22.06.2011 - Avrupa basınından özetler

Sol liberal İspanyol gazetesi El Pais, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın, ülkede kapsamlı reformlara gidileceği yönündeki son açıklamalarını yorumluyor. Gazete yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Beşar Esad, ülkedeki isyan dalgasını yatıştırmak için, reform sözü verdi ve yeni bir genel af yasasını onayladığını açıkladı. Ancak Esad'ın bu manevrası komik bir oyun olmaktan öteye geçmedi. Protesto gösterilerine hâlâ şiddetle karşılık veriliyor. Suriye Devlet Başkanı, ülke içinde ve dışında tüm inandırıcılığını yitirmiş durumda. Suriye konusunda beklentileri boşa çıkaranlar arasında ABD, Avrupa ve BM Güvenlik Konseyi de yer alıyor. İç boş söylemler ve sembolik yaptırımlarla Arap âlemindeki bu en kanlı çatışmanın çözümü mümkün görünmüyor. Uluslararası toplum, artık ikiyüzlülüğü bir kenara bırakıp, etkili müeyyideleri devreye sokmak zorunda.”

Fransa'dan Ouest-France bugünkü sayısında, Yunanistan'a yapılacak mali yardımı masaya yatırarak, Avrupa'nın içinde bulunduğu durumu şöyle yorumluyor:

“Yunanistan mali kriziyle Avrupa büyük bir sınav veriyor. Bu büyük kriz önce Yunanistan'ı vurdu ve ardından İrlanda, Portekiz ve İspanya gibi Euro Bölgesi'ndeki diğer ülkelere de sirayet etti. Hatta İtalya ve Fransa'nın da etkilendiğini söylemek yanlış olmaz. Avrupa'nın yeni yüzyıldaki medarıiftiharı olan euro, artık resmen tehlikede. Aslında herşey ABD'de 2007 yılında patlak veren küresel finans kriziyle başladı. Bu krizin nedeni olarak ABD Merkez Bankası'nın uyguladığı ve özel kişilerin aşırı borçlanmasına neden olan kur politikası gösterildi. Tamam, bu krizle mücadele sürecinde 30'lu yıllarda yapılan hatalardan uzak durduk. Ancak Lehman Brothers gibi büyük finans kuruluşlarını batıran ve devletleri büyük borç yükünün altına sokan birtakım riskleri de üzerimize aldık.”

Gazetelerin yorum konularından biri de, Tunus'un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali ve eşinin sadece bir gün süren gıyabi yargılanması... Paris merkezli Le Monde, konuyla ilgili yorumunda şöyle diyor:

“Tunus'ta, Bin Ali ve eşi hakkındaki karar, hukuk ve devrimin birbiriyle pek de uyumlu olmadığını göstermiş oldu. Bin Ali ve eşi Suudi Arabistan'dayken, bir gün süren davanın sonucunda, çift gıyabında 35 yıl hapis cezasına ve devlet hazinesinden kişisel servetlerini artırmak suçuyla 91 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Toplumun bu yöndeki beklentilerini karşılamak amacıyla yapıldığı anlaşılan bu göstermelik yargılama ne yazık ki beklenen etkiyi yapmayacaktır. Bunu ne Tunuslular yutar ne de başkaları. Tabii ki, savcının da belirttiği gibi Bin Ali ve eşinin 23 yıl boyunca çalmaktan vazgeçmediği aşikâr. Peki, insan hakları ihlalleri ve devrim uğruna canlarını veren yüzlerce Tunuslu'nun vebâli ne olacak?"

Amsterdam merkezli de Volkskrant gazetesi, Ban Ki Moon'un ikinci kez BM Genel Sekreterliği görevine seçilmesini taşıyor yorum sütunlarına:

“Kofi Annan döneminde, BM'nin gündeminde sürekli bütçe sorunları ve yolsuzluklar vardı. Bu, Ban Ki Moon döneminde değişti. O daha ziyade “koruma misyonu“ hedefine odaklandı. Sivillerin korunmasına yönelik sorumluluğu, BM'nin öncelikli görevi haline getirdi. Bu sayede geniş kesimlerden hatrı sayılır bir destek almayı da başardı. Bu destek ve saygıya, görevinin ikinci döneminde, BM'yi marjinalleşmekten kurtaracak reformları hayata geçirmek için ihtiyacı var: Burada da öncelikli amaç, günümüzün güç dengelerini yansıtacak bir BM Güvenlik Konseyi oluşturulması olmalı. Hâlihazırda son sözü Waschington, Moskova, Pekin, Londra ve Paris söylüyor. BM Genel Sekreteri ise önemli bir suflör rolünü üstleniyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Gezal Acer

Editör: Murat Çelikkafa