geçilmiş oluyor. Ama 8’ler Grubu sadece borç ertelemesiyle yetinmeyip, asıl dünya çapında adil ticaret anlaşmalarını gündeme getirmesi gerekmekte. Bu ise, örneğin Avrupa kıtasının sübvansiyonlu tarım ürünü fazlalarının ihracatından vazgeçmesi ve tarım piyasasını tamamiyle dışarıya açması anlamına gelecektir.”

Sol liberal İngiliz The Guardian gazetesi, dünyanın en yoksul ülkelerinin milyarlarca dolar tutarındaki borçlarının silinmesini, ileriye doğru atılmış dev bir adım olarak nitelendiriyor. Gazete, bu sonucun alınmasında Afrika ülkelerinin bu yöndeki ısrarlı çabalarının da büyük rol oynadığına değinerek, bunun, yeni ümit ışıkları doğurduğunu, kendilerine bu olanağın sağlanmasından sonra şimdi bu ülkelerin kalkınma yardımlarının artırılmasını da talep etmeye başlayacaklarını belirtiyor.

Liberal İsveç gazetesi “Dagens Nyheter”’nin yorumu ise farklı bir konuda…. Gazete, devam eden Avrupa anayasası tartışmalarına ilişkin olarak bu hafta yapılacak AB Zirvesi’nde, AB’nin başını çeken ülkelerin büyük boyutlu tartışmalara girmemesi yönünde uyarıda bulunuyor. Böyle bir tartışmayı Avrupa’lı vatandaşların kavrayamayacağına dikkat çeken gazete, yorumuna şu satırlarla devam ediyor:

“Belki yeni anayasa taslağı bazı yönleri tıraşlanıp, vatandaşa yeni biçimiyle bir kez daha sunulabilirdi. Ya da aynı günde tüm AB ülkelerinde birliğin geleceğine ilişkin bir halkoylamasına gidilebilirdi. Başka bir seçenek de, anayasa taslağının ileri bir tarihe, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın görev süresinin sona erdiği bir döneme ertelenmesi olabilirdi. Sadece kısa bir yaz tatili arası verilmesi, belki AB’nin taban demokrasisine, vatandaşa inmesi anlamına gelmeyecek. Ama en azından her ülke üye ülkede birlikte ve eş zamanlı olarak AB’ne ilişkin soruların tartışılması için bir fırsat yaratılmış olacak.”