1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.05.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Murat Çelikkafa14 Mayıs 2004
https://p.dw.com/p/Abui

Alman ve Avrupa basınında bugün Irak’taki durumun yanı sıra Hindistan’daki iktidar değişikliği ve Almanya’nın 61 milyar euro’ya yükselen kamu bütçesindeki açık ile ilgili yorumlar ağırlıklı olarak işleniyor.

Köln’de yayımlanan Express, yorum sütununda Irak’ta yaşananları büyüteç altına alıyor. Gazete, ABD’nin tavrıyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

”Amerikan ordusu, ülkeye düzen ve özgürlük getirmeyi amaçlayan bir güçten ziyade, herhangi bir dikta rejiminin işgal kuvvetiymiş gibi davranıyor. Iraklılar, demokrasinin faziletlerinden söz eden hiçbir Batılı politikacıya bundan böyle itibar etmeyeceklerdir. Batı’nın Arap dünyasında zaten pek parlamak olmayan imajı, Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld tarafından sorumsuzca tahrip edilmektedir. Takım elbise içindeki bu ‘kovboya’ bakan olarak daha ne kadar tahammül edilebileceği, Amerikalılar’ı ilgilendirir. Ancak Amerika’nın Batılı dost ve müttefikleri şunu gayet iyi biliyor: Dünyanın şerifliğine soyunan Washington, bu yükün altında eziliyor. En azından mevcut hükümetin durumu böyle. Askerlerini suça teşvik eden ABD, işkence nedeniyle dökülen her damla kanın sorumluluğunu taşımaktadır.”

Düsseldorf’ta çıkan "Westdeutsche Zeitung" Irak ile ilgili yorumunda işkence olaylarına atıfta bulunarak yaptığı kıyaslamada ”Hangisi daha vahim?” diye soruyor:

”Bir yanda Amerikalılar’ın uyguladığı kötü muamele, diğer yanda ise Iraklı teröristlerin bir Amerikan vatandaşının başını kesmeleri... Hangisi daha vahim? Belki bu soru kolay yanıtlanabilir. Ancak derinlemesine düşünürsek, bu sorunun aslında bir cevabı olmaması gerektiğini tespit ederiz. Çünkü böyle bir soru sorulamaz, sorulmamalı. Soruyu sormak bile terör örgütleriyle demokratik hukuk devletlerinin aynı kefeye konulması anlamını taşır. Gerçekten de kendimizi onlarla mukayese edebilir miyiz?"

Avrupa basınındaki yorumlarda da Irak konusu çeşitli boyutlarıyla işleniyor. Fransız La Charente Libre, Amerikan Savunma Bakanı Rumsfeld’in Irak’a gerçekleştirdiği ani ziyarete değiniyor ve Nick Berg’ün vahşice başının kesilerek öldürülmesiyle ilgili görüntülerin yayınlanmasından sonra Rumsfeld’in Bağdat’ta gövde gösterisi yaparak tepkileri hafifletmeye çalıştığını vurguluyor. Bir başka Fransız gazetesi Le Figaro ise ABD’nin Irak’taki işgalinin her geçen gün bir felakete dönüştüğünü yazıyor:

”Fransa Dışişleri Bakanı Barnier’in ifadesiyle, Irak tam anlamıyla kara bir deliğe dönüştü. Ülkede durumun bundan sonra nasıl seyredeceğini ve 30 Haziran olarak belirlenen egemenliğin devrine ilişkin takvime bağlı kalınıp kalınamayacağını şu anda kimse bilmiyor. Aslında tüm dünya, BM’nin alışılagelmiş çağrıların ötesinde Irak’la ilgili ciddi bir girişimin yapılmasını bekliyor.”

Bugünkü Avrupa basınında ele alınan bir diğer ağırlıklı konu da Hindistan’daki iktidar değişikliği. Sol liberal çizgideki Avusturya gazetesi Der Standard, Sonya Gandi’nin seçimleri kazanmasını ”Hindistan demokrasisi için bir zafer” olarak değerlendirirken, aynı ülkenin muhafazak gazetesi Wiener Tageszeitung, ”Vajpayee cezalandırıldı. Bazılarının sandığının aksine, Gandi isminin henüz ağırlığını yitirmediği görüldü” ifadelerini kullanıyor.

İsviçre’den Neuer Züricher Zeitung, Hindistan’daki iktidar değişikliğini ”Beklenmedik bir gelişme” olarak nitelendirirken, sol-liberal Fransız gazetesi Liberation, "Sonya Gandi, hükümet etmeye muktedir olduğunu ispatlamak zorunda” değerlendirmesini yapıyor. Moskova’da yayımlanan Rus Kommersant, ”İtalyan asıllı olması, Sonya Gandi’nin işini zorlaştıracaktır” yorumunu yaparken Hamburg’da çıkan Financial Times Deutschland, Gandi’nin seçim zaferini "Siyasi bir deprem" olarak nitelendiriyor ve ekliyor:

”Bir zamanların popüler ismi Başbakan Atal Bihari Vajpayee, ‘Işıldayan Hindistan’ adını verdiği seçim kampanyasında ülkesinin parlak bir portresini çizmeye çalıştı, ancak yaptığı radikal reformlar, seçmen tarafından kabul görmeyince hezimete uğradı. İkisi de başbakanlık yapmış ve suikast sonucu öldürülmüş olan eşi Rajiv ve kayınvalidesi İndira’nın koltuğuna oturan Sonya Gandi, içte liberal politikalardan taviz vermeyecektir. Dışta ise Keşmir sorunundaki gerginliği azaltmaya yönelik politikayı sürdürmeye kararlı görünüyor. Ancak koyu bir Hindu milliyetçisi olan selefi Vajpayee’nin aksine, bu politikayı ülkesinde kabul ettirmesi hayli zor olacak.”

Almanya’nın kamu bütçesindeki büyüyen açığa ilişkin bir yorum da Bonn’da yayımlanan General-Anzeiger'den. Dün açıklanan ve 2007 yılına kadar vergi gelirlerinde 61 milyar euro’luk kayıp olacağı yönündeki rapordan Maliye Bakanı Hans Eichel’in zaten pek parlak olmayan durumunun daha da zorlaştığnı kaydediyor:

”Kamu kasalarının tam takır kuru bakır olduğu da gözönüne alınırsa, devlet bu denli büyük bir açığı nasıl kapatacak? ‘Bu durumla bir biçimde başederiz’ şeklindeki abartılı cesaretinden dolayı aslında Hans Eichel’i tebrik etmek gerekir. Ancak artan borç yükü için geliştirdiği reçete ne yazık ki pek umut vadedici değil. Her ne kadar acı olursa olsun, tasarruf önlemlerine başvurmayı sürdürmektense iktidardaki Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonu, özelleştirmeden elde edilecek gelirler, yeni borçlanmalar ve eğitim yatırımlarından medet umuyor. Elinde kalan son barutunu böyle heba eden biri, kendi geleceğine bile şüpheyle bakıyor demektir. Politikanın temeli umuda değil, icraata dayanır.”