1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

2004'e hüzünlü veda

Heinrich Bergstrasser31 Aralık 2004

2004 yılının sonunda Güney Asya’da meydana gelen deprem dünya gündemine damgasını vurdu. Depremden öncesinde ise dünyada önemli gelişmeler yaşandı. Kuzey Osetya'daki okul baskını, Bush yeniden başkan seçilmesi ve Filistin lideri Yaser Arafat Paris’te yaşamını yitirmesi ilk akla gelenler...

https://p.dw.com/p/Ab17
Kuzey Osetya'nın Beslan kentindeki okul baskını 2004 yılının ilk akla gelen olaylarından biri...
Kuzey Osetya'nın Beslan kentindeki okul baskını 2004 yılının ilk akla gelen olaylarından biri...Fotoğraf: AP

Ortada hala kitle imha silahlarıyla ilgili bir kanıt bulunmadığı halde Irak’a karşı savaş açan ve Amerikalı askerlerin Bağdat’ın Ebu Gureyb Cezaevi’nde giriştiği insanlık dışı eylemler yüzünden ülkesinin dış dünyadaki itibarı önemli ölçüde sarsılan George Bush, buna rağmen 2 Kasım’da yeniden başkanlığa seçildi.

George Bush’un yeniden seçilmesinden sonra Irak’taki şiddet yanlısı güçlerin en önemli merkezi sayılan Felluce kentine yoğun bir askeri saldırı düzenleniyordu. Birkaç gün içinde 1000 kadar direnişçinin öldürüldüğü, yüzlercesinin tutuklandığı bildirilen bu operasyonun sonucunda kentin denetimi Amerikan birliklerinin eline geçerken huzur ve düzenin yine de sağlanamadığı görülüyordu. Bu operasyonda kırka yakın Amerikan deniz piyadesi ölmüş, yüzlercesi de yaralanmıştı.

Irak’ta şiddet

Irak’taki şiddet ve terör geçen bütün yıl boyunca devam etti. Bunların en kanlıları Mart ayında Kerbela’da Şiilerce kutsal sayılan Muharrem ayı Aşure bayramında ve Temmuz sonunda Bekuba’da yaşandı. Eylül sonunda Samarra’da meydana gelen saldırı ise burada ölen 30 çocukla belleklere kazındı. Bu saldırı olayları sırasında ilki 2 Ocak tarihinde yaşamını yitiren Amerikan askerlerinin toplamı Temmuz’da 1000’i bulurken, ölen İngiliz askerlerinin sayısı 70’i geçti.

2004 yılında Iraklı asi güçlerin direnişi ise giderek biçim değiştirip sertleşiyor, yabancı kuruluşları temsilen Irak’ta görev yapan çeşitli uluslardan insanlar kaçırılıp rehine alınıyor, bunların bir bölümü kamera önünde kafası kesilerek katlediliyordu. Bu tür şiddet olaylarından Iraklılar da nasibini aldı ve El Kaide örgütünün taşeronluğunu yapan El Zerkavi’nin yandaşları Ekim ayında kaçırdıkları 50 Iraklı eri hunharca öldürdü.

Bu terör kurbanları içinde en belleklere yer edeni, yıllardır Irak’ta Care adlı hayır kurumunda gönüllü yöneticilik yapan İrlanda kökenli Margret Hassan’dı. Kasım ayının sonundaki son tahminlerde, Iraklı terör gruplarının elinde hala aralarında iki Fransız gazetecinin yer aldığı otuzun üzerinde yabancı uyruklu rehinenin bulunduğu bildiriliyor.

Arafat’ın ölümü

Bush yeniden seçilişinin hemen birkaç gün sonrasında, Kasım ayında Filistin lideri Yaser Arafat Fransa’nın bir askeri hastanesinde ağır hastalığına yenik düştü ve hastane sözcüsü kısa bir açıklamayla adı Filistin halkının bağımsızlık savaşıyla özdeşleşen Arafat’ın öldüğünü açıkladı: “Filistin yönetiminin başkanı Yaser Arafat 11 Kasım 2004 tarihinde, saat 3:30’da yaşamını yitirmiştir.”

Bu acı kayıp, endişe edildiği gibi Filistin yönetiminde herhangi bir karmaşa yaratmadı ve Arafat’ın yetkileri üç Filistinli politikacı arasında paylaştırıldı. Ahmed Kurey özerk bölgenin yönetimini, eski başbakan Mahmud Abbas FKÖ başkanlığını üstlenirken, devlet başkanlığı 9 Ocak’ta yapılacak seçimlere kadar Meclis Başkanı Ruhi Fetteh’a emanet edildi. Filistin’de oluşan bu yeni durum, 2004 yılında iki önde gelen mensubu İsrail tarafından katledilen Hamas örgütünün belirleyici varlığına karşın, uzun süredir kesilen barış görüşmelerinin yeniden ivme kazanması ümitlerinin artmasını sağlamıştı.

