Avrupa basınından özetler

Avusturya'da çıkan muhafazakâr Die Presse Breivik davası hakkında şu yorumu yapıyor:

“Adil bir hukuk düzeninde ceza davaları köklü ilkelere dayanarak görülür. Örneğin her sanığın kendini haklı göstermek için her türlü fırsattan yararlanmasına izin verilir. Breivik'in dava öncesinde her şeyi itiraf etmesi de bunu değiştirmez. Zira bunun dava sırasında doğrudan dile getirilmesi ilkesi de geçerliliğini koruyor. Ayrıca mahkemenin kamuya açık olması prensibine de uyulması gerek. Duruşmanın televizyondan canlı yayınlanması ise sınırsız bir propaganda sahnesine izin vermemek için çoğunlukla yasak. Bu temel prensiplerin, ne kadar zor olursa olsun, işlenen suçtan bağımsız olarak görülmesi gerek. Aksi halde ilkeler duruma göre geçersiz sayılabilir. İlkeler üç ölü, 30 ölü ya da 77 ölüye göre mi belirlenmeli? Modern bir toplumun, rahatsızlık verici, ideolojik ve siyasi açıdan hastalık derecesine varabilen ve ‘Kültürler Çatışması'ndan beslenen iddialara dayanabilmesi gerek. Konuşma yasağı Ortaçağ koşullarının hüküm sürdüğü otoriter rejimlerde olur ancak.”

Norveç'te görülen dava ile ilgili Fransa'dan La Croix gazetesi de şu değerlendirmeye yer vermiş yorum sütununda:

“Anders Behring Breivik'in yargılandığı davada 10 gün boyunca ifadesi alınarak 77 kişinin ölümünden sorumlu sanığın ceza-i ehliyetinin olup olmadığı saptanmaya çalışılacak. Norveç'teki yaklaşım, fanatik ve barbarca teorilerini yaymaya çalışabileceği yönündeki riske rağmen sanığa saygı gösterilmesi yönünde... Ayrıca ailelere de saygılı davranmak amacıyla, yaşananları daha iyi anlamalarına ve uzmanların anlattıklarını dinleyebilmelerine izin veriliyor ve Breivik kendini açıklamaya zorlanıyor.”

İtalya'nın Torino kentinde çıkan liberal La Stampa ise bugünkü baskısında Fransa'da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir yorum sunuyor. Gazete, seçimlerin ilk turu öncesinde sol muhalefetin şanslı olduğu kanısında:

“Halen cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmekte olan Nicolas Sarkozy, hummalı bir şekilde ülkenin dört bir yanını arşınlıyor ve François Hollande'ın seçimleri kazanması halinde Fransa'nın kayıp ülke konumuna düşeceğini söylüyor. Ancak bu sefer, sonuç belli gibi. Seçimlerin favorisi Sosyalistler. Ama bu kaybedemeyecekleri anlamına gelmiyor, zira tarih kendine zarar verme konusunda Sosyalistlerin üzerine kimsenin olmadığını gösteriyor.”

İspanya Kralı Juan Carlos'un Botsvana'da safarideyken kalçasını kırarak hastaneye kaldırılmasının yankıları sürüyor. Madrid'de çıkan sağ liberal çizgideki El Mundo Kral Carlos'a yönelik eleştiriler hakkında şu yorumu yapmış:

“Kral Juan Carlos Afrika seyahati ile ortaya çıkan iki sorunu çözmek zorunda. Kral'ın, tahta çıktığı tarihten bu yana kendisini sürekli desteklemiş olan halkın büyük çoğunluğu ile arasını düzeltmesi lazım. Kamuoyunun kaza öncesinde haberinin olmadığı bu safari ile ilgili olarak sarayın, uygun bir yol bulup açıklama yapması ve halktan özür dilemesi gerekiyor. Ayrıca Kral Carlos'un ailesinin istikrarını sağlaması gerekiyor. Kraliçe Sofia'nın, kazayı duymasına rağmen Yunanistan gezisine devam etmesi ve akabinde Juan Carlos'u hastanede yarım saatten az bir süre ziyaret etmesi düşündürücü. Ailevi istikrar kişisel bir konu değil, zira monarşi kuşaktan kuşağa geçen bir kurum.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Aydın Üstünel

Editör: Hülya Köylü