14.07.2010 - Avrupa basınından özetler

İsviçre’de yayımlanan Neue Zürcher Zeitung Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Belgrad temaslarını değerlendiriyor:

“Türkiye Başbakanının ziyaretiyle, Belgrad ve Ankara arasındaki ılıman hava daha da ısındı. Bazı gözlemciler, Türkiye’nin bu bölgedeki girişimlerinde ancak Rusya’nın olaya dâhil edilmesiyle başarılı olabileceği görüşünde. Ruslar, Sırpları Kosova konusunda destekliyor ve Belgrad yönetimi üzerindeki etkisi de büyük. Batılı bir diplomat, Rusya-Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin ortak bir Balkan insiyatifine dönüşmesinin büyük önem arz ettiği görüşünde. Kesin olan şey ise AB’nin, Batı Balkanların kendisine yakınlaşması konusuyla ilgilenmemesi, iki büyük bölgesel gücün, bu kapsamda birbirine daha da yaklaşmasına neden oldu.”

İtalya’nın başkenti Roma’da yayımlanan sol liberal eğilimli La Repubblica gazetesi ise bugünkü yorum sütunlarına Fransa’da meclis genel kurulunda kabul edilen, yüzü örten giysilerin kamuya açık yerlerde yasaklanmasını öngören yasa tasarısı ile ilgili tartışmaları taşımış:

“Burka yasağı önündeki en büyük engel, anayasa ile bağdaşıp bağdaşmayacağı. Bu yüzden tasarı Cumhurbaşkanına imza için iletilmeden önce Fransa Anayasa Mahkemesi'ne sunulacak. Böylece tasarı yasalaştıktan sonra hukuk yolu da kapatılmış olacak. Ancak yasağın gerçekten de kişisel özgürlüklere müdahale anlamına gelip gelmediği konusu netlik kazanabilmiş değil.”

Hollanda’da yayımlanan Volkskrant gazetesinin aynı konudaki yorumundaysa şu satırlar dikkat çekiyor:

“Özgürlük kavramı, sadece zorla peçe ya da çarşaf giymeye zorlanan kadınları değil, inançları ya da başka nedenlerden ötürü burka ve nikab giymeyi tercih eden kadınları da kapsıyor. Ancak bu bazı kamu kurumlarında çarşaflıların istenmeyişini engellemiyor. Buralarda kişisel özgürlükler toplumsal sınırlarla çakışıyor. Bu konuda Fransa’yı örnek almanın hiç gereği yok.”

Luxemburger Wort gazetesiyse AB içinde planlanan finans reformunu değerlendiriyor:

“Son iki yılda sadece Batılı devletleri etkilemekle kalmayıp küresel boyut kazanan finans krizinin iyi bir yanı da var aslında; o da kriz mağduru devletlerin uluslararası kurumlarla birlikte, krizden gerekli dersleri çıkarıp, yapılan siyasi yanlışları belirlemeleri. Bu yüzden finans kriziyle yakından bağlantılı olan euro krizinin de AB'de bir ‘geri adım' olarak değil, ‘yakınlaşma ve uyum fırsatı' olarak algılanması gerekir. Bu da olumlu bir gelişme.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Meltem Karagöz

Editör: Murat Çelikkafa