1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

24.06.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay24 Haziran 2004
https://p.dw.com/p/AbuH

Amerikan yönetiminin kamuoyuna açıkladığı direktiflerden, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in Irak’taki işkence metodlarına kısmen onay verdiği anlaşılıyor. Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi işkence skandalını şöyle yorumluyor:

”Guantanamo’daki esirlerin çırılçıplak soyulup üzerlerine köpekle gidilmesine ABD Savunma Bakanı onay vermiş. Bu uygulama Bağdat’ın Ebu Gureyb hapisanesindeki manzaraları hatırlatıyor. Bu benzerlik, Irak esir kamplarındaki skandalın rastlantı olmadığını gösteriyor. Ebu Gureyb’deki işkencenin planlı olduğu kamuoyuna açıklanan belgelerle de kanıtlanmış oldu.”

Berliner Zeitung gazetesinin konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

”Başkan Bush, ABD’nin değerler silsilesiyle bağdaşmadığı için işkenceye hiçbir zaman müsamaha etmediğini söylüyor. Ama Savunma Bakanı Rumsfeld’in işkenceyi sadece mazur görmeyip, emrettiği anlaşılıyor. Savunma Bakanı Amerikan değerler sistemini geçici de olsa terketmiştir. ABD'nin temel değerlerini hiçe sayan bu Bakan’ın akıbeti ne olabilir? Rumsfeld’in görevden alınacağına dair hiçbir açıklama gelmiyor. Başkan Bush temel insani değerlere gerçekten sıkı sıkıya bağlı ise o zaman Rumsfeld’i mutlaka azletmelidir."

Kommersant adlı Rus gazetesi Irak krizine farklı bir açıdan yaklaştığı yorumunda uluslararası ittifakın çatlamaya başladığını öne sürüyor:

”Öldürülen her yabancı rehinenin acı akıbeti, Irak’taki Amerikan işgalinin faturasını biraz daha kabartıyor. Askeri operasyonun etkili olması için harcanan para önemli değil. Çünkü Başkan Bush, para bulmakta zorlanmıyor. Ama Irak’ta, ABD’nin hiç dikkate almadığı bir savaş hüküm sürüyor. Her terör saldırısı ve her öldürülen rehine ABD liderliğindeki müttefikler arasında başgösteren çatlağın büyümesine yol açıyor.

AB liderlerinin anayasa metni üzerinde anlaşmalarından sonra gözlerini siyasi partilerin anayasa hakkındaki değerlendirmelerine çeviren yorumcular köşelerinde, şimdiye kadar gözden kaçan bazı hususlara işaret ediyorlar. Fransık Le Monde yorumunda Avrupa Sosyal Demokratları’nın Avrupa Anayasası'na bakışını şöyle değerlendiriyor:

”Alman, İngiliz ve İspanyol Sosyal Demokrat ve Sosyalistleri'nin aksine Fransız Sosyalist Partisi, anayasayı benimsemekte tereddüt ediyor. Parti yönetimi metinin kurumsal alanda gerçek ilerleme getirdiğini, ancak eksiklerin gözardı edilemeyecğini söylüyor. Fransız Sosyalistleri ne evet, ne de hayır diyerek zaman kazanmaya çalışıyorlar. Genel Başkan Hollande parti üyelerinin oyuna başvurmadan önce, Avrupa Anayasası'nın ne kadar gerekli olduğu konusunda onları ikna etmek zorunda.”

İngiliz Financial Times gazetesi Avrupa Anayasası için yapılan pazarlığın Avrrupa'yı iki sınıfa ayırma yolunu açtığı görüşünü savunuyor. Yorum özetle şöyle:

”Birinci sınıfta, Şengen Anlaşması'nı onaylamış olan ve Avrupa Kulübü’nü temsil eden büyükler yer alacak. Fransa ve diğer kurucu devletler birinci sınıfın imtiyazlı üyeleri olacaklar. İkinci sınıf ise, hangi kulübe katılacağına karar veremeyen bütün diğer üyelere tahsis edilecek. İngiltere, kendi isteğiyle ikinci gruba kaydı. Euro’yu istemeyen İsveç ve Danimarka da kendilerini tecrit ediyorlar. Yeni üyeler ise, iradeleri dışında ikinci sınıfa itiliyorlar. Birinci sınıfa geçme handikapı giderek büyüyor.”

Belçika’nın De Standaard gazetesi haftaya AB Dönem Başkanlığı'nı devralacak olan Hollanda’ya şu satırlarla değiniyor:

”Hollanda’yı zorlu bir altı ay bekliyor. Komisyon'a yeni başkan aranıyor. Avrupa Anayasası’na yönelen eleştiriler artıyor. Öte yandan bütçe görüşmelerinin tamamlanıp Türkiye’nin durumunun da aydınlığa kavuşması gerekiyor. Son yılların en zor siyasi kararı sonbaharda çıkacak. Türkiye’ye tam üyelik müzakereleri için tarih verilsin mi? Hollanda aynı zamanda Avrupa Anayasası için varılan mutabakatı da dört dörtlük bir üslupla kağıda dökmek zorunda. ”

Son yorum, Avrupa şampiyonasında çeyrek finale yükselme başarısını gösteremeyen Alman futbol milli takımı hakkında. Alman Saarbrücker Zeitung gazetesi şöyle diyor:

”Yazık oldu. Milli takımın gücü yetmedi. Hollanda'ya da, Letonya’ya da, Çek Cumhuriyeti’ne de diş geçiremedi. Völler’in ekibi zararsız ve esprisiz bir takımdı. Bu açıklar, Avrupa’nın büyükleri arasında yer almalarına imkan tanımadı. Almanya, evsahipliğini yapacağı 2006 Dünya Şampiyonası'na kadar cesur, atak ve yaratıcı bir onbir hazırlamak zorunda. Lahm, Schweinsteiger ve Kuranyi gibi isimler iki yılda pişip, Almanya’yı dünya şampiyonluğuna taşıyan kahramanlar olabilirler. Hayal kurmak da parayla değil ya.”