1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.11.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu16 Kasım 2004
https://p.dw.com/p/Abse

Radikal İslam ve entegrasyonla ilgili tartışmalar, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın istifası ve Yunanistan’ın euro bölgesine girişte yanlış ekonomik veriler göstermesiyle ilgili skandal, bugün basın Avrupa basınında öne çıkan konular...

Almanya’da radikal İslam ve entegrasyon tartışmaları tüm hızıyla sürüyor. Neue Osnabrücker Zeitung, Baden Württemberg Eyaleti'nin Hristiyan Demokrat Kültür Bakanı Annette Schavan’ın camilerde imamlara vaazlarını Almanca verme zorunluluğu getirilmesi önerisini yorumluyor.

"Önemli olan içeriktir. Ajitasyonun Almanca ya da başka bir dilde yapılmasının konuyla ilgisi yok. Böyle bir uygulamanın beraberinde getireceği endişe verici siyasi ve hukuki etkiler bir yana bu öneri soruna çare olmaktan da çok uzaktır. Sonuçta iyi Almanca konuşan yeterince imamları yok diye hiçbir dini topluluğa karşı ayrımcılık yapılamaz."

Berliner Kurier gazetesi, Almanlar ile ülkede yaşayan yabancılar arasındaki iletişim kopukluğuna dikkat çekiyor:

"Bir toplumda birbirinden habersiz yaşamak korkunç birşey. Ama gerçek. Doğruyu söylemek gerekirse çoğumuz aynı şehirde, aynı sokakta yaşadığımız yabancılar hakkında fazla birşey bilmiyoruz. Tabii Türk manavından alışveriş yapıyoruz, arada bir lezzetli dönerlerden yiyoruz. Ama birbirimizle neredeyse hiç konuşmuyoruz. Gelinen noktada bunun kolayca böyle sürüp gitmeyeceği ortaya çıktı. Radikal İslam korkusu var. Çıkış yolu sadece yabancıların entegrasyonundan geçer. Ama bunu onlar da istemeli. Ve anlamak Alman dilinin öğrenilmesiyle başlar."

Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild, Hollanda’da son dönemde yaşananları örnek göstererek radikal İslamcılara karşı devletin sert önlemler alması gerektiğini savunuyor.

"Nefret ekip şiddet biçiyorlar. Demokrasiyi alaya alıyor, misafir olarak kendilerine tanınan hakları kötüye kullanıyor ve bizim sırtımızdan gayet de iyi yaşıyorlar. Kapı komşumuz Hollanda’ya bir bakmak, çokkültürlü topluma giden yanlış yolun sonuçlarını gösteriyor. Diğer kültürlere karşı açıklık ve şeffaflık dönüşü olmayan yol değildir."

Basında öne çıkan bir diğer konu da ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın istifası. Handelsblatt gazetesi, Avrupa’nın, en önemli muhatabını kaybettiğini belirtiyor:

"Powell’ın istifayı seçmesi, Bush’un politikalarının kendisine yeni serbestiler tanımadığı anlamına geliyor. Bush söylemindeki yumuşamaya rağmen olayların temelinde sertliğini sürdürüyor. Powell, Bush yönetiminin şahinleri Cheney ve Rumsfeld ile yıpratıcı hendek savaşlarını sürdürmek istemedi. Avrupalılar Amerikan yönetimindeki en önemli muhatabını kaybetti."

Die Welt gazetesinin yorumunda şu satırları okuyoruz.

"Avrupalılar için Colin Powell, Bush yönetiminin John Kerry’siydi. Atlantik’in bu yakasının tek umudu, mantığa dayalı ve ılımlı bir dış politikayı savunan adamdı. Almanlar için Powell’ın istifasının anlamı şöyle özetlenebilir: İyi polis Powell sadece siyasi sahneyi terketmedi, aynı zamanda yerini kötü polislere bıraktı. Son dört yılın dış politikası Powell’ın değil, Bush’un imzasını taşıyordu. Bunda bir değişiklik olmayacak."

Financial Times Deutschland gazetesinin yorumunda ise şu satırlar yer alıyor:

"Powell, BM ile teması bırakmayan, Avrupa’ya hala kaale alındığı hissini veren, Bush yönetimindeki şahinlere karşı mücadele veren bir bakandı. Ancak dürüst bir bilanço çıkarmak gerekirse, Powell’ın kabinedeki konumu oldukça zayıftı. Önemli dış politik kararlarda etkili olamadı. Ve sonunda Irak savaşında olduğu gibi alınan kararlara uydu ve uyguladı. Kabinede fazla bir nüfuzu kalmamıştı. Genelde nazik yapılı insanların kaderi bu değil mi?"

Yunanistan’ın 2001 yılında Brüksel’e yanlış ekonomik veriler göstererek euro bölgesine dahil olması ile çıkan skandal da bugün Alman basınında geniş yer aldı. Financial Times Deutschland gazetesinin yorumu şöyle:

"Ya işte hayat böyledir. Yunanlılar öyle çabaladılar ki, 1 Ocak 2001’de Avrupalılar neşe içinde onları kucaklayarak euro bölgesine dahil etti. İstatistikçilerin hesapları şimdi gösteriyor ki, Yunanlılar nasıl bir yanlışlıksa, euroya geçiş için 1999 yılı bütçesiyle ilgili yanlış rakamlar vermişler. Nasıl bir talihsizlikse Brüksel’de de hiçkimse bunu fark etmemiş. Aptalca, ama şimdi kimsenin Yunanistan’ı euro bölgesinden çıkaracak hali yok. Ama aldatan ve isteyerek aldananların bu kirli komedisinden dersler çıkarılmasına acil ihtiyaç var. Yunanistan’a karşı etkisini hissettirecek siyasi cezalar üzerinde düşünülmelidir. Karar alma organlarından geçici olarak çıkarılma gibi."

Konu ile ilgili Dresdner Nachrichten gazetesinin yorumu ise şöyle:

"Atina’nın yaratıcı muhasebe yöntemleriyle ilgili skandal, Avrupa para birliği ülkelerinin iyi ve kötü günde birbirine ne kadar sıkı bağlarla bağlı olduğunu gösteriyor. Ortak paranın ekonomik ve siyasi avantajları yeterince biliniyor. Şimdi ise para ittifakının hücüma karşı ne kadar korunmasız olduğu görülüyor. AB, Yunanistan’ın uygulamasını pratikte soruşturamaz, çünkü bu Yunanistan’daki bütçe sorununu daha da derinleştirir. Kimse Euro'yu Yunanlılar’ın elinden almak istemeyecektir. Ceza olarak AB teşviklerinin kesilmesi durumunda ise Yunanlılar’ın bütçelerindeki dev delikleri tıkaması daha da uzun zaman alacaktır."