1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.06.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar21 Haziran 2004
https://p.dw.com/p/AbuK

Alman ve diğer Avrupa basınında bugün, ağırlıklı olarak AB hükümet ve devlet başkanlarının geçen hafta Avrupa Anayasası üzerinde vardıkları uzlaşma ele alınıyor. Ayrıca, Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’nin içinde bulunduğu siyasi kriz ve Suudi Arabistan’ın El Kaide örgütü ile sorunlarının daha uzun süre devam edeceği konularında yayınlanan yorumlar da dikkat çekiyor.

Stuttgarter Zeitung gazetesi, yapılacak daha çok iş olduğunu ve Avrupa Anayasası‘na ilişkin uzlaşmanın ulusal meclislerden ve halkoylamalarından geçmesi gerektiğini belirtiyor. Avrupa halklarının siyasi hedefler ve değerler konusunda daha iyi aydınlatılması gerektiğini vurguluyan yorum şöyle devam ediyor:

”Yaşlı Avrupa kıtasının geleceği açısından önemli olan ve gittikçe büyüyen uyum süreci, ancak ulusal ve bölgesel kimliklerin yanısıra, genel bir Avrupa kimliğinin, bir Avrupa Anayasası vatandaşlığının oluşması ile başarıya ulaşabilecektir.”

Köln’de yayımlanan Express gazetesi ise üzerinde varılan uzlaşmaya farklı açıdan baktığı yorumunda özetle şu görüşlere yer veriyor:

”Tüm ilerlemelere rağmen Avrupa hala siyasi harmoniden oldukça uzak. Bunun en belirgin göstergesi, AB Komisyonu Başkanı konusunda bir türlü anlaşma sağlanamaması. Adayların belirlenmesinde, onların mesleki vasıfları değil, hangi partiye mensup oldukları önem kazanıyor... Yazık! Oysa, Avrupa daha onurlu bir şekilde boy gösterebilirdi.”

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesinin aynı konuya yer verdiği yorumunda şu satırlar bulunuyor:

”Fransızlar‘ın, Almanlar‘ın, Macarlar‘ın ya da İspanyollar‘ın anayasayı çöpe atmalarını kimse beklenmiyor. Elbette taslak üzerinde daha çalışacaklar, ama mutlaka bir sonuca varacaklar. Bu ise AB’nin şimdeye kadar hiç tanımadığı, ”çekirdek Avrupası”na giden yol olacak. Teorik olarak hazırlanmış bir strateji belgesi değil, Avrupa’ya eleştirel gözle bakan, özgür iradesiyle hareket eden Avrupa halklarının biçimlendireceği bir ”çekirdek Avrupa.” Avrupa’ya evet mi, hayır mı? Tüm oylamalarda, referandumlarda, parlamento oturumlarında sözkonusu olan, bu soru olacak."

Frankfurter Rundschau gazetesi, anayasanın önemli bir işlevi daha olduğunu, AB yapılanmasının bu anayasa sayesinde daha iyi kavranacağını belirtiyor. Tek tek sözleşmelerin doğurduğu karmaşıklığın tek bir anayasal düzenlemeyle giderilmiş olacağına dikkat çeken gazete şöyle devam ediyor:

”AB, üzerinde düzenli olarak değişmelere gittiği sürece, bu anayasa taslağı uzun vadede geçerliliğini korur. Anayasa taslağının bazı zayıf noktaları var; ama herkes üzerine düşeni yapar ve çıkarılacak anayasaya özenli bir biçimde yaklaşırsa, bu zayıf noktaların çöküntülere dönüşmesi önlenir.”

Alman basınında ise iktidardaki koalisyon hükümetinin büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin içinde bulunduğu siyasi bunalım ve yeni isim arayışlarına ilişkin yorumlar da yer alıyor. Haftasonu SPD Genel Başkanı Müntefering’in, partiyi yoğun şekilde eleştiren eski genel başkan Oskar Lafontaine ile yeniden arasını bulması, Sosyal Demokratlar‘ın yeni arayışlar içinde olup olmadığı sorusunu da gündeme getirdi. Lafontaine, hükümetin çalışan halkın sırtından reform yapma niyetinde olduğu iddiasıyla yoğun eleştiride bulunuyor. Saarbrücker Zeitung gazetesinin konuya ilişkin yorumu:

"Lafontaine’nin 1999 Mart ayında SPD genel başkanlığından ayrılmasından sonra, şimdiki Genel Başkan Müntefering şöyle demeç veriyordu: ”Partiye yardım etmek istiyorsa, çenesini kapatsın!” Dünkü parti buluşmasında iki politikacı ilk kez el sıkıştılar. Ama aralarında dağlar kadar görüş ayrılığı bulunan iki politikacının el sıkışması, yeni bir başlangıç anlamı taşımıyor. Alman Sosyal Demokratları‘nın Avrupa ve yerel yönetim seçimlerinden hezimetle çıkmalarından sonra, Saar Eyaleti’ndeki Sosyal Demokratlar şimdi tek bir hedefe yönelik faaliyette bulunuyorlar: Vur abalıya, yani Başbakan Schröder’e... .”

Düsseldorf’ta yayımlanan Rheinische Post gazetesi de, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin ne kadar Lafontaine’e tahammül edebileceği bilmecesi içinde olduğunu vurguluyor. Lafontaine’nin kişiliğinden çok, pratikle bağdaşmayan, sosyal popülist tezlerinin kastedildiğine işaret eden gazete, bu tezlerin partinin ruh yapısı içinde tahribat yaptığını vurguluyor. Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin durumunun iyi olmadığını belirten gazete, Hristiyan Demokratlar‘ın da daha iyi konumda olduklarından sözedilmeyeceği görüşünü savunuyor.

Viyana’da yayımlanan Die Presse gazetesi, Suudi Arabistan’ın terör örgütü El Kaide ile mücadelesinde daha çok kayıp vereceğine dikkat çektiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

”Bir zamanlar Suudi Kral ailesinin desteklediği ve mali yardımda bulunduğu Usame Bin Ladin, şimdi onlara topyekün savaş açtı. Teröristlerin başlıca hedefi, Suudi Arabistan’daki batılılar... Suudi yönetim de savaşa hazır olduğu sinyali verdi. Şimdi bu iki farklı köktendinci İslami inanç cephesinin varoluş savaşında, insan hakları, ya da asgari savaş kuralları gibi ilkeleri düşünen kimse yok. Anlaşılan o ki, daha çok kan dökülecek.”