1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

20 Haziran BM Mülteciler Günü

Silke Ballweg19 Haziran 2004

Birkaç haftadır dünya kamuoyunun dikkatlari Sudan’a çevrilmiş durumda. Ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde ordu, isyancılar ile silahlı çatışma içinde ve bu krizden en başta sivil halk etkileniyor. BM her yıl 20 Haziran’daki Dünya Mülteciler Günü’nde mültecilerin bu tür sorunlarına kamuoyunun dikkatini daha yoğun bir şekilde çekmeye çalışıyor.

https://p.dw.com/p/AbEx
BM, mültecilerin ülkelerine dönebilmeleri için çeşitli programlar yürütüyor
BM, mültecilerin ülkelerine dönebilmeleri için çeşitli programlar yürütüyorFotoğraf: AP

BM’nin tahminlerine göre, dünya çapında mülteci olarak yaşamak zorunda kalanların sayısı 40 milyona yaklaşıyor. Ancak uzmanlar resmi olmayan rakamların epey daha yüksek olduğunu tahmin ediyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yersiz yurtsuzca Avrupa‘da oradan oraya savrulan ve kendilerine yeni bir yurt arayan milyonlarca mültecinin sorunları karşısında 1951 yılında Cenevre’de toplanan BM Konferansı‘nda Mülteci Konvansiyonu kabul edildi. Mülteci haklarını ve yükümlülüklerini ve devletlerin mültecilere karşı sorumluluklarını belirleyen sözleşme aynı zamanda mülteciler konusunda uluslararası standartları saptamakta.

Cenevre Mülteci Konvansiyonu

Cenevre Mülteci Konvansiyonu’na göre, din, ırk, mezhep, milliyet ve siyasi görüşü yüzünden baskıya uğrayan herkesin mülteci olarak tanınma hakkı bulunuyor. Bu kişiler anca, vatandaşı oldukları ülkeden kaçınca mülteci sıfatı kazanıyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden Stefan Telöken, bu uygulamanın giderek daha büyük bir sorun oluşturduğunu belirtiyor:

"Şu anda yaşadığı yeri terketmek zorunda kalanların çoğunluğu kendi ülkesinin sınırları içinde bulunuyor ve bu yüzden uluslararası yardımdan mahrum.”

Kendi ülkesinde mülteci olanların sayısı 25 milyon

Dünya çapında kendi ülkesinde mülteci olanların sayısı yaklaşık 25 milyon. Çoğunluğu Sudan, Angola, Kongo veya Kolombiya’da yaşıyor. BM’nin bu insanlara yardım edebilmesi için, söz konusu ülke yönetiminin onayına ihtiyacı var. Eğer hükümet BM’ye ait yardım ekiplerinin ülkeye gelmesine yeşil ışık yakmazsa, dışarıdan yardımı meşrulaştırmak için BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkması gerekiyor. Ancak bu da zaman ve dolayısıyla insan hayatına mal oluyor:

“Cenevre Mülteciler Konvansiyonu’na paralel olarak bir de kendi ülkesinin sınırları içinde mülteci olan kişiler için özel bir konvansiyon oluşturulması yönünde tartışmalar yıllardır sürüyor. Ancka bu tartışmalar ne yazık ki bugüne kadar pek işe yaramadı, çünkü bu noktada bir devletin içişlerine karışıldığı için BM’nin temel kuralları ile çelişkiye düşülüyor ve insan hayatı kurtarmak için ne zaman prensiplerin çiğnenebileceği sorusu ile karşı karşıya kalınıyor. Bu siyasi ve hukuki tartışma BM içinde yıllardır devam ediyor.”

Bu tartışmaların gelecek yıllarda da bir sonuca bağlanmasını beklemek pek gerçekçi olmaz. Ancak mülteciler konusunda iyi haberler de var: Kriz bölgelerinde istikrar sağlandığı zaman mülteciler vatanlarına geri dönüyor. Örneğin son iki yıl içinde vatanına geri dönen Afganlar’ın sayısı 2 milyonu geçiyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği‘nden Stefan Telöken, insanların daha yüzde 100 emin olmasa da vatanlarına geri dönmelerinin gerekçelerini şöyle sıralıyor:

“İnsanlar, yıllarca uluslararası yardıma muhtaç olarak mülteci kamplarında yaşamaktansa, vatanlarına dönmeyi, tarlasını ekip biçmeyi, zenaatine devam etmeyi tercih ediyor.”

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, “geri dönüş” programları ile, eski vatanında yeni bir hayata başlamak isteyenlere destek oluyor. Ancak Telöken, yeni başlangıcın meyve verebilmesi için, uluslararası camianın geçiş sürecinde güvenlik ve istikrar güvencesi vermesi ve kriz bölgesinde varlığını sürdürmesinin zorunlu olduğunu vurguluyor.