1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1509 Presseschau 2

15 Eylül 2010

AİHM'nin gazeteci Hrant Dink'le ilgili olarak aldığı mahkumiyet kararı, Türkiye'deki anayasa referandumu ve Romanlar konusunda AB'nin Fransa'yı kınama kararı, Avrupa basınının yorum konuları arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/PCU2
Fotoğraf: AP

Alman Neue Osnabrücker Zeitung, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'yi, gazeteci Hrant Dink'in hayatını koruma yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği gerekçesiyle mahkum ettiği davayı ele alıyor. Yorumda Türkiye sert bir dille eleştiriliyor:

"(Türkiye'ye) uluorta atılan bu tokat acı verici. Öyle de olmalı zaten. Strasbourg'daki hâkimler, Türkiye'nin,Türk-Ermeni gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesi olayında sorumluluk payı taşıdığı kararını vererek, bir noktayı yanlış anlamaya mahal vermeksizin açık ve net hâle getiriyor: Avrupa Konseyi'ne üye olan ve AB'ye de üye olmayı umud eden bir devlet, yasalarda suçlular cezalandırılmadan, tahrifat yapamaz, örtbas edemez ya da yanıltamaz. Ankara hükümetinin Dink ailesine tazminat ödemek zorunda olması, çıkarılması gereken sonuç olamaz. Bundan daha da önemlisi, olayın arka planının ve bu cinayeti planlayanların araştırılması. Ayrıca geçmişle hesaplaşılması için doğru bir zamanlama. 'Ermenilere yönelik soykırım'la ilgili olarak yeterince kanıt var. Dink, hükümetten bunu kabul etmesini talep etti. Bu da onun ölüm fermanı oldu."

Danimarka'nın muhafazakâr Berlingske Tidende gazetesi ise Türkiye'deki anayasa referandumunun sonucunu değerlendiriyor:

"Anayasa referandumunda önemli olan, değişikliğin nasıl gerçekleştirileceği. Türkiye'nin AB üyeliği için çabaladığı yıllarda sürekli olarak ülkenin, AB normları ile uyumlu hâle getirilmesi için temel değişikliklere gitmesinin zorunluluğuna işaret edildi. Türkiye, kâğıt üzerinde gerekli reformları yapsa da, uygulamada tökezledi. Şimdi merak edilen soru, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türk halkının çoğunluğunun 'evet' dediği anayasa değişikliği sürecini nasıl yöneteceği? Yani, bundan sonra ne yapacağı?"

Bugünkü gazeteler AB Komisyonu'nun, ülkedeki Romanları Bulgaristan ve Romanya'ya sınırdışı eden Fransa'yı kınama kararını da ele alıyor. İsviçre'den Basler Zeitung'un, 'Sarkozy'nin faturası' başlıklı yorumu şöyle:

"Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Brüksel karşısında sıkıntıya girdi. Sarkozy, Romanların Fransız toplumunda uzun yıllardır varolan önyargılar nedeniyle o kadar izole ve istenmeyen bir hayat sürmek zorunda kaldığını söylüyor ki, onların üzerinden ucuz bir zafer kazanmayı hedefleyebiliyor. Dünyanın her yerinde kenara itilen, baskı gören Romanlara karşı giriştiği saldırı nedeniyle ülkesinin utanç verici bir yalnızlığa itilmesine neden oldu. Şimdi kral çıplak. AB Komisyonu, Romanlar'ın dışlanmasını kınama görevini yerine getirerek, şu mesajı veriyor: Paris hükümetinin bu tavrı, bağlayıcı olmayan bir uyarı almadan, öylece sonuçsuz kalamaz."

Polonya'dan Gazeta Wyborcza aynı konuyla ilgili yorumunda ise şu görüşlere yer veriyor:

"AB'nin, yabancı düşmanlığına karşı protestosu yeterli değil. Romanlar sorunu, Avrupa ülkelerinin Roman azınlığın entegrasyonu konusundaki başarısızlığını ortaya çıkarıyor. Oysa hedefler belli: Yoksullukla mücadele ve Roman çocukların eğitim almasının sağlanması. Bu konuda ne Romanya, ne İspanya ne de Polonya'da başarı sağlanabildi. Romanlar, seçimlere çok nadir katılıyor. Bu nedenle de yaşadıkları ülkelerdeki hükümetlerden yardım taleb edebilmek için fırsatları olmuyor. Brüksel işte bu yüzden onlara el uzatmalı, yardım etmeli."

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa