1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

2009'da 110 gazeteci öldürüldü

13 Şubat 2010

Uluslararası Basın Enstitüsü, geçen yıl 110 gazetecinin cinayete kurban gittiğini açıkladı. Bu rakam, daha önceki yıllarda hiç rastlanılmadığı kadar yüksek.

https://p.dw.com/p/LzVM
Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de, öldürülen gazeteciler anısına dikilen anıt. Ziyaretçiler tarafından yapıştırılan kağıdın üzerinde "sırada kim var?" yazısı dikkat çekiyor
Çeçenistan'ın başkenti Grozni'de, öldürülen gazeteciler anısına dikilen anıt. Ziyaretçiler tarafından yapıştırılan kağıdın üzerinde "sırada kim var?" yazısı dikkat çekiyorFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Vasi Ahmet Kureyşi, Pakistan’ın Kuzdar bölgesindeki bir gazete bayiinin önünde dururken, hiç bir ön uyarı olmadan iki kişi tarafından vuruldu. Hastaneye götürülürken yolda hayatını kaybeden gazetecinin öldürülme nedeni belli değil.

Meksika'daki “Expressiones de Tulum“ gazetesinin genel yayın yönetmeni için durum daha farklıydı. Jorge Alberto Velazquez Lopez, matbaa merkezine yapılan kundaklamalar ve ölüm tehditleriyle önceden uyarılmıştı. Gazetesinde, sürekli üst düzey görevdekilerin yolsuzlukları hakkında haberler yer alıyordu. Bir gün, motorsikletli bir sürücü, Lopez’in aracına ateş açarak, kendini savunma şansı bulunmayan gazeteciyi öldürdü..

Bunlar, Viyana’daki Uluslararası Basın Enstitüsü’nün bir araya getirip soruşturduğu 100'den fazla olaydan sadece ikisi. Enstitü, 1951 yılından bu yana, dünya genelinde gazetecilere karşı yapılan misillemeler hakkında soruşturmalar yürütüyor. Enstitünün çalışanlarından Naomi Hunt, son yıllarda yaşanan bir değişime dikkat çekti:

“Dünyanın gazeteciler için daha tehlikeli olduğuna inanıyorum. Özellikle de çatışma bölgelerinde ilk kez, gittikçe daha fazla sayıda gazetecinin hedef alınarak öldürüldüğünü görüyoruz.“

Adli kovuşturma yapılmıyor

Gazetecilerin hayatî riskinin yüksek olduğu ülkeler sadece Irak ya da Afganistan değil. Filipinler ve Meksika’da 11, Somali’de dokuz, Pakistan’da sekiz, Kolombiya’da altı, Rusya ve Honduras’ta beş gazeteci öldürüldü. Suçlular hakkında adli kovuşturma bile açılmadı. Naomi Hunt şunları kaydediyor:

“Meksika’da cesetlerde, çok açık bir şekilde sorumluluğun üstlenildiği mektuplar yer alıyor. Bu, konuşacak ya da konuşmak isteyen herkesi uyarma amacını taşıyor.“

Gazeteciler neyi yanlış yapıyor?

Naomi Hunt’a gazetecilerin neyi yanlış bir yaptığını ya da özellikle tehlikeli yerlerde mi araştırma yaptıklarını ve yanlış insanlarla mı karşılaştıklarını soruyoruz. Oldukça açık bir yanıt veriyor:

“En tehlikelisinin bir insanın gerçeği yazmak ya da gerçeği ifade etmek için ne yapabileceği olduğuna inanıyorum. Hey yerde belirli çizgiler vardır. Ancak bu çizgilerin belirli olmadığı ülkeler de mevcut. Fakat biri kendisini en çok bir devlet ya da parti yöneticisini eleştirdiğinde tehlikeye atıyor.“

İran'a eleştiri

Hunt, son zamanlarda gazetecilerin sadece cinayetlere maruz kalmadığını belirtiyor:

“Özellikle Ortadoğu ve Afrika’nın kuzeyinde, ulusal güvenlik yasaları gazetecilere karşı kullanılıyor. Eleştiri, halkı kışkırtma olarak değerlendirildiğinde, bu otosansüre yol açıyor.“

Gittikçe daha fazla sayıda ülkenin kısıtlayıcı ve aynı zamanda içi boş yasalar çıkarması, daha fazla istenmeyen muhabirin tutuklanmasını kolaylaştırıyor. Uluslararası Basın Enstitüsü, bu bağlamda İran’ı, yayınları sansürleyip yasaklamak ve yabancı gazetecileri haksız yargılama ve işkenceye maruz bırakmakla suçluyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Wolfgang Dick / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Ahmet Günaltay