İsrail tarafı ise 2004 yılında Gazze’den çekilme planlarını sürdürürken, bir yandan da Hamas liderlerini düzenlediği saldırılarla teker teker yok ediyordu. Mart sonunda Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin ve beraberindeki altı kişi bir füzeli saldırının kurbanı oluyor, aradan birkaç hafta geçmeden Yasin’in yerine seçilen eski Hamas sözcüsü Rantissi aynı biçimde öldürülüyordu. 2004 yılındaki intihar saldırıları azalma gösterse de Ortadoğu’da düzenlenen saldırılarda çok sayıda kişi yaşamını yitirmeye devam etti.

Kafkasya ve terör saldırıları

Ancak terör olayları Irak ve Ortadoğu dışında da kendini gösterdi. Çeçenistan’ın başkenti Grozni’de 9 Mayıs’ta II. Dünya Savaşı’nın bitiş yıldönümü kutlanırken tören alanında patlayan bir bomba, Devlet Başkanı Ahmed Kadirov’un sonunu hazırladı. Eylül ayında, Çeçen intihar komandolarıyla dolu iki Rus yolcu uçağını havaya uçurup 150’ye yakın insanın ölümüne yol açmasından birkaç gün sonra ise yine Kafkasya’da yeni bir bir terör felaketi yaşanıyordu.

Çeçen saldırganlar, Kuzey Osetya’nın Beslan kentinde bir okulu basarak öğrenci ve öğretmenleri rehin almıştı. Ders yılının bu ilk gününde meydana gelen okul baskını, dünya kamuoyunu iki gün boyunca bu olaya kilitledikten sonra rehinelerin kurtarılması operasyonunda bu kez 300 suçsuz insan daha yaşamını yitirdi.

Ekim ayı başında Mısır’ın Kızıl Deniz kıyısındaki ünlü turistik merkezlerinden üçüne, eş zamanlı üç ayrı saldırı düzenlendi ve çoğu İsrailli turist olmak üzere, 30 kişi öldü, yüzden fazlası yaralanıyordu. Bunların dışında Endonezya, Pakistan ve İspanya’da da ölümle sonuçlanan bir dizi terör eylemi, bu yılın geride bıraktığı diğer kanlı izler. 11 Mart’ta Madrid’te meydana gelen saldırı serisi tüm dünyayı 11 Eylül korkusu yaşattı...

Afganistan ve Ukrayna

2004 yılında sadece kan dökülmediğini, olumlu olaylar da yaşandı. Örneğin Afganistan’da yeni yılın başında hazırlanan yeni anayasa onaylandı ve Ekim ayında yapılacak seçimlerin önü açıldı. Geçici Devlet Başkanı Hamid Karzai, beklendiği gibi bu oylamadan galip çıkarken, ülkesinde seçmenlerin ilk kez özgürce sandık başına gidilebildiği bu günü “Afganistan halkının en mutlu günü” sözleriyle niteledi.

Yılın sonuna doğru Ukrayna’da devlet başkanlığı seçimlerinin ardından Gürcistan’da önceki yıl yaşanan ayaklanmaya benzer protestolar gözlerin bu ülkeye çevrilmesine neden oldu. Seçimi kaybeden muhalefet lideri Viktor Yuşçenko’nun sandığa hile karıştığı iddialarıseçim komisyonu tarafından araştırılıp, haklı görülünce bu kez oylamanın tekrar edilmesine karar verildi. Tekrarlanan seçimler sonrası Yuşçenko bu kez seçimleri kazandı.

Afrika’da neler oldu?

Afrika kıtasına bakınca ise 2004 yılında birbirine zıt gelişmelerin yaşandığı dikkati çekiyor. Sudan, Fildişi Sahili ve Kongo’da iç savaş ve karmaşanın etkisiyle uçurumun eşiğine gelirken, uluslararası devletler topluluğunun buradaki insanlara yardım konusunda ne denli aciz kaldığı göze çarpıyor. Buna karşılık Namibya, Mozambik, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Gana gibi ülkelerde seçimlerin barış içinde ve özgürce yapılabilmesi, Afrika devletlerinin de demokrasi yolunda ilerleme kaydedebileceğini kanıtlıyor.

Siyasi açıdan en ilginç dönüşümü sergileyen devlet ise bir zamanların başlıca şer odaklarından sayılan Libya Cumhuriyeti. Otuz yıldan fazla iktidarı döneminde dengesiz tavırlarıyla belleklerde yer eden Libya lideri Muammer Kaddafi, ülkesinin parmağı olduğu kesin iki yolcu uçağı sabotajı ile Berlin’de bir diskoteğe düzenlenen bombalı saldırının sorumluluğunu üstlendi. Bu gelişmenin üzerine yıllardır uluslararası toplumdan izole olan Libya’yla Batı ülkeleri diplomatik ilişkilerini geliştirmek için adımlar attı.

2004 yılında tarihi olaylar gerçekleşmiş olsa da Güney Asya’daki depremin “yüzyılın felaketi” olarak anılacağı belli. Binlerce kişinin hayatını kaybettiği depremin yol açtığı felaketin etkilerinin yıllarca süreceği tahmin ediliyor.