1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.09.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Semra Maden-Balamir21 Eylül 2004
https://p.dw.com/p/AbtJ

Avrupa ve Alman basınında bugün Türkiye - AB ilişkileri, Almanya’nın Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde pazar günü yapılan eyalet seçimleri, Berlin’de yasaklanan İslam Kongresi yasağı ve son olarak da BM'de düzenlenen Açlıkla Küresel Mücadele Zirvesi'yle ilgili gelişmeler göze çarpıyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerine ilişkin, Almanya’nın Düsseldorf kentinde yayımlanan Handelsblatt’ta şu ifadeler yer alıyor:

"Adı üstünde: Avrupa Birliği. İstanbul’u dahil etmezsek, Türkiye, Avrupa’ya değil, Asya’ya bağlı, yani coğrafik açıdan Avrupa‘ya dahil etmek mümkün değil. Ayrıca Avrupa Birliği sadece, ortak değerlere sahip olan çokkültürlü topluluk ve ortak pazardan ibaret değil. Siyasi açıdan dahi baksak, Türkiye, Avrupa Birliği’ne yine hiç uymuyor. Türk Ceza Kanunu tasarısının da ortaya koyduğu gibi, Türk hükümetinin de bunu istediği söylenemez.”

Yine Alman basınından, Wetzlarer Neue Zeitung’ta AB - Türkiye ilişkileriyle ilgili şu yorum yapılıyor:

“Türkiye büyük ilerleme kaydetti, ancak amacına henüz ulaşmış değil. Bu yüzden Türkiye’yle üyelik müzakerelerine başlamakla ilişkin kararın, ileri bir tarihe ertelenmesinde fayda var. Bu, Türkiye’ye kapının tamamen kapatılması anlamına gelmesin. Unutulmamalı ki, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği uzun vadede Batı ile İslam dünyasının arasındaki uçurumun azalmasında etkili olabilir.”

Merkezi Almanya’nın Fulda kentinde bulunan Fuldaer Zeitung’un yorumu ise şöyle:

“2004 yılında zinayı suç kapsamına alıp ceza uygulamak isteyen bir ülke Avrupa Birliği’ne girmeye hazır mıdır? Tabii ki, hayır! Brüksel’in uyarılarına sert bir tonla tepki verip “iç meselemize karışamazsınız” demek, Avrupa Birliği’ne aday bir ülkeye yakışıyor mu? Hayır! Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Verheugen’in yerinde sorularını Türkiye’nin duymazlıktan gelmesi uygun bir tarz mıdır? Yine hayır! Türk halkı için çok acı da olsa, Türkiye Avrupa’ya çevrili yönünü neredeyse kaybetmek üzere."

Fransa’nın Strasbourg kentinde çıkan Dernieres Nouvelles d’Alsace gazetesin de yer alan değerlendirmede de şu ifadeler yer alıyır:

“... Demokratik yasaya aykırı olan zinayı suç kapsamına alan maddenin, ilerde uygulamaya konulup konulmayacağı henüz belirsiz. Ancak gündemdeki gerginlik, Avrupa Birliği ile Türkiye’nin ilişkilerine gölge düşmesine yetiyor. Ekonomik ve politik nedenlerle Avrupa Birliği’ne dahil olmak isteyen Türkiye bunun bedelini ödemeye hazır mı, asıl önemli olan soru da bu.”

Geçtiğimiz pazar günü, Almanya’nın Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde seçimler yapıldı. Seçimlerin en çarpıcı sonucu hükümetin büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti ve ana muhalafet partisi Hristiyan Demokrat Birlik’in oylarında büyük düşüş, parlamentoya girmeyi başaran aşırı sağcı partilerin ve Sosyalistler'in ise oylarının önemli ölçüde artış göstermesiydi. Almanya’nın Osnabrück kentinde yayımlanan Neue Osnabrücker Zeitung’un eyalet seçimleri ile ilgili yorumu şöyle:

“Almanya’da demokrasinin temellerinin sağlam olduğunu düşünmek ve aşırı sağcıların başarısını önemsememek yanlış olur. Burada Weimar Cumhuriyeti örneğini göz önünde bulundurmalıyız. Zira aşırı şağcılar harekete geçince, durdurması pek mümkün olmuyor. Burada yapılması gereken şey, tutarlı bir şekilde karşı çıkmak ve temelinin oluşmasına engel olmak. Parti programlarının bazı maddelerine karşı koymanın fazla anlamı yok. Önemli olan, demokratik partilerin halk kitlelerine hitap ettiklerine ilişkin kuşku uyandırmamaları. Ne yazık ki, Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde bunu başaramadılar...”

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da yayımlanan liberal gazete Politiken, aşırı sağcı Alman partilerin eyalet meclislerine girmeyi başarmasını şöyle yorumluyor:

“Almanya’nın Brandenburg ve Saksonya eyaletlerinde yapılan seçimler, hiç de hoş olmayan sahnelere sebep oldu. Ancak Almanya’daki antidemokratik güçlerin oluşu fazla abartılmamalı. Zira Fransa, Avusturya ve Danimarka gibi ülkelerde de aşırı sağcı gruplar var. Bu dünyanın sonu değil...”

Yine Kopenhag’de yayımlanan, muhafazakar gazete Berlingske Tidende adlı gazetenin yorumuna göre, aşırı Alman partilerin eyalet seçimlerinde meclise girmeyi başarmaları abartılacak nitelikte değil, ancak istihdam piyasasıyla ilgili reformlar yetersiz, gecikmeli ve acımasız şekilde uygulamaya konuldu. Bundan da iki büyük merkez parti sorumlu tutuluyor.

Berlin’de gerçekleşmesi planlanan “İslam Kongresi” Berlin senatosunca yasaklandı. Alman gazetesi Hannoversche Allgemeine Zeitung’un bu konuyla ilgili yorumu şöyle:

“Berlin’de uygulanan yasak, kuşkusuz sembolik niteliğe sahip. “Almanya bir daha savaşa sahne olmamalı” fikri, cumhuriyet kurucularına ait. “Almanya bir daha teröre sahne olmamalı” fikri ise 11 Eylül olaylarından sonra, Alman politikacılarının benimsediği fikir. Terörü haklı kılan stratejiler geliştirmeyi amaçlayan radikal din gruplarının, Almanya’da platform kurmaları engellenmeli".

Birleşmiş Milletler’de dün hükümet ve devlet başkanlarının katıldığı Açlık Zirvesi’nde, ABD’nin zirve sonunda yayınlanan ortak bildiriye imza atmaması, Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac’ın tepkisine neden oldu. Fransa’nın başkenti Paris’te yayımlanan Le Monde gazetesinin bu konuyla ilgili yorumuna göre, “Dünya Vergisi” ile ilgili teknik ve ekonomik olarak uygulaması mümkün olan bir çok formül mevcut. Ancak politik dezavantajı olduğundan birçok ülke buna yaklaşmıyor. Le Monde göre, Fransız Devlet Başkanı Chirac ve diğer bazı başkanların girişimi ne kadar övgüye layık olsa da, öyle biliniyor ki, böylesi çözümlere şimdiye dek karşı çıkan hep bizzat Chirac olmuştur.