1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

16 Şubat 2012

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın anayasada referanduma gidileceğini açıklaması ve iflasın eşiğindeki Yunanistan'daki son durum Alman basınında öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/143sx

Süddeutsche Zeitung, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, ülke anayasasının liberalleştirilmesine ilişkin olarak ilan ettiği referandum kararına ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Elindeki silahların ağırlığı, Esad’ın siyasi zafer kazanmasını garantilemez. Esad, reformdan geçirilmiş anayasada teorik olarak varolan maddeleri bundan 11 ay önce verebilseydi, yani muhalif örgütlenmelere izin verilseydi, Baas Partisi’nin siyasi tekelinden vazgeçilmiş olsaydı, özgür seçimler yapılsaydı ve devlet başkanlığı görevi iki kez 7 yıllık süreyle sınırlandırılsaydı, o takdirde Suriye içerisindeki muhalif çevreler bundan hoşnut kalırdı. Başarısız kalmış çok sayıda reform hamlesi, ‘çok az ve çok geç’ sözleriyle tanımlanıyor. Suriye'de ufukta mutlu bir son görünmüyor; bu da neredeyse yarım yüzyıllık, baba-oğul Esad iktidarının ülkeye armağanı!”

Berliner Zeitung gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Esad ve cellatları cinayet işlemeye devam ediyor. Uluslararası topluluğun ise -insana çok acı gelse de- eli kolu bağlı durumda. Batı'nın Suriye’ye askerî müdahalesi –uluslararası hukuk açısından- son derece sorunlu. Birleşmiş Milletler’e bağlı mavi bereli barış gücü askerlerinin devreye sokulması ise hem Rusya ile Çin’in vetosuna takılabilir, hem de Şam’dan böyle bir talep gelmesi mümkün görünmüyor. Öte yandan eğer bir gönüllüler ittifakı Esad’ı silah zoruyla iktidardan indirmeye kalkışırsa, o zaman da buradaki çatışma tüm Ortadoğu'ya sıçrayabilir. O nedenle uluslararası topluluk Şam’a sadece siyasi ve ekonomik baskı uygulayabilir. Bu durumda şimdi hamle sırası Moskova ve Pekin’de.”

Düsseldorf merkezli Westdeutsche Zeitung’un ise Yunanistan’ın durumuna ilişkin yorumu şöyle:

“Yunanistan’ın iflas etmemesi için, yapılması kararlaştırılan radikal kesintilerden kaçılmaması şart. Hatta tasarruf paketinde en ufak bir yumuşama bile çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu derece sarsılan Yunan halkına üzülmemek mümkün değil. Ancak aşırı protesto gösterileri için de bir sebep yok, zira ülke yıllarca zaten olanaklarının ötesinde yaşadı. Alman düşmanlığı eğilimlerini de içinde barındıran taşkınlıklar ise Yunanistan'a zarar veriyor, özellikle de ekonomik bakımdan, çünkü böylelikle Yunanistan tatil ülkesi olarak gözden düşüyor.”

Hamburger Abendblatt Yunanistan’daki ekonomik durumu yorum sayfalarına şöyle taşıyor:

“Ya Euro Bölgesi'nde kalabilmesi için Yunanistan’a nafakası ödenecek, ya da ülke ortak para birliğinden çıktıktan sonra finanse edilecek. İkincisinin olması daha muhtemel, bir B planı için artık çok geç. Ancak hiç kimse Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkması durumunda Avrupa'nın sorununun çözüleceği yanılsamasına kendisini kaptırmasın. Borç kesintisi ve Drahmi’ye geri dönülmesi ağır sosyal ve ekonomik sonuçları ortaya çıkartacaktır. Ancak bu kriz Yunanistan’a alacağı her türlü krediden daha gerekli olan bir fırsatı, radikal bir başlangıç yapma fırsatını sağlayacaktır”

© Deutsche Welle Türkçe

DW/BD/ÇA/EC