1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

22.06.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Nihat Halıcı22 Haziran 2005
https://p.dw.com/p/AbqB

Avrupa basınında bugün Avrupa Birliği krizi tartışması, yasadışı Hilafet Devleti lideri Metin Kaplan hakkında verilen müebbet hapis cezası ve Lübnan seçimleri değerlendirilmeye devam ediyor.

Avrupa gazeteleri, Avrupa Birliği krizini tartışmayı sürdürüyor. Süddeutsche Zeitung gazetesi, krize ABD’nin yaklaşımını yorumluyor:

“ABD yöneticileri, AB Anayasası’na ve birliğin genişlemesine destek verdiklerini pek çok kez dile getirdiler. Washington’un bu yaklaşımının temelinde pek çok etken var. ABD, Irak’ta, Afrika’da ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde, Avrupa Birliği’nin desteğine ihtiyaç duyuyor. Washington, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine destek veriyor ve bunu bölge istikrarı ve Türkiye’nin Batı’ya entegrasyonu adına talep ettiğini vurguluyor. Ancak bu görünen, ortaya konan tavır. AB Anayasası’nın içine düştüğü krizin Amerikan muhafazakarları cephesinde büyük sevince neden olduğu biliniyor. Bu sevincin ardında, Washington’un Berlin ve Paris’e duyduğu geleneksel kuşku yatıyor. Almanya’ya ve Fransa’ya duyulan kuşku, ABD’nin birleşik bir Avrupa yerine dağınık bir Avrupa’yı tercih etmesine neden oluyor. Çünkü birleşik Avrupa’nın liderliği Almanya ve Fransa tarafından yürütülecek, güçlü bir Avrupa Birliği giderek ABD’nin rakibi haline gelecektir.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu krizin temelinde „Nasıl bir Avrupa Birliği istiyoruz“ sorusuna her çevrenin farklı bir yanıt vermesinin yattığını yazdı. Gazetenin değerlendirmesi şöyle:

„Dayanışma görüntüsü adı altında dev bir dağıtım şebekesi mi yoksa iktisadi gücünü siyasi beceriyle birleştirmesini bilen çağdaş bir Avrupa mı? Avrupa bir yandan dünyanın önde gelen siyasi merkezleri arasında yer almak istiyor diğer yandan da birlik bütçesinin yüzde 40’ını tarım destek fonlarına aktarıyor. Blair bu gerçeği dile getiriyor. Ancak bazen gerçekleri yalnızca ifade etmek yetmez. Birliğin diğer liderlerini de ikna etmek için daha fazla çaba göstermelisiniz.“

AB krizinde odak noktasında yer alan İngiltere Başbakanı Tony Blair, Almanya’nın yüksek tirajlı gazetelerinden Bild için kaleme aldığı yazıda, suçlamalara cevap verdi. Başta Almanya Başbakanı Gerhard Schröder olmak üzere pek çok Avrupalı lider tarafından Avrupa Birliği’ni bir serbest ticaret bölgesine indirgemeye çalışmakla itham edilen Blair, bu yaklaşımın doğru olmadığını bildirdi. Blair, Avrupa Birliği’nin araştırma-geliştirme ve bilimsel faaliyetlere çok az kaynak ayırdığına işaret ederek, “Avrupa vatandaşları Avrupa değerlerinin devam etmesini ve Avrupa’nın dünyadaki konumunun daha da güçlenmesini istiyorlar“ görüşünü dile getirdi. Blair, İngiltere’nin üyelik indirimi konusunda geri adım atmaya hazır olduğunu da kaydetti.

Avusturya’da yayımlanan Der Standard gazetesi, Blair’in Avrupa Birliği’nin tarım politikasına ilişkin doğruları açıklamış olmasına rağmen asıl niyetinin farklı olduğunu yazdı:

“İngiltere Başbakanı Tony Blair’in asıl niyeti jeostratejik hedeflerini hayata geçirmektir. Blair hükümeti de kendisinden öncekiler gibi izlediği siyasette ABD’yi kendisine merkez olarak aldı. Amerikan Başkanı George Bush’un, ‚gerektiğinde şiddet kullanılarak demokrasi dünya üzerinde yayılmalıdır’ şeklinde özetlenebilecek vizyonu, Blair tarafından da paylaşılmaktadır.“

Avrupa Birliği krizine yer veren gazetelerden Luxemburger Wort, 10 Temmuz’da Lüksemburg’da AB Anayasası için referanduma gidileceğini hatırlattı:

“Lüksemburg’un referandumda ısrarı, Avrupa açısından bakıldığından riskli bir karar. Lüksemburglular hayır derse, bu, Avrupa’nın bütünleşme sürecine yeni bir darbe anlamına gelecektir. Anayasaya referandum sandığından çıkacak evet, bir yandan Lüksemburglular’ın ne kadar inanmış bir Avrupalı olduğunu ortaya koyacak diğer yandan Avrupa Birliği’nin krizden çıkmasına katkı sunacaktır.“

Almanya'dan sınırdışı edilen, yasadışı İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği yöneticisi Metin Kaplan’ın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırılması, Alman basınında yer alan konular arasında. Süddeutsche Zeitung gazetesinin yorumu:

“Metin Kaplan, kısa süren bir yargılama sürecinin ardından müebbet hapse çarptırıldı. Yargılamanın adil olup olmadığına ilişkin iddialara kuşkusuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından karar verilecektir. Ancak karar, kin ve nefret kışkırtıcılarına Türkiye’de hoşgörü gösterilmeyeceğini açıklıkla ortaya koymaktadır. İslam ve radikalizm kavramlarının sıklıkla yan yana getirildiği Avrupa’da bu önemli bir mesaj olarak algılanmalıdır. Bilindiği gibi Metin Kaplan Türkiye’ye getirilir getirilmez sarığı çıkarılmıştı. Bu da Kaplan’ın uzun yıllar rahatça hareket ettiği Almanya’ya bir mesajdı.“

Lübnan’daki gelişmeler de Avrupa basınında tartışılıyor. Fransız Le Monde gazetesi, Lübnan’da seçim sonrası ortaya çıkan siyasi tablonun istikrarlı bir hükümet imkanını azalttığını yazdı. Gazete, önümüzdeki hafta yapılacak Meclis Başkanlığı seçimlerinin, Saad Hariri etrafından birleşen yeni ittifak açısından bir sağlamlık testi anlamı taşıyacağını kaydetti.