1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.07.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Murat Çelikkafa21 Temmuz 2004
https://p.dw.com/p/Abty

Haftabaşından bu yana olduğu gibi Avrupa basınının bugünkü yorum konuları arasında da yine Filistin yönetimi içinde yaşanan kriz ön plana çıkıyor. Konuyla ilgili ilk yorumu, Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild’den seçtik. ”Filistin lideri Arafat’ın dönemi nihayet sona eriyor” ifadeleriyle başlayan yorum şöyle devam ediyor:

”Tepedeki rüşvet çarkını protesto etmek için Filistin halkı bile artık sokağa döküldü. Aslında bu Avrupa Birliği için de utanç verici bir durum olmalı! Birliğin karanlık yollardan Filistin’e yıllarca para aktardığı sır değil. Arafat’ın yurtdışındaki bankalarda yüklüce bir serveti olduğu da... Avrupa hükümetleri, bugüne kadar bu durumdan hiç rahatsız olmadılar. En ateşli İsrail karşıtları bile durumu endişeyle izlemeliler aslında: Kendi halkının bile desteğini alamayan bir Filistin yönetimi ile görüşme masasına nasıl oturulabilir ki? Yeni bir başlangıç fırsatı, ancak Arafat devrinin sona ermesinden sonra mümkün olabilir:”

Aynı konuyu ele alan Hamburger Abendblatt da Yaser Arafat’ı eleştiriyor. Filistin liderinin bir türlü zamana ayak uyduramadığını belirten gazetenin yorum sütununda şu satırlar yer alıyor:

”Tüm dünya, Arafat tarafından yanıltıldı. İsrail, yıllar boyu Filistin liderini müzakerelerde güvenilir bir muhatap olarak gördü, dünyanın çeşitli ülkelerinden diplomatlar Nobel Barış Ödülü sahibi Arafat’a saygıda kusur etmedi ve Avrupa ülkeleri Filistin’e milyonlarca euro’luk maddi destek sağladı. Yaser Arafat, Arapça söylemlerinde şiddeti savunup, İngilize yaptığı konuşmalarında sükuneti tavsiye ederek, yangını söndüren değil, körükleyen kişi oldu. Avrupalı vergi mükellefleri ise Filistinli terör gruplarının yanısıra Arafat’ın eşi Süha ile birlikte sürdürdüğü lüks yaşamı da yaklaşık üç yıl boyunca finanse ettiklerini daha yeni yeni anlamaya başladılar.”

Paris’te yayımlanan Fransız gazetesi Le Monde ise Filistin lideri Arafat’ın, sürgünden döndükten sonraki en büyük krizle karşı karşıya olduğunu savunuyor:

”Arafat, bu kez bir halkın kurtuluş hareketinin sembolü olarak halen işe yarar durumda olduğunu ispatlamak zorunda. Filistin liderinin konumunu zayıflaması, İsrailli ve Amerikalı karşıtlarını sevindiriyor. Ancak zaman, İslam ve terör arasındaki darboğazda sıkışan Araft’ın aleyhine işliyor.”

Almanya ve Fransa’da bu tartışmalar, diğer Avrupa ülkelerine de sıçramış durumda. İngiltere’nin başkenti Londra’da çıkan Financial Times, daha fazla çalışmanın, konjonktürü canlandırmada tek başına yeterli olamayacağını belirtiyor ve ekliyor:

”Almanya ve Fransa’da haftalık çalışma süresinin artırılmasına yönelik çabalar, bazı yapısal değişikliklikleri de beraberinde getirecektir. Bu aynı zamanda, kıta Avrupası’ndaki ekonomik kalıpların, bazılarının sandığı kadar katı olmadığını da gösteriyor. Kısa vadeli ekonomik tahminler ve daha fazla çalışma yolunda atılan adımlar, Avrupa sanayii için güzel günlerin ufukta göründüğü anlamına gelse de özellikle Almanya’da durumun pek parlak olduğu söylenemez. İç piyasadaki talep hala zayıf ve işsizlik oranındaki artış sürüyor. Çekirdek üyelerin ihracat pazarlarının zayıf olması, Euro bölgesindeki durağanlığın da bir türlü atlatılamıyor olmasının en temel nedeni.”

Almanya’nın Münih kentinde yayımlanan Süddeutsche Zeitung, halkın oyuna başvurulmasının doğurabileceği olumlu ve olumsuz sonuçları irdelediği yorumunda özetle şu görüşleri savunuyor:

"Referandumlar aynı zamanda riskler içerir, bu nedenle de bazen istenileni veremezler. Ancaka Avrupa politikasında da bugünkü uygulamalara aynen devam etmenin de riskleri yabana atılamaz. Brüksel’e karşı Avrupalı vatandaşların ilgisizliği giderek bir isyana dönüşüyor. Bu ise gelinen noktayı ve Birliğe dair gelecek planlarını tehdit ediyor. Halkoylamaları ise buna bir panzehir olabilir. Bir ulusun, Birlik içinde kendini biçtiği yeri göstermesi bakımından önemlidir: Avrupa’nın çekirdeğinde mi yoksa kenarında mı? Referandumların Avrupa’da kargaşaya neden olabileceği aşikar. Ancak,(1950'lerde Avrupa bütünleşmesine temel oluşturacak olan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu fikrini ilk ortaya atan) Jean Monnet’in de söylediği gibi: Sadece düzensizlikten mantıklı şeyler doğabilir!”