1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.06.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Hülya Topcu14 Haziran 2004
https://p.dw.com/p/AbuP

Avrupa basınında bugün öne çıkan konu, Avrupa Parlamentosu seçimleri. Haber ve yorumlarda, seçimlere katılım oranının düşük olduğu ve sandık başına giden seçmenin de iktidar partilerini cezalandırdığı değerlendirmeleri yer alıyor. Yorumlarda ayrıca bazı ülkelerde AB karşıtı partilerin beklenmeyen oranda oy aldığının da altı çiziliyor. Basın turumuzda önce Alman gazetelerindeki yorumlara gözatıyoruz.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un yorumu:

”Halkın hükümeti bu denli acımasız cezalandırdığı durumlar nadir yaşandı. Almanya tarihine bakıldığında benzer bir durumun 1953’de yaşandığı gözleniyor. O yıl en parlak dönemini yaşayan Konrad Adenauer, Sosyal Demokrat Parti’yi rekor oranda bozguna uğratmıştı. Bu rekor 13 Haziran’daki seçim sonuçlarıyla kırıldı. Sosyal Demokratlar, hem Avrupa seçimlerinde hem de Thüringen’de yenildi. Büyük olasılıkla Brandenburg, Saksonya ve Saar Eyaletleri'nde yapılacak eyalet seçimlerinde de oy kaybedecekler."

Süddeutsche Zeitung da Alman Sosyal Demokrat Parti’nin seçimlerde aldığı yenilgiye değindiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Schröder ne yaparsa yapsın, yanlış yapıyor. Bütçede tasarruf yapılması gerektiğini söylüyor, insanlar sosyal sistemdeki kesintiler yüzünden korkuyor. Yatırımları teşvik için yeniden borçlanmadan söz ediyor, insanlar sosyal sistemin yıkılmasından korkuyor. Schröder her ikisini savunduğunda ise bu kez de insanlar Başbakan’ın kararsız olmasından endişe duyuyor. Başbakan, halkın güveninini kazanamıyor. Önümüzdeki 12 ay, Schröder hükümetinin ölüm kroniğini oluşturacak.”

Danimarka’da yayımlanan liberal Politiken gazetesi, Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılımın düşük olduğuna dikkat çektiği yorumda şu ifadeler yer alıyor:

"350 milyon seçmenle AP seçimleri Avrupa’daki en büyük seçim olma özelliğini taşıyor, Ancak oy kullanan seçmen sayısı ne yazık ki çok düşük. Oy kullanmayan seçmenler sadece kendilerine zarar veriyorlar, çünkü bu seçimleri etkileyebilme seçeneklerini kullanmıyorlar. Herşeye rağmen seçim günü Avrupa için iyi bir gündü. Çünkü Danimarka’da AB karşıtları oy kaybettiler.”

İtalyan La Repubblica gazetesinin yorumu ise şöyle:

”Avrupa, hükümetteki partileri cezalandırıyor. Ama aslında yüzde 50'ye bile varmayan düşük katılım oranıyla kendisini cezalandırıyor. Bu oran, Birliğe yeni üye olan ülkelerde yüzde 30’larda seyrediyor. Katılım oranı, bugüne değin kağıt üzerinde gerçekleşen büyüyen Avrupa’nın insanların kafalarında ve kalplerinde henüz gerçekleşmediğinin bir göstergesi. Ayrıca insanların AP seçimlerinin önemini kavramadıklarının da bir göstergesi. İnsanlar, sandık başına gitmeyip evde kalarak ya da oy kullanıp iktidardaki partileri cezalandırarak onlardan duydukları memnuniyetsizliği gösterdiler."

İngiltere’de yayımlanan The Sun, iktidardaki İşçi Partisi’nin seçimlerde oy kaybına uğradığına dikkat çekerek, İşçi Partili Başbakan Tony Blair’in AB Anayasası’nı kabul etmesinin politik intihar olacağı uyarısında bulunuyor. Yorumunda AB karşıtı bir partinin seçim zaferine de değinen The Sun şu görüşlere yer veriyor:

"AP seçimleri, İngiltere politikasında yeni bir radikal gücün ortaya çıktığını mı gösteriyor? Hayır. AB karşıtı muhafazakar partini oylarını artırması Tony Blair’in kabul etmek istemediği bir gerçeğe işaret ediyor: İngiliz halkı Avrupalı olmak istemiyor. İngilizler ne Euro’yu ne de AB Anayasası’nı istiyor. Blair’in Avrupa’nın bütünlüğü için faaliyetler yürütmeye devam etmesi politik intihar anlamına gelir.”

Sol eğilimli Fransız Liberation, seçimlerden Sosyalistler'in zaferle çıktığını, bunun ülkede iktidar değişikliğinin habercisi olabileceğini belirtiyor. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın seçmenlerce cezalandırıldığını ifade eden Liberation, ”Chirac, hiçbir seçimden sonuç çıkarmıyor ve seçmenlerin tercihini gözardı ediyor. Ancak artık bu seçimlerden sonra Fransa, Avrupa’nın içinde bulunduğu durumu, birliğin yapısını tartışabilmeli” diyor.

Avusturya’da yayımlananan muhafazakar Die Presse ise Avrupa’da boğucu bir protesto olduğuna dikkat çekiyor ve amacı olmayan, farklı yönlere giden bu protestonun sol ya da sağ eğilimli olduğuna bakmaksızın hükümetlere darbe vurmayı hedeflediğini belirtiyor.