TÜR 1807 Presseschau 1

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, bugünkü sayısında Suriye’deki gelişmeleri ele alıyor. Gazete, Beşad Esad rejimine karşı aylardır süren protestoları şöyle yorumluyor:

“Arap dünyasındaki protesto gösterileri arasında kavranması en zor olanı, Suriye’deki isyan. 'Ülkede İslamcılar ne kadar büyük bir etkiye sahip, etnik akımlar ne kadar güçlü, protestocuların ne kadarı silahlı’ gibi soruların yanıtları konusunda sadece tahminde bulunulabilir. Suriye'de bağımsız gazeteciler istenmiyor, internet üzerinden ülkedeki gelişmeleri dünyaya duyuranların anlattıkları ise hiçbir biçimde denetlenemiyor. Protestoları yönetecek liderler eksik. Ancak halkçı karaktere sahip, merkeziyetçi olmayan bu başkaldırının bir tek güçlü yanı var: Beşar Esad’ın gözaltına aldırdığı her yeni protestocuyla birlikte on kişi daha sokaklara dökülüp, protesto hareketine katılıyor. Ancak birçok protestocu kendilerini hiçkimsenin temsil etmediğini düşünüyor. Batılı ülkeler Esad’ın yerine geçecek, ciddi bir muhatabın özlemini duyuyor. Ancak erken davranıp, yanlış insanların muhatap alınmasının çok kötü sonuçları olabilir.

Euro Bölgesi devlet ve hükümet başkanlarının, euro krizini görüşmek üzere perşembe günü yapacakları olağanüstü zirve, Alman gazetelerinin yer verdiği yorum konuları arasında. Frankfurter Allgemeine Zeitung, zirveyi bir fırsat olarak görüyor:

“Sanayi ülkeleri giderek daha da büyüyen devlet borçlarının daha uzun süre böyle birikip, kümelenmesine izin vermeyecektir. Çünkü alacaklılar bu ülkelerin borçlarını geri ödeyebilecekleri konusunda şüphe duymaya başlıyor. İtalya ve İspanya’da devlet tahvil getirilerinin giderek artması, bu konuda politikacıların müzakere yürütmesinin ne kadar acil olduğunu somut biçimde ortaya koydu. En azından Yunanistan’a verilen kredilerin vadesi uzatılmaksızın ülkenin geleceğinin olmayacağı, artık uzmanlar arasında tartışmasız kabul görüyor. Önümüzdeki perşembe günü yapılacak zirve Avrupalı politikacılara belki de, kontrolsüzce tırmanışı küresel finans sisteminin istikrarını, sonucu kestirilemeyecek tehlikelere atabilecek bu krizi kontrol altına almak için son bir şans vermiş olacak.”

Almanya’da Werkstatt Deutschland Derneği’nin her yıl demokrasiyi teşvik edenlere verdiği Quadriga Ödülü’nü bu yıl Rusya Başbakanı Vladimir Putin’e vermekten vazgeçmesi ve törenin iptal edilmesi Alman basınında geniş yer bulan bir diğer konu. Berliner Morgenpost, gelen tepkiler üzerine ödülü Putin’e vermekten vazgeçen derneğin kararını şöyle yorumluyor:

“Tartışmalar birkaç gün sürdü, ancak Werkstatt Deutschland Derneği sonunda pes etti: Geleneksel olarak iki Almanya’nın birleştiği tarih olan 3 Ekim’de verilen Quadriga Ödülü bu yıl Vladimir Putin'e verilmeyecek ve ödül töreni de düzenlenmeyecek. Bu gelişmenin ardından ‘nihayet’ denilebilir. Çünkü geçtiğimiz günlerde bu konuda yapılan tartışmalar, dernek ve Putin için üzücü ve nahoştu. Eğer dernek, ödülün Vladimir Putin’e verilmesi tartışmasının üstesinden gelememiş ve sonuç olarak bu kararından geri adım atmışsa, üzüntü duyulmamalı. Werkstatt Almanya Derneği’nin bir yüze, daha doğrusu saklanmayacak insanların yüzüne ihtiyacı var. Berlin'in ödüle ihtiyacı yok, hele ki böylesine amatör ve siyasi açıdan etkileri hesaplanmamış bir ödüle hiç ihtiyacı yok. .”

Basın özetlerimizde yer vereceğimiz son konu Almanya’nın ev sahipliği yaptığı Dünya Kadınlar Futbol Şampiyonası. Dün akşam ABD’yi penaltılarda yenerek şampiyonluğu Japon Milli Takımı’nın şampiyonluğu ile sonuçlanan turnuvayla ilgili olarak Münchner Merkur’un yorumu şöyle:

“Bu dünya şampiyonası ne kadar kalıcı olacak? Almanya’da futbol konusunda bir patlamaya yol açmayacağı kesin, ama en azından bir ivme kazandıracak. Medyanın kadın futbolunu yeniden konumlandırması buna az da olsa etki edecektir. Kadın futbolunda bugüne kadarki en iyi organizasyon olan 2011 Dünya Şampiyonası, Almanya’nın en iyi spor organizasyonu düzenleyen ülkelerden biri olma yönündeki imajını sağlamlaştırdı."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Başak Özay