1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.01.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar25 Ocak 2006
https://p.dw.com/p/Abnh

Alman basınında bugün öne plana çıkan konular, Irak’ta iki Alman mühendisin kaçırılması, Filistin özerk bölgelerinde yapılan parlamento seçimleri ve bugün başlaacak olan Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu...

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde ise Avrupa İnsan Hakları Mahkenmesi’nin insan hakları ihlallerine ilişkin olarak Türkiye’yi rekor düzeyde, toplam 270 kez mahkum ettiğine ilişkin bir haber göze çarpıyor. Haberde şöyle devam ediyor:

“Türkiye, geçen yıl insan hakları ihlalleri nedeniyle -Avrupa Konseyi’ne bağlı hiçbir üye ülkede olmadığı kadar- toplam 270 kez mahkum edildi. Açıklama, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Wildhaber tarafından Strasbourg’ta yapıldı. Türkiye’nin ardından Ukrayna 119 kez, Yunanistan 100, Rusya ise 81 kez insan hakları sözleşmesini ihlal eden ülkeler. Türk mahkemelerinin kararlarına karşı geçen yıl itibarıyla 9 bin 600 itirazda bulunuldu. Türkiye’ye karşı açılan davalarda genellikle işkence yasağının, yaşama ve düşünce özgürlüğünün ihlal edilmesi gibi şikayetler ilk sırada yer aldı. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Wildhaber, Türkiye’de insan hakları konusunda sürekli gelişme olduğunun da altını çizdi.”

Alman gazelerinde bugün ağırlıklı olarak ele alınan konu, Irak’ta iki Alman vatandaşının kaçırılma olayı. Süddeutsche Zeitung gazetesinin “Rehine Ticareti” başlıklı yorumunda, kaçırma ve rehin alma eylemlerinin Irak’ta adeta “ticaret” haline dönüştürüldüğüne değinilerek şöyle devam ediliyor:

“Irak’taki eylemciler kaçırılma olayları ve fidye ödemeleri söz konusu olduğunda, Alman kamuoyunda bu konuda açıkça tartışıldığını, Almanya’nın, vatandaşlarının haklarını ne kadar ciddiye aldığını ve bu kapsamda fidye ödemeye hazır olduğunu belki biliyorlar, ama belki de bundan haberleri yok. Ama önemli olan, Alman federal hükümetinin -daha önceki kaçırma olaylarında olduğu gibi- kendisini büyük bir baskı altında hissederek, konuyu kamuoyu önünde enine boyuna tartışmaya açmamasıdır. Bir Alman vatandaşının rehin alındığı öğrenilir öğrenilmez, bakanların birbirini suçlamaya başlamamasıdır. Artık Alman makamlarının konuyu siyaset ve medya ortamına fazla yaymadan, daha profesyonelce, daha duyarlı bir biçimde davranmaları güvenlik açısından da daha hayırlı bir tutum olacaktır.”

Konuya ilişkin benzer bir yorum da Kölner Stadtanzeiger adlı gazetede yer alıyor:

“Irak’taki rehineciler, kaçırma eylemlerini milyonluk işler olarak görmeye başladılar. Susanne Osthoff olayında olduğu gibi, fidye ödendiğini de biliyorlar. Bu durum, Irak’ta kalan 100 kadar Alman vatandaşı arasında kurban aramak üzere rehinecilere davet çıkartma anlamına geliyor. Irak’taki yabancı uyruklular, bu ülkenin sivil vatandaşları için ne kadar olumlu iş yapmış olurlarsa olsun, bu rehinecilerin gözünde hiçbir şey ifade etmiyor, zira onlar olaya para kazanma aracı olarak bakıyorlar.”

Filistin’de bugün yapılan parlamento seçimleri Alman basınında yer verilen bir başka konu. Bonn’da yayımlanan General-Anzeiger gazetesi, İsrail karşıtı Hamas’ın şiddetten vazgeçtiğini açıklamadığı sürece, hükümete girmesinin kabul edilmemesi gerektiğini söyleyen Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier’e hak veriyor ve yorumuna şöyle devam ediyor:

“Hamas’ın şöyle ya da böyle tavır alması bir yana, asıl bugünkü Filistin seçim sonuçları, İsrail’de de Mart ayında yapılacak seçimlerde İsrail seçmenin takınacağı tavrı büyük ölçüde etkilemesi açısından önem taşıyacak. Öyle görünüyor ki, Ortadoğu yine heyecanlı haftalara gebe.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesindeki haber - yorumda da Filistinli seçmenin, bugün ne Hamas’ı ne de iktidardaki El Fetih’i seçeceği, seçmenin İslamcılar’a da ekonomik kayırmacılığa da taviz vermeyeceği belirtiliyor. Yorum şöyle noktalanıyor:

“Hamas, Filistin özerk bölgelerinin ulusal liderliğini üstlenemez. Filistin seçmeni, böyle bir durumda Filistin’e maddi kaynak sağlayan ülkelerin boykotu ve İsrail’in siyasi baskısı ile karşılaşacağını biliyor. Seçimden, İslamcılar’dan çok, Filistin’in kaderini tayin eden, ulusal güçler El Fetih ile bağımsızların daha üstün çıkması olası.”

Dünya liderleri bugün Davos Ekonomik Forumu’nda bir araya geliyor. Süddeutsche Zeitung, “Davos ve Caracas İnsanı” başlıklı yorumunda, küreselleşme yandaşları ile karşıtlarını kıyaslıyor ve yorumunu şu satırlarla tamamlıyor:

“Davos’taki Ekonomik Forum’a katılanlarla, şu sıralarda Venezüella’daki küreselleşme karşıtı 2006 Sosyal Forumu’nu başlatanlar birbirini hiçbir zaman anlayamayacak. Buna pek gerek de yok! Çünkü ekonomik dönüşümlerin büyük hızla gelişmesi, eski tartışmaları gereksiz hale getirecek. Bu anlamda Venezüella başkentindeki Sosyal Forum’a katılacak olan küreselleşme karşıtlarının, popülist birtakım demagogların eline düşmemeleri beklenir. Zira Çin, Hindistan ve birçok başka ülke, küreselleşmenin sorun değil, çözüm olduğunun kanıtı niteliğinde.”