Avrupa basınından özetler

Avusturya gazetesi Salzburger Nachrichten, Macaristan konusunun nihayet hak ettiği yerde, Avrupa’nın en üst kademesinde ele alındığını belirtiyor ve yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Eleştiri, birlik içindeki partnerlere yardımcı edici bir unsurdur. Başbakan Viktor Orban, izlediği tartışmalı politikaları AB Parlamentosu önünde gerekçelendirmek zorunda kaldı. AB Komisyonu ise AB antlaşmalarını ihlal ettiği gerekçesiyle Budapeşte’yi dava etmekle tehdit ediyor. Bu da, Macaristan gibi birlik üyesi bir ülkedeki endişe uyandıran iç gelişmelerin aslında tüm Avrupalıların ortak sorunu olduğuna işaret ediyor. Macaristan konusuna Avrupa’nın büyük bir ilgiyle eğilmesi, aynı zamanda antidemokratik belirtilere karşı bugüne kadar ağırdan alarak tepki göstermiş olmasını bizzat kendisinin tescil etmesi anlamına geliyor.”

Avrupa Parlamentosu’ndaki Macaristan tartışmasına ilişkin olarak sol-liberal Macar gazetesi Nepszabadsag, “Tartışma oturumunda, eğer AB’nin temel değerleri üye ülkelerden birinde tehlikeye düşse, Birlik’e bağlı diğer ülkeler bu değerleri koruyacak durumda olurlar mıydı diye bir soru yöneltilseydi, sorunun yanıtı hayır olurdu” diyor ve ekliyor:

“Herkes üzerine düşen rolü oynadı. Orban, kendisine yöneltilen eleştirileri anlamıyormuş gibi yaptı. Muhafazakâr Avrupa Halk Partisi oturum boyunca asabileşti ve tarafsız kalmaya gayret etti. Solcular, liberaller ve yeşil milletvekilleri ise Macaristan’a yöneltilen Avrupa çapındaki eleştiri demetinden, renkli bir buket ördüler. Bazı parlamenterler de, Macaristan’ın oy hakkını elinden alacak bir dava sürecinin başlatılmasından yana görüş belirttiler. Ama ufukta buradan çıkacak bir sonuç görünmüyor. AB Komisyonu hukuki analizlere yoğunlaşmış durumda. Evinin yolunu tutmuş olan Orban ise kendi anlayışındaki demokrasiyi koruyup beslemeye devam ediyor.”

Rus ekonomi gazetesi Wedemosti, ülkede 4 Mart’ta yapılacak başkanlık seçimlerine ilişkin yorumunda özetle şu görüşleri savunuyor:

“Ülkede değişim talepleri artık tam anlamıyla benimsenmiş durumda, iktidar sahipleri de bu duruma boyun eğmek zorunda kalmış gibi görünüyor. Halktan en başta gelen talep, seçimlerin adil olması. Ancak bunu yasa veya kararname ile basit yoldan gerçekleştirmek kolay değil. Asıl gerekli olan sistemin değişmesi. Ne var ki dürüst seçimler ancak yeni siyasi partiler, bağımsız mahkemeler, gerçekçi medya kuruluşları v.s. ile mümkün olabilir. Fakat kaderin cilvesi o ki, tüm bunları yerine getirmekle

iktidar kendi kendisini ortadan kaldırmış olur. Ancak her şeye rağmen Rusya’da iktidar, yeni bir gücün, güçlenmekte olan orta sınıfın ve onun değişim talebinin farkına varmış gibi. Rusya'da bundan sonra iktidara gelecek devlet başkanının başarısı, ham petrol fiyatlarına değil, insan sermayesine bağlı olacak.”

İspanyol El Periodico gazetesinin yorumu ise İtalya önlerinde batan ve batan büyük yolcu gemisinin tutuklanan kaptanı ile ilgili.

“Kaptan Francesco Schettino, çocukların bile bileceği, gemiciliğin temel ilkelerini ihlal etmiş bir kişi. Adalet mercilerinin ona karşı tüm cezai yaptırımları kullanması gerek. Ancak burada sadece kaptan sorumluluk taşımıyor. Gemicilik şirketinin de böyle bir kaptana, içinde 4 bin 200 kişinin bulunduğu böyle devasa bir yolcu gemisini nasıl olup da emanet ettiğini açıklaması gerekir. Anlaşılan o ki, Schettino uzun bir zamandan beri kaptanlığını yaptığı gemileri kıyıya yakın yerlerden seyrettirmeye meraklı bir kişi. Bunun ötesinde kurtarma operasyonu sırasında yaşanan kaos ve kurbanlara ilişkin rakamlar konusunda da İtalyan makamlarına gölge düşmüştür.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Ahmet Günaltay