1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2405 Presseschau 1

24 Mayıs 2011

Bugünkü Alman gazeteleri Pakistan'daki saldırılar, İspanya'daki yerel seçimlerde iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi'nin aldığı yenilgi ve Bremen'deki eyalet parlamentosu seçimleriyle ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/11MSP

Taliban'ın Pakistan'ın Karaçi kentinde donanma üssüne düzenlediği, çok sayıda askerin öldüğü saldırı, gazetelerde geniş yer buluyor. Lüneburg'da yayımlanan Landeszeitung saldırıyı şöyle değerlendiriyor:

"Nükleer bir güç olan Pakistan bugüne dek hiç olmadığı kadar istikrarsız ve huzursuz. Taliban ABD'ye bağımlı hükümeti savaş başlatmakla tehdit ediyor. Burada asıl endişe verici olan, İslamcıların, ordunun bir bölümünde nüfuz sağlamayı başarmış olması. Taliban'ın donanmaya nasıl saldırı düzenleyebildiğinin, başka türlü bir açıklaması olamaz."

İspanya'da pazar günü yapılan yerel seçimlerde iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi oy kaybına uğrarken, ana muhalefetteki muhafazakâr Halk Partisi büyük başarı elde etti. Die Welt gazetesi seçim sonuçlarını şöyle yorumluyor:

"İspanya'da halkın büyük çoğunluğu, Başbakan Jose Luis Rodriquez Zapatero'nun ülkede başlattığı reform politikasına inanmıyor, güvenmiyor. Sosyalistler'in tarihi bir yenilgiye uğradığı bu seçimler sadece yerel seçimlerdi. Ancak seçimlerde çok önemli, ulusal bir konu günemdeydi: İspanya ekonomik krizden nasıl çıkar? Krizden Madrid'deki hükümetle çıkamacağı belli. Bu hükümetin ülkeyi ekonomik krizden çıkaracağına itimat edilmiyor. İspanya'daki bu ortamın önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlere kadar değişeceği yönünde de pek işaret yok."

Berliner Zeitung ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"İspanyol politikacılar bugüne kadar şu iki soruya yanıt vermekten kaçtı: Böylesine ekonomik krizlerin tekrarlanmaması için sistem nasıl değiştirilmeli? Ve krizin bütün yükünü en alttakilere yükleyen bir sisteme, krize yol açanlardan hesap sorulması ilkesi nasıl entegre edilebilir? Bu soruları sadece İspanyol politikacılar değil, sanayileşmiş dünyanın bütün ülkelerindeki politikacılar yanıtlamak zorunda. İspanyollar kararlı ve inatçı bir biçimde günlerdir, gecelerdir bu sorulara yanıt bulunmasında ısrar eden ilk ülke."

Bonn'da yayımlanan General-Anzeiger bugünkü sayısında Dominique Strauss-Kahn'ın istifasının ardından Uluslararası Para Fonu'nun başına geçecek isimlerle ilgili tartışmaları ele alıyor. Gazete Almanya'dan bir ismin Fon'un başına geçmesini temenni ediyor:

"Bir varmış bir yokmuş. Masallar genellikle bu cümle ile başlar. Ancak bazen acıklı bir hikaye de böyle başlayabiliyor. Başlığı ise şu: Almanya uluslararası kuruluşlar ya da AB'de nasıl temsil ediliyor? Bu gerçekten de sadece bir kez oldu. Bir Alman AB Komisyonu'nun Başkanlığı'nı yaptı. Bir başka Alman ise NATO Genel Sekreterliği'ni. Ama bunların ilki 44, diğeri ise 17 yıl önceydi. Bu Almanlar Walter Hallstein ile Manfred Wörner'di. Horst Köhler'in Uluslararası Para Fonu Başkanlığı'nı bıraktığı 2004 yılından bu yana tam bir suskunluk hakim."

Bugünkü gazetelerin yer verdiği bir başka konu ise Bremen eyaletinde yapılan parlamento seçimlerinde federal hükümetin büyük ortağı Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) oy kaybına uğraması. Süddeutsche Zeitung seçimleri şöyle yorumluyor:

"Yenilginin bu boyutta olması gerçekten de sürpriz oldu. Sonuçlar, Hrıstiyan Birlik Partili politikacıların teslim ettiğinden daha da sancılı. Çünkü Hrıstiyan Demokrat Birlik'in Bremen'de yüzde 35 oranında oy aldığı zamanlar da oldu. Angela Merkel'in Hristiyan Demokrat Birlik Partisi, kötü bir durumda. Son altı ay içinde iki kez ağır yenilgi almayı başardı. Önce partiyi seçebilecek potansiyel seçmenleri kızdırdı, sonra ise kendi seçmenlerini... Hiçbir halk partisi, halk partisi olma karakterini kaybetmeksizin buna uzun süre dayanamaz. Hrıstiyan Demokratlar Bremen'de üçüncü sıraya geriledi. Berlin'deki seçimlerde belki de dördüncü sıraya gerileyebilirler."

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu


Editör: Beklan Kulaksızoğlu