13.07.2011 - Alman basınından özetler

Frankfurter Rundschau gazetesinin Suriye’deki protestoları konu alan yorumu özetle şöyle:

“ABD kararını vermişe benziyor: ‘Bu iş Esad ile yürümez!' Washington aniden sert ve açık mesajlar göndermeye başladı. Ama bu açıklamalar Batı’nın çaresizliğini örtmeye yetmiyor. Sorunların asıl Beşar Esad’ın devrilmesiyle patlak vereceği bilinmese, kimse Suriye devlet başkanının ardından göz yaşı dökmezdi. Suriye, Ortadoğu’nun son derece kritik bir bölgesinde yer alıyor. Dini ve etnik haritası da aynı Irak’ınki gibi karmaşık ve kırılgan. Ama güçlü kozlar halâ Baas rejiminin elinde. Esad içte hasımlarının tükenmesine, dışta ise Rusya ve Çin’in desteğine güveniyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un, Beşar Esad rejiminin meşruiyetini kaybettiğine dair sözlerini konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“ABD, Esad’a da, tıpkı Kaddafi’ye yaptığı gibi, ‘başından atılma zamanı gelmiş’ statüsü mü vermek istiyor? Yoksa Baas rejimi bünyesindeki, gerginliğin giderilip diyaloga geçilmesini isteyen ılımlı çevreleri cesaretlendirmek mi? Şam’da baskıyı sürdürmekten ve gerekirse arttırmaktan yana olanların sözü geçiyor. Muhalefet temsilcilerinin geçenlerde yapılan buluşmaya katılmamalarının nedeni de buydu. Kanlı tecrübelerden sonra artık Esad’a ve onun adamlarına güvenemiyorlar.”

Darmstaedter Echo gazetesi, huzursuzluğun yeniden artma eğilimi gösterdiği Mısır’daki gelişmelere şu satırlarla değiniyor:

“Tahrir Meydanı’nda yeniden çadırlar kuruluyor. Arap baharına rehberlik eden Mısır’ın facebook devrimcileri ayılıyor. İlkbaharda Mübarek’in rejimiyle birlikte devrilmesinin sevinci uçup gitti, protesto hareketi bölündü ve Yüce Askeri Şura’ya duyulan güven sarsıldı. Güçlü bir siyasi odak olmayı başaramayan muhalefet çareyi yine meydanlarda arıyor.”

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, Afganistan Devlet Başkanı’nın kardeşi Ahmed Veli Karzai’nin öldürülmesini şöyle yorumluyor:

“Ahmed Veli Karzai’nin yeri kolay doldurulamayacak. Çünkü o gücünü Kandahar valiliğinden değil, uzun zamandır Afganistan’ın siyasi hayatını belirleyen şahsi ilişki ve bağımlılıklardan almaktaydı. Bu nedenle, ülkeyi siyasi şantajdan kurtarmanın tek yolu resmi kurumların otoriteye kavuşturulması olabilir. Aksi taktirde Afganistan’ın kalbi yeniden düzenli atmaya başlayamaz.”

Euro Bölgesi’ndeki borç krizinin bacayı sarmaya başlaması hükümetleri tedirginliğe sürükledi. Birlik Avrupası’nın en güçlü ekonomilerinden birine sahip olan İtalya’nın da borç girdabına kapılma tehlikesiyle karşılaşması, Stuttgarter Nachrichten gazetesinin yorum köşesine şöyle yansımış:

“Uzmanlar bundan on beş yıl önce, bütçe disiplinsizliğinin para birliğini patlatabileceği uyarısında bulunmuş ve mızmızlıkla suçlanmışlardı. Ama tam da dedikleri oldu. Geliyorum diyen krize yakalandık. Euro kurtarılmak isteniyorsa, o zaman, bu paranın sadece sağlıklı ekonomi kurallarını uygulayabilenlerde kalması sağlanmalıdır. Ülkeler ortak para birimi ile bütçe politikasında milli egemenlik arasında tercih yapmalıdır. Kriz, her ikisine birden sahip olunamayacağını göstermiştir.”

Hannoversche Allgemeine Zeitung, yardım ve kefaletle zaman kazanmaya çalışmanın krize neşter vuramayacağı görüşünde:

“Avrupa mali, ekonomik ve siyasi bakımdan, borç krizi yönetiminin sınırlarına dayandı. Mali can simidi İtalya’yı taşıyamaz, borçlu ülkelerin baş aşağı gidişini durduramaz. Alacaklı ve borçlu ülke hükümetleri siyasi bakımdan buna dayanamaz. Avrupa’yı kurtarma operasyonlarıyla ayakta tutma süresi doluyor. Avrupa, para birliğinin siyasi birlikle tamamlanmamasından kaynaklanan doğum hatasıyla yüzleşmelidir. Avrupa, ya para birimine sağlam bir temel kazandıracak ya da Euro’dan feragat edecektir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: A. Günaltay

Editör: Ayhan Şimşek