1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.06.2010 - Alman basınından özetler

14 Haziran 2010

Alman basınında bugün 2010 Dünya Futbol Şampiyonası, Almanya’da çıkmaza giren koalisyon hükümeti, Belçika’daki seçim sonuçlarının AB’ye etkisi ve İran’a karşı sertleşen yaptırımlar öne çıkan konular arasında.

https://p.dw.com/p/Nq3U

Avustralya'yı 4-0 yenerek D grubunda liderliğe yükselen Almanya'da büyük sevinç var. Ancak Güney Afrikalıların geleneksel üflemeli çalgısı vuvuzelaların aralıksız ve aynı tonda stadyumda yankılanması futbol seyircilerini bir hayli rahatsız etmiş durumda. Die Welt gazetesi da “Vuvuzela yasaklanmalı mı” sorusuyla konuyu yorum sütunlarına taşıyor.

“Vuvuzelanın sesi evlerimizde yankılanıyor. Televizyon kanallarına izleyici şikâyetleri yağıyor. Vuvuzelaların yeniden yasaklanması gündemde. Ancak FIFA’nın böyle bir yasağı kesinlikle yanlış bir mesaj olur. Dünya Şampiyonası’nı Güney Afrika’ya veren, oradaki yaşama sevincini ve heyecanı öven, sonuçlarına katlanmak zorunda. 'Beni yıka ama yıkarken ıslatma' ilkesi işlemez. Güney Afrika’daki muhteşem atmosferi, tahammülsüzlüğe kurban etmek Dünya Şampiyonası’nın Avrupa zevkine uygun olması gerektiği anlamına gelir. Vuvuzelaları kabul etmek zorundayız.”

Almanya’da Angela Merkel liderliğindeki koalisyon hükümetinin, cumhurbaşkanlığı seçimi, tasarruf paketi ve Opel’e kredi teminatı verilmesi konularındaki görüş ayrılıkları “hükümetin sonu mu geldi” sorusunu gündeme taşıdı. Süddeutsche Zeitung gazetesi “Kilitlenen Cumhuriyet” başlığıyla şu değerlendirmeyi aktarıyor:

“Özellikle Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi ve Hür Demokrat Parti hükümeti çıkmaza sürükledi. Artık koalisyon hükümeti, yönetme kabiliyetinden yoksun. Ancak pes edemez de. Vergi, nükler enerji, zorunlu askerlik ya da cumhurbaşkanlığı seçimi. Hükümet hiçbir konuda anlaşamıyor. En büyük küresel ekonomik krizin tam ortasında Almanya’nın liderliği hükümet etmeye direniyor. Ama bir erken seçim iktidar partilerine fayda sağlamayacaktır. Aksine büyük oy kayıplarını göğüslemek durumunda kalırlar. Ve işte koalisyonu bir arada tutan tek neden de bu. Şimdi Alman siyasetinin kilidi çözecek kişilere ihtiyacı var.”

Neue Osnabrücker Zeitung gazetesiyse Belçika'daki seçimlerde ülkenin parçalanmasını isteyen Yeni Flaman İttifakı'nın başarısını mercek altına alıyor:

“AB’nin kurucu ülkelerinden Belçika kendini parçalıyor. Flaman milliyetçilerinin tarihi zaferi AB için iyi bir gelişme değil. Çek Cumhuriyeti’ndeki siyasi çalkantılı sürecin ardından temmuz ayı itibariyle şimdi de AB dönem başkanlığını fiilen yönetimsiz bir ülke devralacak. Tam da Schengen anlaşmasının yıldönümünde. Bu verilebilecek en korkunç mesaj."

Frankfurter Allgemeine gazetesi yorum sütununda “İran’a baskıyı artırmak” başlığıyla nükleer programından vazgeçmeyen Tahran yönetimine karşı uygulamaya sokulan yeni yaptırımların gerekliliğine işaret ediyor:

“Dünya güçlerinin, Tahran’ın yeni can dostları Türkiye ve Brezilya’dan çok daha farklı bir ağırlığı var. Gerçi bu iki ülke kendilerini ön plana çıkartmak, bölgesel heveslerini ortaya koymak için bu sahnede yer almayı sürdürebilirler ama her iki ülke de dünya siyasetinin birinci liginde yer almıyor. ABD Başkanı İran’a çok sayıda öneride bulundu ve İsrail’i sakin durması konusunda uyardı. Ancak bunların hiçbiri sonuç vermedi. İran uranyum zenginleştirmeye devam ediyor. Çok sayıda sorunların yaşandığı bu bölgede nükleer bir yarışın başlaması tam bir felaket olur. Bu nedenle İran dünyanın önde gelen güçlerinin kararlılığını ciddiye alıp BM Güvenlik Konseyi kararlarını uygulamalı. Bu konuda çok umutlu olunduğu söylenemez. Ancak alternatif seçenekleri insan düşünmek bile istemiyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Değer Akal

Edtör: Beklan Kulaksızoğlu