1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

13.07.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu13 Temmuz 2005
https://p.dw.com/p/Abpw

Alman ve Avrupa basınında bugün, İngiltere’nin başkenti Londra’da geçen hafta meydana gelen saldırılarla ilgili olarak yürütülen soruşturma ve Birleşmiş Milletler’de görüşülen reform önerileri konusundaki haber ve yorumlar dikkat çekiyor.

Alman Stuttgarter Nachrichten gazetesi, İngiliz polisi Scotland Yard’ın Londra’daki terör saldırılarının sorumlularını yakalamada elde ettiği hızlı başarıya dikkat çekiyor. Yorumun devamı şöyle:

“Polis saldırganların kimliklerini tespit ettiğini ve saldırganların patlamalarda öldüğünü söylüyor, artık kimsenin canına kıyamayacakları için bu iyi haber. Polisin açıklamaları doğruysa, İngiliz güvenlik güçleri patlamalardan 5 gün sonra büyük başarı sağladı demektir. Bu da güvenlik güçlerinin yıllardır radikal dinci Müslüman çevreler hakkında yürüttüğü istihbarat faaliyetlerinin iyi olduğunu gösteriyor. Terör saldırısı bekleniyordu, bu nedenle soruşturmalar saldırıların hemen ardından başlatılabildi. Polisin ele geçirdiği bilgilerden çıkarılabilecek kötü haber ise saldırıların devam etme olasılığı.”

Mitteldeutsche Zeittung gazetesi ise 52 kişinin yaşamına mal olan Londra saldırılarının intihar eylemi olduğuna dikkat çekiyor ve polisin şimdiye dek aşırı dinci Müslüman grupları takip edip onların hücre evlerini ele geçrememesini sorguluyor. Yorumun devamında şu satırları okuyoruz:

“İngiliz polisinin, masum insanları öldürmeye gönüllü, gözü kara teröristlerin varlığını ve eylem planlarını önceden tespit edememiş olması, gelecekte de böylesi saldırıların olabileceği ihtimalini arttırıyor. İngiltere, şimdiye dek farklı din ve uluslardan insanların birarada yaşadığı huzurlu bir ortama sahipti. Peki İngilizler bundan sonra da yabancılara karşı eskisi gibi hoşgörülü olabilecek mi? Ya Avrupa’nın diğer şehirlerinde durum ne olacak? Diğer metropollerde de şehit olacağına inanan teröristler saldırılar düzenleyecek mi?”

Oldenburg kentinde yayımlanan Nordwest-Zeitung da İngiliz polisinin saptamalarının doğru olması halinde, teröristlerin Avrupa’da doğmuş büyümüş Müslümanlar’ın arasından çıkan intihar eylemcisi olduklarını, bunun da ürkütücü olduğunu yazıyor. Yorum şöyle devam ediyor:

“İngiliz polisinin dediğine göre, saldırıları gerçekleştirenler Avrupa’da doğmuş büyümüş Müslümanlar. El Kaide’nin serptiği düşmanlık tohumları, Avrupalı Müslüman gençlerin kafasında yeşeriyor. Avrupalılar’dan nefret edilmesi yönünde yapılan propagandalar tutuyor. Sınırlarda yürütülen kimlik kontrolleri, insanların kişisel bilgilerinin ölçümlerinin pasaportlara kaydı gibi şeyler, vatandaşlara verilen sakinleştirici hap. Terörle mücadele etmek istiyorsak gözümüzü içeriye çevirmeliyiz, çünkü saldırganlar dışardan gelmiyor, aramızdan çıkıyor.”

Konu, İngiliz The Times gazetesi’nde de hemen hemen aynı biçimde veriliyor:

“Teröristlerin dışardan gelmediği, içimizden çıktığı gerçeği bizi yıktı. Hiç kimse bunların masum insanlara saldıracağını duymadı mı, hissetmedi mi? Arkadaş, eş dost çevrelerinden kimse saldırganların ne kadar fanatik dinci olduklarını görmedi mi? Yoksa bu gençleri yetiştirenler de birlikte yaşadıkları İngilizler’i düşmanları gibi mi görüyor? Bu gençleri, İngiltere’deki Müslüman cemaatler yetiştirdi, yani saldırılardan kısmen onlar da sorumlu sayılır.”

BM Güvenlik Konseyi’nin genişletilmesini öngören reform önerileri önceki günden beri New York’ta tartışılıyor. Almanya, Hindistan, Japonya ve Brezilya’nın oluşturduğu dörtlü, kendilerini de içine alan yeni altı üyenin daimi üyeliği için hazırladıkları karar tasarısını BM Genel Kurulu’na sundu. ABD ise öneriyi reddediyor. Berlin’de yayımlanan Taz gazetesi, Almanya’nın daimi üyelik şansının olmayışına Sosyal Demokrat- Yeşiller iktidarının yanlış hesaplarının neden olduğunu yazarken, Münih’te yayımlanan Münchener Merkur gazetesi, Almanya’nın daimi üyelik çabalarının boşa çıkmasının Başbakan Schröder’in dış politikadaki en büyük yenilgisi olduğunu belirtiyor. Konuya ilişkin Lüksemburg’da yayımlanan Luxemburger Wort gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Birleşmiş Milletler’in önümüzdeki sonbaharda yapacağı büyük zirve öncesindeki görüşmelerde Güvenlik Konseyi’nin genişletilmesi konusu ön planda. Brezilya, Güvenlik Konseyi’nin, dünyadaki mevcut bölgesel dengeleri yansıtması gerektiğini söylüyor. Konsey’in genişlemesi, daimi üyelerin veto hakkı bulunduğu sürece fayda getirir mi, şüpheli doğrusu. Birleşmiş Milletler’in sorumluluklarının arttırılması halinde, hem ulusal çıkarları koruma güdüsü hem de nükleer gücü olan devletlerin ayrıcılıklı statüsü ortadan kalkar. Üyeler, Birleşmiş Milletler’in çok taraflı olmasını istiyorsa, yetkilerinin ve icraatlarının genişletilmesi gerektiğini anlamalı. Bunun için de 5 üyenin veto hakkı rafa kaldırılmalı.”