1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2404 Presseschau

Derleyen: Meltem Karagöz / Editör: Murat Çelikkafa24 Nisan 2009

Türkiye - Ermenistan arasındaki yakınlaşma süreci, küresel mali krizin Almanya’daki etkileri ve Fiat’ın, Opel’in çoğunluk hisselerine talip olması, 24 Nisan 2009 tarihli Alman basınında öne çıkan yorum konuları...

https://p.dw.com/p/Hd1U
Fotoğraf: dpa

Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yönünde yeni bir sürece giriliyor. İki ülke İsviçre’nin arabuluculuğunda ilişkilerin her iki tarafı da tatmin edecek şekilde normalizasyonu için kapsamlı bir çerçeve üzerinde mutabık kalındığını ve bu çerçevede bir yol haritası belirlendiği açıkladı.

Frankfurt Oder’de yayımlanan Märkische Oder Zeitung, yorumunda yaklaşık yüz yıldır gergin olan Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin düzelebilmesi için iki ülkenin de tavize hazır olması gerektiği görüşünü savunurken, Magdeburg'da yayımlanan Volksstimme gazetesi "Türkiye Ermenistan ilişkilerinin düzelmesi AB'nin çıkarına olmayabilir" diyor:

“(…) Türkiye - Ermenistan ilişkileri yaklaşık yüz yıl sonra yavaş yavaş düzeliyor. İlişkilerin normalleşmesi zamanı da gelmişti. Zira 21’inci yüzyılda iki komşu ülkenin sınırlarının kapalı tutulması çağımıza uymuyor. Ancak iki ülke işliklerinin düzeltilmesi çabaları, başka bir ülkeyi rahatsız ediyor. Azerbaycan kendisini, etnik ve dini açıdan yakın gördüğü Türkiye’nin aldattığı görüşünde. Bakü’den yükselen sesler, Ermenistan’ın Yukarı Karabağ’dan çekilmediği sürece iki ülke arasında herhangi bir yakınlaşma olmaması gerektiği yönünde. Azerbaycan, Ankara’yı Türkiye’ye nakledilen doğalgazın vanalarını kapatmakla tehdit ediyor. Türkiye’nin AB’ye sevk edilen doğalgaz için transit ülke konumunda olması bakımından, bu durumdan AB de etkilenebilir.”

Dresden kantinde yayımlanan Dresdner Neueste Nachrichten gazetesiyse bugünkü yorum sütunlarında küresel mali krizin Almanya’ya olumsuz etkileri yüzünden ülkede sosyal huzursuzluk ortamı olabileceği tartışmalarına ağırlık veriyor:

“Mevcut mali durumun kötü olduğu geçen yılın sonundan itibaren biliniyordu. Ancak Almanya’nın önde gelen ekonomik araştırma enstitülerinin yarıyıl ekonomik öngörü raporu, ülke ekonomisinin tahmin edilenden çok daha kötü durumda olduğunu ortaya koydu. Öngörüldüğü üzere gayrisafi yurtiçi hâsılanın yüzde altı oranında gerilemesi, Almanya’da ancak büyük buhran döneminde olmuştu. Ancak bunun daha şimdiden sosyal huzursuzluklara neden olabileceği yönündeki açıklamalar saçmadır. Zira bunun için ortada 1930’lardaki duruma kıyasla hiçbir neden yok.”

Berlin’de yayımlanan Die Tageszeitung'un aynı konuya ilişkin yorumunda da şu satırlar dikkat çekiyor:

“Federal hükümet, genel seçimlere kadar mevcut sükûnet ortamının korunması için elinden geleni yapacaktır. Konjonktür paketlerinin işlerliği ve bankaları kurtarma operasyonları için harcanacak milyarlarla ilgili sorulardansa mümkün olduğunca kaçınılacak. Ancak en geç seçimlerden sonra Almanya’da şiddetli bir paylaşım mücadelesi yaşanacak. Hükümet daha şimdiden gereken sorumluluğu, krizden çıkar sağlayanların omuzlarına yüklemelidir. Şayet bu yapılmazsa Almanya’da da sosyal alanda 'huzur ortamı' diye bir şey kalmaz.”

Düsseldorf merkezli Westdeutsche Zeitung ise yorumunda İtalyan otomotiv şirketi Fiat’ın, iflasın eşiğindeki Amerikan General Motors'un elinde tuttuğu Opel'in çoğunluk hisselerine talip olmasını değerlendiriyor:

“Görünen o ki, Fiat Üst Yöneticisi Sergio Marchionne yeni bir atak peşinde. Opel'i satın alıp ayrıca Chreysler'e de dâhil olmak istiyor. Bu mutlu bir evlilik olmayacaktır. En azından Opel'in kaybeden tarafta yer alacağı kesin. Zira Opel'in araçları Fiat'ın modelleriyle oldukça benzer. Aynı pazara hitap ediyorlar; satışlarının çoğu Avrupa'ya yönelik. Böyle bir anlaşmada zararlı çıkan Opel olacaktır.”