1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1907 Presseschau 1

19 Temmuz 2011

Bugünkü Alman gazetelerinin ağırlık verdiği konu, Almanya’daki kalifiye eleman açığını kapatmak için Güney Avrupa ülkelerinden göçmenlere istihdam piyasasının kapılarını açmaya yönelik planlar.

https://p.dw.com/p/11zBA

Federal İstihdam Dairesi, Almanya’nın kalifiye eleman açığını kapatmak amacıyla kontrollü bir göç politikası ile 2025 yılına kadar 800 bin kalifiye işgücünü getirebileceğini açıkladı. İstihdam Dairesi’nin özellikle AB üyesi Yunanistan ve İspanya’dan kalifiye elemanlara sıcak bakmasına, Hrıstiyan Sosyal Birlik Partisi’nden eleştiri geldi. Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, konuyu şöyle yorumluyor:

“Federal İstihdam Dairesi, Güney Avrupa’dan insanları istihdam piyasasına kazandırma istiyor. Tıpkı 50 yıl önce olduğu gibi. O zamanlar Thyssen, Mannesmann ve diğer firmalar Yunanistan, Portekiz, İspanya, ardından da Fas ve Türkiye’den yüz binlerce vasıfsız işçiyi Almanya’ya getirmişti. Peki, böyle bir işçi göçü özellikle kalifiye elemanların arandığı günümüzde de söz konusu olabilir mi? İspanyol mühendislerle Yunan doktorlara Almanya’nın cazip hâle getirilmesi için ortada birçok neden var: Aldıkları iyi eğitim, ülkeye uyum sağlamaya hazır olmaları ve bu ülkelerdeki işsizlik oranının yüksekliği. Birçok akademisyen ülkelerindeki kriz sona erinceye kadar Almanya’da çalışabilir. Ancak Avrupa’nın güneyinde de, Almanya’da milyonlara ulaşan kalifiye eleman açığını kapatabilecek sayıda insan yok. Aslında bu durum Avrupa Birliği’nin tamamında aynı: İnsanlar giderek daha az çocuk dünyaya getiriyor, kalifiye elemanların sayısı az ve işte bu nedenle de yetiştikleri, eğitim aldıkları ülkelerde bu insanlara ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca birçok kalifiye eleman Almanya’ya gelebilecekken gelmiyor, çünkü Almanca bilmedikleri için işyerlerinin kapıları onlara açılmıyor. Bu durum İspanyollar kadar Ruslar ve Hintliler için de geçerli. Federal Hükümet’in işte bu nedenle yurtdışında kültür politikasına daha fazla ağırlık vermekten başka şansı yok. Moskova ya da Kalküta’da Alman okulları açmak, Goethe Enstitüleri’nde dil kurslarının verilmesi, Avrupa Birliği içinde Almancanın daha büyük bir rol oynaması…Kalifiye elemanların kazanılması için Almanya’nın uzun bir süreye ihtiyacı var.”

Reutlinger General-Anzeiger aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Çok uzun süreden beri şu iki noktanın önemli olduğu biliniyor: Çocuk ve gençlerimizin mümkün olan en iyi eğitimi alması ve kalifiye iş gücünün Almanya’ya getirilmesi. Ancak Yunan, İspanyol ya da Portekizliler Almanya güzel bir ülke olduğu için değil, Daimler, Bosch ya da Lufthansa gibi büyük şirketler için buraya geliyor. İngiltere göçmenleri bütün ailelerini kapsayacak paketlerle cezbediyor: Aynı anda kalifiye elemanın eşine iş olanağı sunuluyor, dil kursuna gönderiliyor, çocuklarına ise yuva bulunuyor. Yetenekli, kalifiye elemanların kazanılması yarışı aslında çok uzun süredir başlamış durumda.”

Bielefeld’de yayımlanan Westfalen-Blatt’ın yorumunda ise şu satırları okuyoruz:


“Küresel dünyada kalifiye elemanları kazanma yarışında belirleyici olan hızlı davranmak ve daha iyi teklifi götürmek. İngiltere ve ABD gibi ülkelerin işi sadece İngilizce nedeniyle kolay değil. Bu ülkeler göçmenleri kazanma konusunda yıllardır edindikleri tecrübenin karşılığını şimdi alıyorlar.”

Bugünkü Alman gazetelerinin yer verdiği bir başka önemli konu ise İngiltere’deki telekulak skandalı. Skandal kapsamında Londra Emniyet Müdürü’nün istifa etmesiyle ilgili olarak Financial Times Deutschland şu analizi yapıyor:

“İngiltere'de en üst düzeydeki polislerin istifa etmeleri, skandalın geldiği noktayı birdenbire değiştiriyor. Artık ülkede sendeleyen sadece Murdoch imparatorluğu, onun bu pazardaki gücü, bulvar gazetelerinde çalışan gazetecilerin insanları hiçe sayarcasına izledikleri yöntemler değil. Eğer ülkede âdli kovuşturma yürüten en önemli dairenin başında kimse yoksa, o zaman ulusal güvenlik de tehdit altında demektir.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu


Editör: Başak Özay