1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadınlar özgür siyaset istiyor

13 Haziran 2018

Türkiye'de kadın hakları savunucuları 24 Haziran seçimleri öncesinde “Kadınların Oyu Eşit Ve Özgür Hayata” sloganıyla bir kampanya başlattı. Kadınlar eşit ve özgür bir gelecek istiyor.

https://p.dw.com/p/2zSSU
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/dpaweb

Bağımsız kadın hakları aktivistleri erken seçim için farkındalık yaratmak amacıyla "Kadınların Oyu Eşit Ve Özgür Hayata: Değiştirecek Gücümüz Var” sloganı ile bir kampanya başlattı. #KadınlarSeçimdeHatırlatıyor, #KadınlarınOyu, #KadınlarınOyuEmeğimize etiketleriyle sosyal medyada da kampanya yürüten kadınlar, bir yandan AKP iktidarının kadın politikalarını eleştirirken diğer yandan siyasi partilerden beklentilerini dile getiriyor.

"Seçim için Feministler” grubundan Selime Büyükgöze, kampanyayı bağımsız feminist kadınların başlattığını anlatıyor. Büyükgöze, amaçlarının seçime dair meseleleri kadınların gündemine sokmak ve kadınları seçim sürecinde görünür kılmak olduğunu söylüyor. Kadınların var olan düzeni değiştirerek özgür bir ortam yaratmayı hayal ettiklerini dile getiren Büyükgöze, "Bunun yolu da seçime müdahil olmaktan geçiyor” diyor. İfade özgürlüğünden mahrum bırakıldığını düşünen Selime, kadınların 24 Haziran seçimlerinden beklentisi konusunda "Herkesin özgürce siyaset yapabildiği, sokağa çıkabildiği, eşit ve özgür bir gelecek umuyoruz” diye ekliyor.

"Kadınları eve çeken bir politika var”

AKP iktidarının kadınların hayatlarını doğrudan etkileyen müdahalelerde bulunduğunu dile getiren Büyükgöze, hükümetin kadına yönelik politikalarının kadınları güçsüzleştirdiğini savunuyor. Kampanyanın tam da bu konulara dikkat çekmek için başlatıldığını söylüyor:

"Kürtaj fiilen yasak. İstihdam politikaları lehe uygulamalar gibi gözüküyor ama tek tek baktığınızda kadınları eve çeken bir politika var. Şiddet yasasının uygulamasında sorun var. Müftülere verilen nikah yetkisi, medeni hukuk alanından kaymayı gösteriyor.”

Selime'ye göre kadınların seçimden beklentisinin başında parlamenter sisteme geri dönmek geliyor. Cumhurbaşkanı seçilecek kişi içinse, "Savaş dilinin kullanılmaması izim için çok belirleyici” diyen Büyükgöze, parlamenter sisteme geçecek bir cumhurbaşkanını desteklediklerini ifade ediyor.

"İstanbul'da birinci sıradan feminist aday gösterilmedi”

Kampanya destekçilerinden Ferda S., seçime giderken siyasi partilerin gösterdiği kadın aday azlığını eleştiriyor. "Sadece vitrinde birkaç kadının olduğu bir parti var” diyen Ferda S., HDP'nin gösterdiği kadın aday sayısının kendisinde hayal kırıklığı yarattığını anlatıyor. Ferda S. "Özellikle İstanbul gibi kadın hareketinin yükseldiği bir yerde birinci sıradan bağımsız bir feministin aday gösterilmemesi oy kullanmayı sorgulattı bana” diyor.

Ancak Ferda S., seçime çok fazla anlam yüklemeyi doğru bulmuyor. Bunu da "Hayatın her alanında ve sokakta mücadele vermeye devam edeceğim, o yüzden bu seçimin kadınlar tarafından belirleyici olduğunu düşünmüyorum” diye konuşuyor.

"Her kesim için kritik öneme sahip bir kampanya”

Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde doktora yapan 28 yaşındaki Tuğba Sivri, kadınların sorunlarının siyasi aktörler tarafından "ikincil sorun” olarak görüldüğü fikrinde. Seçim öncesinde partilerin en çok çalışan üyelerinin kadınlar olduğunu belirten genç kadın, "Benim cumhurbaşkanı adayından beklentim, ülkenin acil ve öncelikli meseleleri arasında kadınların sorunlarını dile getirmesi ve eşitlikçi, özgürleştirici, kadını aile içinde tanımlamayan bir söylem benimsemesi olacaktır” diyor.

Akademik alanda var olmaya çalışan bir feminist olarak seçimden beklentisinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün akademik ve sosyal alanda hakim olabildiği, özgürce yaşama hakları elinden alınan herkesin adalete kavuştuğu bir Türkiye olduğunu söylüyor. Sivri, başlatılan kampanyanın bu çerçevede sadece kadınlar için değil, Türkiye'de barış, eşitlik ve adalete susamış her kesim için kritik öneme sahip olduğunu düşünüyor.

"Kadınlar açısından bir şey değişeceğine inanmıyorum”

Kampanyaya destek veren kadın hakları aktivisti, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Van Kadın Derneği (VAKAD) kurucularından Zozan Özgökçe, seçimler konusunda umutsuz. "Kürt kadınları siyaseten yok sayılıyor” diyen Özgökçe, HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana'nın milletvekilliğinin düşürülmesinin onun için büyük bir kırılma olduğunu söylüyor.

"Kadınlar açısından bir şey değişeceğine inanmıyorum” diyen feminist aktivist, umutsuzluğuna karşın oy vermeye gideceğini ifade ediyor. Seçimlerin sonucunda kadınlar başta olmak üzere Kürt vatandaşların anadilde eğitim, belediyelere atanan kayyumların iptali gibi kazanımlar elde ettiğini görmek istiyor. Özgökçe'nin bir diğer beklentisi ise Olağanüstü Hâl'in (OHAL) kaldırılması. Özgökçe, "VAKAD'ın davası hâlâ OHAL komisyonunda, bekliyoruz. OHAL ile kadınlar için açılan sığınma evleri, danışma merkezleri kapatıldı. Bu kurumların açılmasını istiyoruz” diyor.

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe