1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.02.2004 - Alman basınından özetler...

18 Şubat 2004
https://p.dw.com/p/Abvf

Bugünkü Alman basınında, ana muhalefet Hristiyan Demokrat Birlik Partisi Genel Başkanı Angela Merkel’ın Ankara ziyareti sırasında, Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin görüş ve önerileri hem yoğun eleştiri alırken, kendisine destek verenler de eksik olmadı. Ayrıca Berlin’de Almanya’nın ev sahipliğinde bugün başlayacak olan Almanya, Fransa İngiltere’nin üçlü zirvesine ilişkin yabancı basından yorumlar da dikkat çekiyor.

Düsseldorf’ta yayımlanan Rheinische Post gazetesinin bugünkü sayısına özel bir demeç veren Hristiyan Birlik Partileri Federal Meclis Grubu Dış İlişkiler Sözcüsü Friedbert Pflüger, Genel Başkanı Merkel‘e yöneltilen eleştirilere sert karşılık verdi. Pflüger özellikle, AB konusunda Türkiye’ye tam üyelik yerine, imtiyazlı ortaklık önerisinde bulunan Merkel’ın bu sözlerini ‚terbiyesizlik‘ olarak niteleyen Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Profesör Hakkı Keskin’i eleştirdi. Pflüger, Merkel'ın Ankara ziyaretiyle Türkiye’nin üyeliği konusundaki cepheleşmeyi gidermeyi hedeflerken, Hakkı Keskin’in ateşe körükle gittiğini ve bu cepheleşmeyi daha da körüklediğini iddia ediyor.

Hristiyan Birlik Partileri Federal Meclis Grubu Dış İlişkiler Sözcüsü Friedbert Pflüger, Hristiyan Birlik Partileri'nin Türkiye’nin AB konusunda Merkel’in yaklaşımını ezici bir çoğunlukla desteklediklerini de vurguluyor. Pflüger, bu konuda farklı görüşteki Hıristiyan Demokrat Birlik’in önde gelen isimlerinden Volker Rühe ve Ruprecht Polenz’in düşüncelerine saygı duyduklarını ama bunların tek tek görüşler olduğuna işaret ediyor.

Bir yandan anamuhalefet lideri Merkel’a kendi partisi içinden destek geliyor, öte yandan Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki aşırılıkların da törpülenmesine çaba gösteriliyor. Stuttgarter Zeitung gazetesinin “Din Savaşları” başlığıyla aktardığı makalesinde, gazeteye özel demeç veren Hristiyan Demokrat Birlik’in Avrupa Parlamentosu politikacılarından Matthias Wissmann’ın sözleri aktarılıyor. Kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’i, Avrupa Parlamentosu seçimlerini gereksiz yere aşırı duygusal bir zemine çekmemesi için uyaran Wissmann, Hıristiyan Birlik Partileri’nin Türkiye’nin AB üyeliğini reddetmesine atıfta bulunarak, “Hiçbir biçimde bir din ve kültür savaşı verilmeye kalkışmamalıdır, aksi takdirde Almanya’da yaşayan Türk kökenli vatandaşların durumu ve yaşamı zorlaştırılmış olur” diye konuşuyor.

Wissmann, kimi olumlu siyasi yaklaşımların, ne idüğü belirsiz gaipten birtakım seslerle olumsuz konuma düştüğünü de belirtirken, öte yandan AB’nin de uyguladığı genişleme politikalarıyla, Avrupa’nın siyasi entegrasyonunu tehlikeye düşürdüğü görüşünü savunuyor. Partisinin Genel Başkanı Merkel’in Türkiye’ye önerdiği imtiyazlı ortaklık statüsünün başka ülkelerle ilişikilerde de model oluşturabileceğine dikkat çeken Wissmann, Türkiye ile inandırıcı bir ortaklık modeli geliştirilebilirse, bunun Ukrayna ve Rusya’ya da uygulanabileceği görüşünü savunuyor.

Muhafazakar Fransız Le Figaro gazetesi bugün Almanya'nın başkentinde Almanya, Fransa ve İngiltere katılımıyla başlayacak üçlü zirveye dikkat çekiyor. Bu buluşmayla Paris, Londra ve Berlin’in AB’nin iki temel sorununa parmak bastıklarını ifade ederek, “Bunlarından birinin, birlik üyeleri arasında yeteri kadar rekabet ilişkisi olmaması, ikincisinin ise, dünya siyaset sahnesinde AB’nin siyasi-askeri açıdan önemli rol oynamamasıdır” diyor. Schröder, Chirac ve Blair‘ın Irak krizi sırasında liderlik yapma, birliği sağlama konusunda başarısız kaldıklarına değinen gazete, bu üç liderin şimdi, ancak işbirliği yaparak kazanacaklarını kavramış olduklarını vurguluyor.

Sol liberal Liberation da, “Alman-Fransız ekseni yeterli olmaz” başlıklı yorumunda, bu ikilinin Avrupa’da bugüne kadar oynadığı rolü devam ettirmeye gücü yetmediğini, ancak İngiltere ile birlikte üçlü olarak bir saldırmazlık anlaşmasına varabilirlerse, bu durumda yeni dengeler ekseninde Avrupa’daki rollerini oynayama devam edeceklerini belirtiyor. Gazete, bu noktaya ulaşmak için bu üç devin çok duyarlı hareket etmesi gerektiğini belirterek yorumunu noktalıyor.

Son olarak sol liberal İngiliz gazetesi The Guardian, uzun zamandan beri İngiltere’nin Avrupa’da başrol oynamasını arzulayan ve de Almanya-Fransa eksenini zayıflatmayı hedefleyen İngiltere Başbakanı Tony Blair’ın Berlin’deki üçlü zirveye konuk edilmekten memnun olduğuna işaret ediyor. Ancak Almanya ile Fransa’nın aralarındaki temel ittifaktan vazgeçmemiş olduklarını belirten gazete, üçlü liderliğin ancak, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac‘ın bu formülden vazgeçmediği sürece mümkün kalabileceğini vurguluyor.