1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

2006 Mozart'ın yılı olacak

Derleyen: Yeşim Kasap27 Ocak 2006

27 Ocak 2006’ta doğumunun 250’inci yılında anılan Wolfgang Amadeus Mozart için büyük hazırlıklar yapıldı. Ayrıca başta Avusturya ve Almanya olmak üzere, birçok yerde 2006 Mozart Yılı olarak kutlanıyor. Peki Wolfgang Amadeus Mozart kim?

https://p.dw.com/p/AaRq
26 Ocak'ta Mozart, 250'inci doğum gününde anılacak
26 Ocak'ta Mozart, 250'inci doğum gününde anılacakFotoğraf: AP

Mozart, 27 Ocak 1756 tarihinde Avusturya’nın Salzburg kentinde dünyaya geldi. Müziğe olan olağanüstü yeteneği o daha küçücük bir çocukken farkedildi, ama bu, onun 5 Aralık 1791’de fakir bir adam olarak ölmesine engel olamadı. Mozart, ölümünden sonra ünlenenlerden. Ve eğer bugün Mozart adıyla satılan ürünlerden elde edilen gelirin küçücük bır kısmına sahip olabilseydi, zengin bir adam olarak hayata gözlerini kapardı. Mozart çikolataları, Mozart polisiyeleri, Mozart biyografileri... Liste uzayıp gidiyor.

Ama biz yine geriye, Mozart’ın çocukluk günlerine dönelim... Evet, Mozart’ın dehası hemen anlaşıldı. Beş yaşında ilk bestelerini yaptı. Yedi yaşında kendi kendine keman ve org çalmayı öğrendi. Sekiz yaşında piyanı için sonatlar besteleri, 12’sine geldiğinde de ilk operasını yazdı. Keman hocası olan babası Leopold, kızı Anna Maria’yı da küçük Wolfgang’ın yanına katarak, dünyayı dolaşmaya başladı.

Müziğini krallar dinledi

Krallar, akademisyenler dinledi iki kardeşin müziklerini. Hatta Almanlar’ın ünlü edebiyatçısı Goethe de bu küçük çocuğa hayran kaldı. On dört yaşında iken, ilk opera eseri "Lucia Silla" Milano'da çalındığında, Mozart kendini opera sahnelerine de, üstelik operanın vatanı İtalya'da, kabul ettirmiş bulunuyordu. Papa tarafından kabul edildi ve kendisine, o güne kadar sadece büyük ustalara layık görülen "Altın Mahmuz" nişanı ve şövalyelik beratı verildi.

Ama Mozart öyle kralların, soyluların isteklerine göre hareket edecek biri değildi. Bağımsız olmak istiyordu, bunu büyük oranda da başardı. Ama bağımsızlığın bir bedeli vardı: Para kazanamadı. Şimdilerde olduğu gibi, o dönemde de bir müzisyen için ekmek aslanın ağızındaydı. Almanya’da, Fransa’da şansını denedi. O kent senin, bu kent benim dolaştı durdu. İş başvurusunda bulunduğu birçok yer onu geri çevirdi. Ve sonunda Mozart çaresiz, 1778 yılında, tilkinin kürkçü dükkanına dönmesi misali, Salzburg’a geri döndü ve kraliyet orgcusu olarak göreve başladı.

Bestekar Weber’le evlendi

Bestekar, 1782’de Conztanze Weber ile evlendi. Viyana’ya taşındılar. Piyano dersi vererek geçimlerini sağlayan Mozart bu dönemde, İmparator 2. Josef’in isteği üzerine “Saraydan Kız Kaçırma” operasını besteledi. Figaro’nun Düğünü de yine İmparator’un desteğiyle meydana geldi. Ne var ki Mozart’ın müziğini anlayaman halk ilgi göstermedi ona. Ve Mozart fakirleşti. 1791 yılında Sihirli Flüt’ün galası yapıldı. Jupiter Senfonisi ve Küçük Bir Gece Müziği’ni son yıllarında besteledi. Ve henüz 35 yaşındayken, Requiem üzerinde çalışırken, Viyana’da evinde öldü.

Hakkındaki iddialar

Kısa yaşamına 600’den fazla eser sığdıran Mozart, bu özelliğiyle de ‘en hızlı beste yapan sanatçı’ olarak Guiness Rekorlar kitabına girdi. Bugünden geriye bakıldığındaysa, kült bir kişilik olarak karşımızda duruyor. Aslında kişiliği ve yaşamı hakkında birçok söylenti dolaşıyor ortada. Kadınlara düşkün olduğu, en sık dillendirilen iddia. Hayli yazılıp çizildi bu konuda. Figaro’nun Düğünü’nde ‘Susanne’ olarak sahneye çıkan Nancy Storace ile büyük bir aşk yaşadı mı? Eşi Constace’nin kız kardeşi Aloysia’ya aşık mıydı gerçekten? Peki ya ateşli mektuplar yazıdığı kuzeni Baesle? Mozart’ın hayatı ve kişiliği, romantik olarak tasavvur ediliyor, edilmek isteniyor.

Hayatı boyunca birçok hastalık geçiren Mozart’ın neden öldüğü kesin olarak bilinmiyor. Frengiden öldü diyenler olduğu gibi, Mozart’ın bir zehirlenmeye kurban gittiğini iddia edenler de mevcut. 150’ye yakın farklı teori var bu konuda. En sevileni ise şu: Mozart’ın rakibi Antonio Salieri, kıskançlıktan onu civayla zehirledi!

Rivayet o ki, Mozart'ın tanıdığı insanlar arasından sadece altı kişi cenaze törenine katılmış. Kilisedeki duadan sonra küçük cenaze alayı yağmura yakalanmış ve cenaze aceleye getirilerek dilenciler için ayrılan bir toplu mezara gömülmüş. Ama Avusturyalı Mozart uzmanı Ulrich Leisinger, bunun gerçeği yansıtmadığını söylüyor ve “Mozart sıradan bir mezara gömüldü. Ama çok ünlü olduğu için kimse bunu ona yakıştıramıyor” diyor.

Savurgan mıydı?

Ayrıca Mozart’ın iddia edildiği gibi doğru dürüst para kazanmadığı tezine karşı çıkanlar var. Mozart’ın aslına gayet iyi para kazandığı ama rahatına düşkünlügü ve savurganlığı yüzünden bir türlü iki yakasının bir araya gelmediği, eş dosttan para dilendiği iddia ediliyor. Ortaya atılar tezlerden hangilerinin gerçeğe daha yakın olduğu bilinmez ama aşağı yukarı herkes şu fikirde birileşiyor: Mozart’ın geçmişten geleceğe uzanan bir kült.