1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

23.06.2009 - Avrupa basınından özetler

23 Haziran 2009

İran’daki Cumhurbaşkanlığı seçimini izleyen gelişmeler, 22 Haziran 2009 tarihli Avrupa gazetelerinin başlıca yorum konuları arasında. Gelişmelerin bölge ve uluslararası siyasete nasıl yansıyacağı yorumlanıyor.

https://p.dw.com/p/IXHp
Fotoğraf: AP

Basın özetlerine Fransız Le Monde gazetesiyle başlıyoruz. Yorumda İran’ın başkenti Tahran’daki kitle gösterileri ele alınıyor:

“İran İslam Cumhuriyeti’nin baskı mekanizması adeta seferberlik halindeydi. Polis, Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin yarı askeri ekipleri ve rejimin silahlandırılmış paralı milis güçleri ‘sokakları kirden temizlemekle’ görevlendirilmişti. Ama hiçbiri para etmedi ve İranlı göstericiler hafta sonunda da cadde ve meydanları doldurdu. Bunu canıyla ödeyenler de oldu. Rejimin mutlak otoritesi, ruhani liderleri Ayetullah Ali Hamaney'e meydan okudular. Muhalefet keyfi yönetim değil, hukuk devleti istiyor.”

Madrid’de yayımlanan El Mundo adlı İspanyol gazetesi halkın artık rejimden korkmadığına dikkat çektiği yorumunu şöyle sürdürüyor:

“Mollalar, İslam Cumhuriyeti üzerindeki mutlak kontrollerini kaybetmekten korkuyorlar. Yoksa protesto gösterilerine paranoyak derecede kanlı tepki göstermezlerdi. Bu tepki despot hükümdarlığın el kitabından alınmışa benziyor. Rejim, içte kanlı baskı metotları uygularken dışta da kendine düşman arıyor. Tahran’ın Batı’yı komplo kurmakla suçlaması, bundan. İslam Cumhuriyeti’nin bazı temellerinin sallanmaya başladığı inkar götürmez. Ama bunun yurt dışından tezgahlanmış oyunlarla hiçbir ilgisi yok. Ayaklanmanın tohumları İran’da atıldı.”

Milano'nun muhafazakar Corriere della Sera adlı gazetesi İran’ın İtalya’daki Sekizler Grubu Dışişleri Bakanları toplantısına katılmayacak olmasını konu ediyor:

“Dışişleri Bakanları buluşmasına İran'ın katılmasını bekliyorduk. Zira Tahran yönetimi, bu buluşmada, Batılı ülkeler karşısında sesini yükseltme fırsatı bulacaktı. Batılı başkentlerden gelen Tahran’daki gelişmelerle ilgili akıl karıştırıcı ve kısmen müphem açıklamaların net bir zemine oturtulması da mümkün olacaktı.”

Viyana’da yayımlanan Die Presse adlı Avusturya gazetesi İran’a yaptırım uygulanması gerektiğini savunduğu yorumunda şu görüşlerle yer veriyor:

“Dışarıdan etkileme imkanları sınırlı da olsa, ahlaki bakımdan İran’da hürriyet mücadelesi verenlere moral kazandırmak gerekir. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ve Ayetullah Hamaney ile çevresindekilerin cezasız kalmayacaklarını bilmeliler. İktidarda kalmak için demokrasi hareketinin zorla bastırılmasına Batı seyirci kalamaz. İran yönetime ne gibi yaptırımlar uygulanabileceğini düşünme zamanı gelmiştir.”

Yine Avusturya gazetelerinden Der Standard yorumunda İran’daki direnişin modern teknoloji sayesinde başarıya ulaşabileceğini yazıyor:

“Otoriter rejimler de meşruiyetini halkın desteğinden alır. Gelişmelerin kontrolden çıkması yüzünden halkın onayı kalmazsa, rejim ne kadar kırılgan olduğunu hemen belli eder. Baskı siyasi meşruiyetin yerini alamaz. Ayrıca teknolojinin iktidar sahipleri açısından bastırılması çok zor bir hasım olduğu da ortaya çıktı. Internet kapatılabilir ama twitter ile kolay başa çıkılamaz. İran’daki gelişmeler olumluya dönse de, 1990’ların başlarındaki demokrasi umudunun yeniden yeşereceği sanılmamalı. Dünyanın geleceğini devlet kapitalizmi uygulayan otoriter rejimlerde aramak da hatadır. Çünkü siyaset her zaman sürprizlerle doludur.”

Konuyla ilgili son yorumu liberal Danimarka gazetesi Politiken’den aktarıyoruz:

“İranlıların geleceklerini bizzat tayin edebilecekleri unutulmamalı. Başta ABD olmak üzere Batı Tahran’a, milli ve evrensel insan haklarına bağlı kalınmasını ihtar etmeli. Baskının protesto edilmesi de bu haklar arasındadır. Cumhuriyetçiler’in Başkan Obama’yı İran ile savaşın eşiğine getirme çabaları ikiyüzlülüğün dik alasıdır. Geçmişin ve Bush dönemindeki askeri müdahalelerin gölgesi, ABD’nin bu bölgedeki özgürlük çağrılarını inandırıcı olmaktan çıkardı.”


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa