1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

22.06.2009 - Avrupa basınından özetler

22 Haziran 2009

İran’daki Cumhurbaşkanlığı seçimini izleyen gelişmeler, 22 Haziran 2009 tarihli Avrupa gazetelerinin başlıca yorum konuları arasında. Gelişmelerin bölge ve uluslararası siyasete nasıl yansıyacağı yorumlanıyor.

https://p.dw.com/p/IWPd
Fotoğraf: AP

İtalyan La Repubblica gazetesi, gelişmeler nedeniyle ABD Başkanı Barack Obama’nın diplomatik etki imkanlarını kaybettiğini yazıyor:

“Problem çözülemez gibi görünüyor. En hassas nokta ise nükleer anlaşmazlık. Barack Obama’nın Kahire konuşmasında nükleer enerjiden sivil amaçla yararlanabilmesi için İran’a yeşil ışık yakmasından sonra Amerikan yönetiminin, Tahran’ın nükleer programının önlenemeyeceğini idrak ettiği ve umudunu Hüseyin Musevi’ye bağladığı izlenimi doğmuştu. Ama Mahmud Ahmedinejad ve hamisi Hamaney'in seçimi kazanmaları ve ortalığı kan götürme ihtimalinin artması karşısında Beyaz Saray, silah gücü de dahil olmak üzere bütün seçenekleri gözden geçirmek zorunda kalabilir.”

Paris Normandie adlı Fransız gazetesinin ‘İran ve ABD’ başlıklı yorumunda ise özetle şu satırları okuyoruz:

“İranlıları hiçbir şey gerçek ya da sözüm ona dış tehdit kadar birbirine perçinleyemez. Hele bu tehdit ABD’den geliyorsa. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad bunu bildiğinden, Amerikan aleyhtarı refleksleri harekete geçirebilmek için huzursuzluklar patlak verdiği günden beri ABD Başkanı’na dil uzatıyor. Ama Obama da artık sertleşti, ‘kaba kuvvete ve haksız davranışlara’ son verilmesini istedi. Ahmedinejad bunu hemen Amerikan tehdidi olarak lanse edebileceği için memnun. İran Cumhurbaşkanı yine bütün dünyayı karşısına aldı. Bu rolü çok seviyor olsa gerek.”

İspanya’nın muhafazakar gazetelerinden ABC İran’daki gelişmeleri konu alan yorumunda Tahran yönetiminin ağır hata yaptığını dile getiriyor:

“Tahran'daki son dramatik hadiseler Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve taraftarlarının seçime bariz hile karıştırmakla büyük hata yaptıklarını gösteriyor. Aslında seçim sadece iktidardaki bir popülist ile Mir Hüseyin Musevi gibi bir önder arasındaki tercihten ibaretti. Biraz daha ılımlı olmasına rağmen Musevi de rejimin sürdürülmesinin ateşli bir taraftarı. İşte böyle bir seçim İslam Cumhuriyeti’nin temellerini sarsan protesto dalgasını doğurdu.”

Viyana’da yayımlanan Kurier adlı Avusturya gazetesi İran yönetiminin protesto hareketine gösterdiği tepkiyi şöyle yorumluyor:

“Devlet otoritesi göstericileri dövdürse, üzerlerine ateş açtırsa ve hatta sıkı yönetim ilan etse de, İran’ın şu günlerde ebediyen değişmesini önleyememiştir. Her gün sokaklara dökülerek hilesiz seçim hakkını savunmaya çalışan milyonlarca İranlı, adil devlet yapısı ve dini iktidar tekelinin yıkılması için gösteri yapıyor. İktidardakiler en küçük taviz vermeleri durumunda bile bunun başlarına gelebileceğinin bilincindeler. İran’daki dini yönetimden taviz, reform ya da hoşgörü beklenemez.”

İran’daki gelişmeleri konu alan basın özetlerini Fransız La Croix gazetesinin yorumuyla kapatıyoruz:

“İran’dan tam doğru haber almak zor. Rejimin diktiği suskunluk duvarının süzgecinden geçen haberler tedirginlik veriyor. Yayınlanan ama hemen ardından yalanlanan resmi haberlerde ölülerden, yaralılardan ve yakılan camilerden söz ediliyor. Suç, protesto yürüyüşlerine sızdığı söylenen ‘terörist ajanlara' ve ‘hergelelere’ atılıyor. BBC muhabirinin sınır dışı edilmesi ve bir Arap televizyon ofisinin mühürlenmesi herhalde şeffaflık ve haberleşme hürriyetinin cesaret verici örnekleri değildir.”


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa