1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.01.2010 - Alman basınından özetler

25 Ocak 2010

Alman basını, Londra’da yapılacak Afganistan Konferansı ve Alman Sol Parti Genel Başkanı Oskar Lafontaine’in hastalığı nedeniyle parti genel başkanlığından istifasıyla ilgili yorumlara yer veriyor.

https://p.dw.com/p/Lfuf
Fotoğraf: dpa

Rheinische Post gazetesi yorumunda, Afganistan konusunda Batı’nın hızlı ve kararlı hareket etmesi gerektiğini belirtiyor:

“Amerikalılar’ın Afganistan’a girişinin üzerinden sekiz yıl geçerken Batı ittifakı Londra’da kriz zirvesinde biraraya geliyor. Doğu’da değişen bir şey yok. Afganistan'da Ortaçağ'dan kalma Taliban birlikleri yüksek teknolojiyle donatılmış bir ordunun askerlerine meydan okumaya devam ediyor. Batı’da ise cepheler tutuşmuş durumda. Bu kanlı askeri görev daha ne kadar sürecek, bir zamanlar Afganistan için öngörülen ‘kalıcı özgürlüğün’ gerçekleşme şansı var mı gibi sorular giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor. Londra’daki konferanstan bu sorulara kalıcı yanıtlar beklenemez. Ancak ABD ve müttefikleri için şimdiye kadar izledikleri stratejiyi temelden gözden geçirme vakti geldi. Birlikleri aniden geri çekmenin Afganistan’ı bir kaosa sürükleyeceği açık. Ama sürekli takviye asker göndermenin de ilerleme sağlamayacağı ortada. Afganistan uçurumunda savaş kazanmayı ne geçtiğimiz yüzyılda Sovyetler Birliği, ne de bir önceki yüzyılda İngiliz İmparatorluğu başarabildi. Tarihten çıkan ders, Afganların mümkün olduğunca çabuk kendi güvenliklerini sağlayabilecek duruma getirilmesi gerektiğidir. Bu ise daha zaman alacak. Batı ne kadar hızlı ve kararlı hareket ederse o kadar iyi.”

Neue Osnabrücker Zeitung ise Taliban’ı sistemin içine çekme girişimlerini konu alıyor:

“Taliban için katiller ve dinî fanatikler çetesi demek mümkün. Ama yolsuzluklara bulaşmış oldukları söylenemez. Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle’nin de destek verdiği, Taliban üyelerinin Afgan hükümeti tarafına çekilmesi, kötü bir fikir değil. Ama pratikte sonuç vermeyecektir. Çünkü bu yönde girişimler yıllardır hem zayıf durumdaki Afgan hükümeti, hem de BM tarafından yürütülüyor. Sonuç parlak değil. İngiliz ve Amerikalıların Taliban’a yakın aşiret reisleriyle güvenilir anlaşmalar yapma girişimleri de ümit vermiyor. Eski bir atasözünün dediği gibi: Afganları bir süreliğine kiralayabilirsiniz, ama satın alamazsınız. Genç Afganlara makul bir gelecek perspektifi sunmak ülkenin barışa kavuşturulması için daha önemli ve etkili. Afgan polisi konusu da yıllardır acı bir örnek sunuyor. Evet, yeni eğitilen güvenlik güçleri bugün düşmana karşı savaşıyor ama bunun nedeni seçilmiş hükümetin iki katı para alıyor olmaları. Taliban’a geçişleri engellemek isteyenin, polis maaşlarına yatırım yapmayı düşünmesi gerekir.”

Alman Sol Parti Genel Başkanı Oskar Lafontaine’in istifası haberi bugün Alman basınında geniş yer alıyor. Sosyal Demokrat Parti’de Maliye Bakanlığı görevindeyken Genel Başkan Gerhard Schröder ile anlaşmazlıklar nedeniyle partiden ayrılan ve Sol Parti’yi kuran Lafontaine, başta sadece Doğu Almanyalı eski komünist kesime hitap eden partiyi, Almanya çapında siyasi dengelerde gözönünde bulundurulan bir parti haline getirdi. Geçen yıl sonunda kanser hastalığına yakalandığını açıklayan ve şu an tedavi gören Lafontaine, hastalığı nedeniyle parti genel başkanlığından istifa ettiğini açıkladı. Şimdi partinin geleceği tartışılıyor. Süddeutsche Zeitung’un yorumu şöyle:

“Schröder’in reform planlarına yönelik öfke, Sosyal Demokrat Parti’deki yorgunluk ve Almanya’nın hem doğu hem de batısında sosyal demokratlara duyulan kızgınlık olmasaydı, Lafontaine, ülkenin dördüncü büyük siyasi gücü haline gelecek bir partiyi şekillendiremezdi. Lafontaine’in ardından Sol Parti’nin eriyip yok olacağı inancı işte bu nedenle saflıktır. Diğer yandan Sol Parti’nin, varlığını tehlikeye atabilecek pekçok sorunla karşı karşıya olduğu da doğru.”

Bonn’da yayımlanan General Anzeiger gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Sol Parti’de büyük titreyiş başladı. Siyasi başarı serisinin Lafontaine’in istifası nedeniyle kırılması tehlikesi çok büyük. Kuzey Ren-Vestfalya eyalet seçimlerine yüz gün kala özellikle de ülkenin batısında şu soru soruluyor: Sol Parti’nin siyasi yelpazedeki yeri ne kadar sağlam? Seçmen eski, tanıdık Sosyal Demokrat Parti’ye geri mi dönecek? Ve Sol Parti'deki pragmatik ‘doğu solcuları' ile dogmatik ‘Lafontaine solcuları' arasındaki uçurum ne kadar derin?”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu


Editör: Baha Güngör