1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.02.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar17 Şubat 2004
https://p.dw.com/p/Abvg

Alman basınından alıntılarımızı, Türkiye’deki temaslarını bugün tamamlayacak olan Hıristiyan demokratların lideri Angela Merkel’ın temaslarına ilişkin yorumlarla sınırladık.

Süddeutsche Zeitung, gerçi Bavyera’da örgütlü Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi Genel Sekreteri Markus Söder’in politikada henüz toy olduğunu, ancak Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oylanacak olanın, Türkiye’nin birliğe üyeliği konusu olmadığını da bilmesi gerektiğini belirtiyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:

“Kim bunu iddia ediyorsa, o kişi seçimlerde taşkınlık çıkartmak, seçmeni cephelere ayırmak, iç ve dış politikada huzursuzluk yaratmak istiyordur. Birliğe alalım mı, almayalım mı ? Belki Türklere bu konuda kesin bir yanıt vermek siyasi gücü gösteriyor olabilir ama, maksat sadece Avrupa seçimlerini kazanmak, ya da sadece kamuoyu oluştururken birkaç puan daha toplamaksa, kendini böyle önceden bağlamının her zaman akıllı siyasi bir tavır olmayacağını bilmek gerekir”.

Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi, Merkel-Erdoğan buluşmasını farrklı bir açıdan değerlendirdiği yorumunda, Başbakan Recep-Tayyip Erdoğan için asıl önemli olanın, halkın gözünde inandırıcılığını kanıtlamış olması ve destek bulması olduğunu vurguluyor. Gazete, bu desteği Pazar günü Türkiye’ye gelecek olan ve Merkel’den çok daha fazla siyasi ağırlığı olan Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’den göreceğinin kesin olduğunu vurguluyor. Ankara’nın hem Schröder’den, hem de yakında üye sayısı 25’e çıkacak olan AB’den dayanışma beklediğine işaret eden gazete, Türkiye hakkında sadece önümüzdeki AB raporunun olumlu çıkmasının da fazla birşey ifade etmeyeceğini, üç büyüklerden Almanya, Fransa ve İngiltere’nin, Türkiye’nin üyeliği konusunda ortak davranmalarının da gerekli olacağını vurguluyor. Handelsblatt gazetesi, “İşte o zaman Ankara için olay bitmiş olacaktır” diyerek yorumunu noktalıyor.

Frankfurter Neue Presse gazetesi, Türkiye’nin AB üyeliğinin önünde ekonomik bazı engellerin olduğunu, bu üyeliğin AB için ek külfet anlamı taşıyacağına değiniyor. Türkiye’de batı standartları açısından demokraside hala bazı eksiklikler olduğunu, ama AB’nin Türkiye’ye gösterdiği perspektifler sayesinde Ankara’nın artık gerçek demokrasiye doğru yol aldığını belirtiyor ve şu satırlara yer veriyor:

“Türkiye’nin ekomik standartları, birliğe yeni üye olacak 10 aday ülkenin standartlarından bile geride. Nüfus yoğunluğu olan Türkiye gibi bir ülkenin üyeliği, birliğin bütçesinin tamemen karışmasına yol açacaktır. Para ve iktidar konusunda yapılan yoğun tartışmalar bile, yeni adayların üyeliği öncesinde birliğin ortak çatısının ne kadar gevşek temele dayandığını gösteriyor. Bu nedenle birliğin çok fazla genişlemesi, onun ekonomik ve siyasi hareket serbestisini kaybetme tehlikesini de beraberinde getiriyor.”

Hannoversche Allgemeine Zeitung gazetesi, tüm zorluklara karşın Türkiye ile üyelik görüşmelerine bir an önce başlanması gerektiğini, bunun ülkedeki reform güçlerine de destek sağlayacağı görüşünü savunuyor. Sürecin belki de on yıllarca süreceğine işaret eden gazete, o dönem içerisinde AB’nin nasıl bir görüntü alacağının da bilinmediğini, o zamana kadar belki Türkiye’nin de benimseyeceği başka entegrasyon modellerinin ortaya çıkabileceğini vurguluyor ve şu ilginç görüşle yorumunu noktalıyor: “Türkiye’ye şimdiden tam üyelik perspektifi sunmamak tehlikeli olur.”

Son olarak Westdeutsche Zeitung gazetesinin ilginç yorumunda, Hıristiyan Demokrat Birlik’in Genel Başkanı Merkel’ın Ankara ziyareti ilk bakışta ne kadar anlamsız gibi gelse de, aslında bu davetin, Erdoğan hükümetinin attığı akıllaca bir hamle olduğu görüşü yansıtılıyor. Gazete, Erdoğan hükümetinin reform iradesi konusunda denenmedik hiç bir şey bırakmadığını, Türkiye’nin üyeliğine eleştirel bakan Merkel gibilerini bile iknaya çalıştığı, bunun da başarıyla üstesinden geldiği görüşünü savunuyor.