1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

20 yıl sonra Irak'ta

26 Mart 2012

Arap ülkelerinin liderleri, salı günü başlayacak olan Arap Birliği Zirvesi için Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir araya geliyor. 20 yıl sonra ilk kez Irak'ta düzenlenen zirve nedeniyle yoğun güvenlik önlemleri alındı.

https://p.dw.com/p/14SFT
Fotoğraf: Reuters

Aralarında Kuveyt, Ürdün, Lübnan, Moritanya ve Somali liderlerinin bulunduğu 10 ülkenin devlet başkanının katılacağı zirvede diğer ülkelerin ise daha alt düzeyde temsil edileceği bildirildi. Zirve sırasında düzenlenmesi muhtemel terör saldırıları nedeniyle olağanüstü önlemler alan Irak hükümeti, Bağdat havaalanını 29 Mart'ta kapatma kararı aldı. Zirvenin Irak’ta yapılması, ülkenin normalleşmesinin bir sembolü olarak görülüyor. Peki, Irak’ta gerçekten bir normalleşmeden söz etmek mümkün mü?

'Irak hükümeti için önemli'

Arap Birliği, 20 yıldan bu yana ilk kez Bağdat’ta bir araya geliyor. Irak uzmanı ve Erfurt Üniversitesi’nde Kürt Araştırmaları birimi direktörü olan Ferhad İbrahim, buluşmanın Irak hükümeti için çok önemli olduğuna vurgu yapıyor.

İbrahim, “Maliki, Arap âlemine ve tüm dünyaya güçlü bir adam olduğunu göstermek istiyor. Ancak ne Irak’ta ne de başka bir yerde terör saldırılarını önleyebilecek güçlü bir adam var. Yine de bu zirve tanınma açısından çok önemli. Maliki’nin Arap dünyasının, Batı’nın ve bölge ülkelerinin tanımasına ihtiyacı var ve zirve sembolik bir öneme sahip: Irak egemen bir devlet ve Amerikalılar artık işgal gücü değil. Irak, bir Arap Birliği Zirvesi organize edip yürütebilecek durumda" diyor.

Basında yer alan haberlere göre, Irak hükümeti zirve hazırlıkları, güvenlik ve altyapı önlemleri için 450 milyon dolar kadar harcama yaptı. Yine de tam güvenlik sağlamanın mümkün olamayacağını belirten Irak uzmanı İbrahim, kimsenin güvenlik güçlerinin bir bölümünün El Kaide ya da devrik diktatör Saddam Hüseyin yanlılarıyla işbirliği yapmayacağını garanti edemeyeceğini söylüyor. Fakat İbrahim, zirvenin herhangi bir nedenle ertelenmesinin, Irak hükümetinin meşruiyeti konusunda soru işaretlerine yol açacağını ifade ediyor.

Güvenlik durumu

ABD birliklerinin aralık ayında çekilmesinden bu yana, Irak’ta güvenlik durumu yeniden kötüleşti. Jane’s adlı güvenlik danışmanlığı firmasından Matthew Henman’a göre, son saldırılar, El Kaide operasyon serisinin bir bölümü. Teröristlerin ağır saldırılar düzenleme yeteneğini kaybetmediğini göstermek istediklerini belirten Henman, El Kaide’nin Şii, Sünni ve Kürtler arasındaki şiddeti körüklemeye çalıştığı görüşünde. Irak’ın yüzde 60’ını Şiiler oluşturuyor. Saddam Hüseyin döneminde, Sünniler ülkede uzun yıllar egemen olmuştu.

Irak Proteste Basra
Geçen hafta Irak’ın güneyindeki Basra kentinde, radikal Şii lider Mukteda El Sadr yanlıları, yolsuzluk ve ayrımcılık karşıtı gösteriler düzenlemişti.Fotoğraf: AP

Bilim ve Politika Vakfı’ndan Irak uzmanı Asiem El Difraoui, şiddetin tırmanmasında Şii Başbakan Nuri El Maliki’nin de sorumlu olduğu görüşünde: “Güvenlik, çekilmeden sonra kötüleşti ancak Başbakan Maliki’nin eski Baas partililere ve Sünnilere karşı aşırı agresif tutumu, durumu daha da kötü bir hale getirdi. Maliki hükümeti, gerçekten de konumlarını güvenceye almak istiyor ve ülkenin geri kalan siyasî gruplarıyla uzlaşı yoluna gitmeye çalışmıyor.”

Sosyal huzursuzluk

2010 yılındaki seçimler sonrası, Erbil Anlaşması gereğince, halk ve din grupları, iktidarın paylaşılması konusunda uzlaşmıştı. Ancak Sünni temsilciler sistematik bir biçimde iktidardan uzaklaştırıldı. Ferhad İbrahim’e göre, Şii, Sünni ve Kürtlerden oluşan koalisyon hükümeti klinik açıdan ölmüş durumda.

Aynı zamanda, ülkede sosyal huzursuzluk da artıyor. Örneğin geçtiğimiz hafta, Irak’ın güneyindeki Basra kentinde, radikal Şii lider Mukteda El Sadr yanlıları, yolsuzluk ve ayrımcılık karşıtı gösteriler düzenledi. “Bastırılmış Iraklılara Destek Günü” adı altında düzenlenen protesto gösterileri Maliki yönetimini hedef aldı. Maliki, Iraklıların durumunu iyileştirmemekle suçlandı. El Difraoui, "Tabii ki kuzeydeki Kürt bölgesi gibi refah cennetleri mevcut. Ancak genel olarak sosyal huzursuzluk büyük. Pek çok bölgede, her gün defalarca elektrik kesiliyor ve su ikmali de çok kötü durumda" ifadelerini kullandı.

© Deutsche Welle Türkçe

Nils Naumann / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Başak Özay