1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

20 Ocak 2012

Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorumlar, Suriye’deki güncel gelişmeler, Çin-İran ilişkileri ve “Costa Concordia” adlı yolcu gemisinin İtalya'da batmasıyla ilgili.

https://p.dw.com/p/13n9P

Fransız Paris-Normandie adlı bölgesel gazete, Suriye’deki gelişmelere ilişkin yorumunda, “Suriye’de bir değişme olmadığını” belirtiyor ve şu görüşleri savunuyor:

“Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, on aydan bu yana sahip olduğu tüm silahlarla, elindeki tüm imkânları kullandı. Halkını bombalattı, kentleri kuşattırdı, muhalifleri tutuklattı ve tutsaklara işkence yaptırdı. Ama boşuna! Tüm bunlar daha ne kadar sürecek? Diktatör, uluslararası topluma daha ne kadar kafa tutacak? Bunlara yanıt vermek zor. Aslında BM Güvenlik Konseyi’nin kararına ihtiyaç var ama bu olasılık gittikçe azalıyor. O halde Suriye’de demokrasiden yana olanların beklentisi ne olabilir? Belki de, kim bilir, İslam ülkeleri topluluğunun gerçekten seferber olması için Arap Birliği net ve kararlı bir rapor yayınlar.” 

Hollanda gazetesi de Volkskrant, Suriye’ye ilişkin yorumunda, bu ülkeye olası askerî bir müdahalenin çok riskli olacağına dikkat çekiyor. Yorumun devamını okuyoruz: 

“Suriye'de durum, Libya’dakinden çok daha karmaşık. Libya’daki anlaşmazlık sadece ülke sınırları içinde kalıyordu. Suriye’ye olası bir askerî bir müdahale ise zincirleme birtakım tepkilere yol açabilir. Suriye’nin Lübnan’la birçok bağlantısı bulunuyor. Esad’ın İran’dan destek görmesi de olası. Bir de tabii Suriye ile görünürde hâlâ savaş hali içinde bulunan İsrail var. Ne kadar acı verse de Suriye’ye olası bir askerî müdahale sorumsuzca bir girişim olurdu. Kimse ateşle barut fıçısına yaklaşarak tüm Ortadoğu’nun havaya uçmasına meydan vermek istemiyor.”

Fransız Le Monde gazetesinden seçtiğimiz yorumda ise İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi kapsamında baş gösteren gerginliği gidermek üzere girişimlerde bulunan Çin’in İran’a ilişkin rolü irdeleniyor:

“İran ile nükleer anlaşmazlık konusunda tek bir ülke anahtar konumunda. Bu ülke Çin! İran’ı hayırlı amaçlar uğrunda kullandığı takdirde Çin, sorumluluk duygusu içinde olan büyük güçler arasında yerini almış olurdu. Ayrıca, nükleer silahların yayılmasının önlenmesini ciddiye aldığını da sergilemiş olurdu. Ancak bugüne kadar bu konuda Çin’in göstermiş olduğu egoist tavırlardan vazgeçeceğinin teminatı yok. Çin Başbakanı Wen Jiabao, Körfez ülkelerine yaptığı altı günlük gezide de Pekin’in bu konudaki geleneksel siyasi rotasını savunmakla yetindi. Bu rota, İran’ın içişlerine müdahale etmemek olarak özetlenebilir. Ancak, eğer İran’ı kimse durduramazsa, o zaman Ortadoğu nükleer silahlanma yarışının sahnesi haline gelir. Bu da stratejik bir kâbus olur. Çin’in İran konusunda hangi cephede yer alacağına karar vermesi gerekir.”   

İtalya önlerinde batan büyük yolcu gemisi “Costa Concordia”nın yakıt deposunun zarar görmesi durumunda büyük bir çevre felaketi doğabileceğine işaret ediliyor. Hessische-Niedersächsische Allgemeine gazetesinin, olayda geminin İtalyan kaptanı ve İtalyan makamlarının sorumluluğunu konu alan yorumu şöyle:

“Costa Concordia’nın kaptanının yüz kızartıcı tavrı ve garip açıklamaları çok sayıda gazete tarafından kollektif bir fiyasko olarak yorumlanıyor. Eski Başbakan Silvio Berlusconi’nin ülkenin imajına verdiği büyük zarardan sonra bu yeni durum, şimdilerde İtalya’nın rotasından çıktığının yeni sembolü olarak nitelendiriliyor. Gerçekten de son günlerde ülkemizde de İtalya’nın imajı konusunda satır aralarına saklanmış bazı ifadeler dikkat çekiyor: İtalyanlar hakkında genel yargılar, İtalyanların kriz durumlarını kötü yönetmeleri ve cesur olmamaları gibi… . Bu kapsamda çoktan tarihe karıştığı sanılan bazı önyargılar da su yüzüne çıkmış oldu.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay