1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.01.2011 - Alman basınından özetler

17 Ocak 2011

Tunus’ta Devlet Başkanı Bin Ali’nin devrilmesinin ardından yaşanan gelişmeler, bugünkü Alman gazetelerinde ilginç yorumlarla ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/zyZt

Süddeutsche Zeitung’da Arap toplumlarının isyanı başlıklı yorumda, Bin Ali’nin başına gelenlerin Mısır’dan Cezayir’e Arap dünyasındaki totaliter yönetimler için bir uyarı olduğu belirtiliyor:

“Sadece Mısır’da değil, Yemen, Ürdün ve Cezayir'de de Tunus örneği insanları sokağa dökebilir. Bölgedeki liderler halkları önünde dokunulmaz olduklarını düşünüyor. Bu nedenle Tunus Devlet Başkanı Bin Ali'nin devrilmesi Arap dünyasında bir dönüm noktası. Halkın öfkesinin bölgede beton gibi kök salmış rejimleri bile sallayabileceğini gösteriyor. Bin Ali, iktidarını garantide görüyor, ailesi ülke ekonomisinin kanını emiyordu. Benzer olumsuz değerlendirmeleri bölgedeki diğer devlet başkanları, kral ve emirler için yapmak da mümkün. Kendileri yolsuzluk yapmasa, aile çevreleri ya da bakanları yapıyor. Bin Ali’nin devrilmesi, bölgedeki diğer otokratlar için bir uyarı. Ancak reformlara gitmek yerine, vatandaşların organize olabilmesini önlemek için baskıyı artıracak ve vatandaşlardan önce harekete geçecekler.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Tunus'ta yaşananları Avrupa’nın komşuluk politikası çerçevesinde değerlendiriyor.

“Komşuluk politikası, Avrupa’nın eskiden arka bahçe olarak gördüğü, bugün partner olarak ihtiyaç duyduğu AB’ye sınırı olan zor ülkeleri kapsıyor. Bu ülkeler sadece zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip değil. Aynı zamanda uyuşturucu, mülteci ve İslamcılık ihraç etmeleri nedeniyle de bu ülkelerin liderleri Avrupa için çok önemli. Tunus krizinde Avrupalıların temkinli hali, Avrupa’ya komşu Kuzey Afrika-Ortadoğu bölgelerinde bir Akdeniz Birliği yoluyla kardeşlik kurma düşüncesinin ne kadar safça olduğunu gösteriyor. Bu düşüncenin öncüsü Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Avrupa bütünleşmesinin coğrafi ağırlık noktasını Berlin-Paris ekseninden güneye kaydırma çabasında tam da Tunus lideri Bin Ali'yi kendine ortak edindi. Tunus için Paris Avrupa’nın başkentidir. Paris, eski sömürgesi Tunus'taki sivil toplumu ve siyasi muhalefeti güçlendirmek için zamanında daha fazla kaynak ve yol bulabilirdi. Tunus halkı, Avrupa’nın hayal bile edemeyeceği bir şeyi başardığı için övünebilir. Umulur ki belirleyici öneme sahip şu dönemde Avrupa’nın desteği gecikmez.”

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Ülkeyi demokratik bir geleceğe taşıması öngörülen geçiş dönemi Devlet Başkanı Mebaza da, Başbakan Gannuşi de değişimden yana değil. İkisi de Bin Ali’nin sadık taraftarları, isimleri yolsuzluklarla birlikte anılıyor ve halk içinde fazla destekleri yok. Karşılarında ise ehlileştirilmiş bir muhalefet var. Şimdiye kadar ülkedeki herşeye hâkim olan devlet partisi dışındaki demokratik güçlerin şekillenebilmek için zamana ihtiyacı var. Ve Batı her ne kadar görmezden gelmeye çalışsa da Tunus’ta İslamcılar halk arasında hâlâ desteğe sahip.

Son olarak Tageszeitung'un yorumunu aktarıyoruz:

“Mısır’da Hüsnü Mübarek, Tunus’ta Bin Ali ya da Cezayir’de Buteflika gibi laik Arap diktatörler uzun süre Avrupa ve ABD’de zararsız görüldü. Ülkelerinde İslamcıları kontrol altında tuttukları ya da Afrikalı mültecileri Avrupa’dan uzak tuttukları sürece destek görüyorlardı. Bunun için ne tür yöntemler kullandıkları konusunu kimse fazla düşünmek istemiyordu. Batı, şimdi bu tutumunu değiştirmek zorunda kalacak.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ayhan Şimşek