1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.07.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu18 Temmuz 2006
https://p.dw.com/p/Ablk

Alman basınında yer alan yorumlarda bugün Ortadoğu’da tırmanan gerginlik öne çıkıyor. Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinin yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Bugünlerde Ortadoğu’da Bush yönetiminin yaptığı hataların acısı çıkıyor. Sonuçları açısından en ağır hata, Suriye ve İran’ın son yıllarda Ortadoğu diplomasisinin içine çekilmemesi oldu. İki devlet de Bush tarafından ‘haydut devlet’ olarak damgalandı ve siyasi olarak dışlandı. İki devlet de fazla sempatiye layık değil aslında. Ama Suriye de İran da, örneğin Küba ya da Kuzey Kore gibi dünyadan izole değil, bölgede güç ve nüfuz sahibi siyasi güçlerle çeşitli açılardan bağlantı halindeki ülkeler. Eğer Hamas ve Hizbullah’ı yumuşatmak mümkün olacaksa, bu sadece Tahran ve Şam yönetimlerinin yardımıyla gerçekleşebilir.”

Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetelerinden Bild’in yorumunda ise İsrail’in tepkisinde tamamen haklı olduğu görüşü savunuluyor:

“Refleks olarak hep ABD ve Başkanı’nı dünyadaki baş kötülük olarak gösteren, İsrail’i suçlu bulanlar hep aynı çevreler. İsrail’in yanıtını çok sert ve aşırı diye eleştirmek kolay. Ne tür bir saçmalık! Danimarka’nın güneyinden Almanya’daki Flensburg ya da Kiel’e füzeler fırlatılsa Alman hükümeti ne yapardı? Hem de bir kez değil, her gece! Ya da Avusturya, Almanya’ya giden bir tünel kazsa ve komandolar bu tünelden Almanlar’ı kaçırsaydı? Saçma mı? Hayır. İsrail’de bu tür eylemler kanlı günlük yaşamın bir parçası. Sadece şiddetin nedenlerini unutanlar, İsrail’in tepkisini kınayabilir. Bu gerçekler gözönüne alındığında saldırıya uğrayan İsrail tamamen haklıdır.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un yorumunda, Lübnan’a uluslararası güç gönderilmesi önerisi konu alınıyor:

“Eğer kastedilen cidden bir tampon bölge oluşturmaksa, bu Lübnan’ın geniş bölümlerinin kontrol altına alınması, Hizbullah’ın silahsızlandırılması ya da sınırdan uzaklaştırılması ve geniş sınır şeridinde tüm güvenlik sorumluluğunun üstlenilmesi anlamına gelir. Bu, bölgedeki durumu orta vadede yatıştırabilir ve alevin tüm bölgeyi kaplayacağı korkuları gözönüne alındığında hiç de azımsanacak bir adım olmaz. Bu tür bir yetkiyle donatılacak bir askeri güç, bugünkü çaresiz BM gözlemcileriyle karşılaştırılamaz bile. Peki BM Güvenlik Konseyi Sekizler Grubu’nun tavsiyesine uyacak mı? Bu plan hayata geçirilse bile terör ve çatışmanın beslendiği bataklığı kurutmaya yetmeyecektir.”

Financial Times Deutschland gazetesi ise Ortadoğu’da yaşanan kriz ve petrol fiyatlarına yansımasını konu alıyor:

“Ortadoğu’da tırmanan kriz piyasalar açısından özellikle petrol fiyatlarında kendini gösteriyor. Pazartesi günü varil fiyatı bir süreliğine 80 dolara yükselerek rekor kırdı. Buna rağmen dünyadaki ekonomik durumun bu son artışları kaldırabilme şansı yüksek. Dünya ekonomisi 70 dolarlık varil fiyatıyla yaşamayı öğrendi. Bu açıdan bakıldığında fiyatların 70’ten 80 dolara yükselmesi, rakamın kendisi kadar korkutucu değil.”