1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

20.05.2005 - Avrupa basınından özetler...

Tuba Tunçak20 Mayıs 2005
https://p.dw.com/p/AbqY

Bugün Alman ve Avrupa basınından sizler için seçtiğimiz yorumlarda, Fransa’daki referandum, Ortadoğu’daki gelişmeler, BM’i reforme etme çabası ve ABD’nin dışpolitikası öne çıkıyor.

Die Welt gazetesinin yorumu Fransa’da 29 mayıs’ta düzenlenecek AB Anayasası referandumu hakkında. Yorum şöyle: “Fransa, geçmişte AB’nin politikalarında hem biçim hem de içerik olarak belirleyici konumdaydı. Kömür ve Çelik Birliği’nin ortak para birimine ya da tarım politikasına varacak kadar genişletilmesi, Fransa’nın fikri ve çıkarınaydı. Ama AB’nin genişlemesi, İngilizlerin politik gücünün artması, İngilizce’nin yayılması ve Brüksel’in serbest piyasa ekonomisine odaklı politikası Fransız hegamonyasını zayıflattı. Ama çoğu Fransız bu nüfuz kaybını kabullenmekte zorlanıyor. Ülkedeki sosyal sistemin çökeceği korkusu, AB’nin sosyal devlet yerine serbest piyasa ekonomisini yeğlediği kanısı ile pekişiyor. AB Anayasası karşıtlarının kampanyalarında da korku öğesi önplana çıkıyor. Hizmet sektöründeki rekabetin artacağı korkusu, Türkiye’nin üyeliğinden ya da daha fazla nüfuz kaybetmekten duyulan korku gibi...”

Dün Almanya, Fransa ve Polonya arasında yapılan üçlü zirve de yorum sütunlarıan konu olmuş. Oldenburg’da yayımlanan Nord- West gazetesi konuyu şöyle değerlendriiyor:

“ Fransa’da yapılan üçlü toplantıda liderler bir uyum görüntüsü çizdiler. Bunda, refaranduma hazırlanan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Chirac’ın bu tür bir desteğe ihtiyaç duyması büyük rol oynadı. Chirac halkını “Evet” oyu vermeye ikna için AB’nin ünlü simalarının desteğinin işe yarayabileceğini düşündü. Avrupa Anayasası’nı referanduma sunacak bir diğer ülkenin, Polonya’nın Devlet Başkanı da böylece bir prova yapmış oldu. Görüşmede şaşırtıcı olan, Polonya’nın, karar değiştirerek BM GüvenlikKonseyi’nde daimi üyelik almaya çabalayan Almanya’yı destekleyeceğini açıklamasıydı. “

Bir diğer Alman gazetesi Thüringer Allgemeine ise İsrail ile Filistinliler arasında yayılması muhtemel yeni şiddet dalgasını konu ediyor. “Filsitinlielrin İsrail bölgelerine üç füze ve 30’a yakın havan topu ile yaptıkları saldırı ve İsrail’in hava saldırısı üzerine, İsrail’deki aşırı muhafazakarlara gün doğdu. Hemen, “Gazze’den çekilme planına son verilmeli” sesleri yükseldi. Ama unutulmamalı ki Başbakan Şaron bu proje ile, tarafından Gazze Şeridi’ne karşılık Batı Şeria’daki yerleşim birimlerini elinde tutmayı amaçlıyor.”

Alman ve Avrupa basınında, Irak’daki durum ve Başkan Bush’un yeni stratejisi ile ilgili yorumlara göz atıyoruz. Avusturya’da yayımlanan der Standart, Amerikan Stratejik ve Uluslararsı Araştırmalar Merkezi’nin bir araştırmasını irdeliyor. Araştırmada Irak’daki direnişin birgün kendini tüketeceği tespitinin yanı sıra Anbar’da düznelenen son askeri opearsyona dikkat çekiliyor. Söz konusu operasyonun, Ameirkan birliklerine yönelik “ağır ve organize askeri” saldırlara misilleme olduğu ifadesi, “çok ürkütücü” olarak nitelendiriliyor. Bonn’da yayımlanan General Anzeiger’in yorumu ise şöyle:

“Amerikan hükümetinin bundan iki yıl önce savaş sonrası döneme ilişkin yarım yamalak hazırlanmış bir plan ile Irak’a girmesi büyük hataydı. Başlarındaki diktatörden bıkmış Irak halkıkının kendilerine kucak açacağını düşündüler. Planın dayandığı bu safça düşünce artık herkesçe malum. Başkan Bush’un şimdi hatalarını kabul ederek sivil yeniden yapılanmayı öngören bir girişimi duyurması ise bir ilerleme.”

Diğer Alman gazetelerinde ise genelde Bush’un yeni stratejisinin eleştirildiği gözümüze çarpıyor. Bu stratejide sabır ve ikna çalışmaları yerine hızlı bir başarı öngörmesi eleştiriliyor. Uygulamanın, Arap dünaysında Bush’a duyulan sempatiyi arttırmayacağı, Amerikan tarzı özgürlük kavramının dünyanın pek çok ülkesinde kabul görmediği yorumu getiriliyor. Almanya’nın Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelik alma çabası hakkında ise Süddeutsche Zeitung’da şu satırları okuyoruz:

“Almanya’nın daimi üyeliği Başkan Bush’un vereceği olura bağlı. Bu da, Birleşik Amerika’nın BM üzerindeki etkisinin göstergesi. Almanya beğenmese de bu gerçeği kabullenmek zorunda. Örneğin Kofi Annan bunu kavradı. Örgütte önemli görevlere Amerikalı ve İngilizleri getirmesi Washington ile ilişkileri sıcak tutmak istemesi yüzünden. Annan, bu sayede BM’in reforme edilmesi için Bush yönetimini kazanmayı amaçlıyor.”

Hollanda gazetesi de Volkskrant’tan şimdi aktaracağımız yorum ise Washington’un Özbekistan’daki olaylara tepkisi ile ilgili. Yorum şöyle:

“Andican’daki kanlı olayların zamanlaması Başkan Bush için iyi olmadı. Bush’un özgürlük ve demokrasi hakkında Gürcistan’da yaptığı konuşmanın üzerinden bir hafta bile geçmeden müttefiki Kerimov silahsız göstericilere ateş açtırdı. Amerika’nın Özbekistan’a tepkisi eleştiri de içerse ılımlı oldu. Özgürlük vaazı veren birinin, Kerimov gibi diktatör bir dostu olamaz.”

Alman gazetelerinde bugün Kuzey ren Vestfalya (KRV) eyaletinde bu Pazar yapılacak seçimler ile ilgili yorumlar da yer alıyor. Yorumlarda seçimi kaybetmesi muhtemel Sosyal Demokrat Parti’nin kapitalizme yönelik eleitirileri ve sosyal devlet övgüleri ile tabanına göz kırptığı değerlendirmesi öne çıkıyor.