1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

2502 Presseschau II

Meltem Karagöz25 Şubat 2009

Bugünkü Avrupa basının başlıca yorum konularını ABD Başkanı Barack Obama’nın Kongre’deki konuşmasıyla Amerikan dış politikası ayrıca mali krizin euroya etkileri ve AB’nin Doğu Ortaklığı girişimi oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/H0xC
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

ABD Başkanı Barack Obama, Amerikan Kongresi’nde yaptığı konuşmayla, seçimlerden beri ilk kez ulusa da seslendi. Konuşmasında küresel mali krize değinen ABD Başkanı, ülkesinin eskisinden daha iyi konuma geleceğini söyledi. İtalya’nın başkenti Roma’da yayımlanan La Repubblica gazetesi Başkan Barack Obama’nın konuşmasını şöyle değerlendiriyor:

“Amerika’yı eskisinden daha güçlü olacak şekilde yeniden inşa edeceğiz… İyi bir hatip olan iyimserlik timsali Obama, Kongre’de yaptığı konuşmasında bu sözlerle televizyonları başındaki milyonlarca Amerikalıya da seslendi. Amerikan Başkanı Beyaz Saray’a gelmesinin beşinci haftasında mevcut kötü ekonomik durumu, dürüst ama gerçekçi bir şekilde ortaya koyarken, vatandaşlarına iyi günlerin yakın olduğu mesajını vermekten de geri kalmadı.(…) Obama’nın yaklaşık bir saat süren konuşması, önceki Amerikan Başkanlarıyla gelenek halini alan Ulusa Sesleniş Konuşmalarını andırıyordu. Obama, kısaca değindiği dış politikada Irak’taki birliklerin Afganistan’a kaydırılması konusu dışında daha çok ekonomik konulara yoğunlaştı.”

İspanyol ekonomi gazetesi Expansion da bugünkü baskısında Amerikan Başkanı Obama’nın dış politikalarına değiniyor:

“ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Çin’i ziyaret ettiğinde ülkedeki insan hakları ihlalleri ve bu yöndeki protestolardan söz etmeyi aklından bile geçirmedi. Akabinde Washington’da Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Devlet Başkanı Hugo Chavez’e sınırsız süreli iktidar yolunu açan Venezüella'daki referandumun demokratik açıdan bir sorun oluşturmadığını açıkladı. Chavez bundan daha iyi bir hediyeyi hayal bile edemezdi. ABD Venezüella’da demokrasinin yıllardır yıpratıldığına değinmedi bile. ABD insan hakları ihlallerine bu kadar kayıtsız kalıyorsa, Küba’daki rejimin Obama’nın büyük ödüllü çekilişinde büyük ikramiyeyi kazanma ihtimali yükseliyor.”

Fransa’da yayımlanan Lés Derniérs Nouvelle d'Alsace gazetesi de AB’nin mali krizle ilgili politikalarını taşımış yorum sütunlarına:

“Amerika ve Avrupa’nın her yerinde devletin müdahalecilik politikasıyla ve bankaları devletleştirme gündemde. Bu durumun rahatsız edici tarafı farklı ülkelerden birbirine benzer söylemlerin gelmesi. Hükümetler, İsveç ve Danimarka örneklerinde olduğu gibi “herkes kendi başının çaresine baksın” düşüncesinde. Ancak eksik işbirliği garip sonuçlar doğuruyor. Oraya buraya söz verilen milyarların bir şekilde finanse edilmesi gerekiyor. Bunun için Almanya’nın şimdilik iyi konumda olduğu uluslararası kredi piyasaları mevcut ve bu da Yunanistan ve Portekiz’in kefalet garantisi olabilir. Ancak Berlin ortaklaşa koordine edilen Euro fonuna karşı çıkıyor. İşler bu şekilde devam ederse ortak para birimi euro tüm Avrupa gibi ulusal bencilliklere kurban gidebilir.”

Lüksemburg’da yayımlanan Luxemburger Wort gazetesiyse yorumunda AB'nin Akdeniz için Birlik projesine benzer Doğu Ortaklığı girişimine değiniyor:

“AB doğudaki komşularıyla işbirliğini artırmak istiyor. Moldova, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’la Belarus’un bu kapsama alınacağı belirtiliyor. Mayıs ayında Prag’da düzenlenecek zirvede bu yeni projenin gündeme alınması bekleniyor. Öneri, kuzey ve doğudaki AB ülkelerinin 2007’de ortaya attığı Akdeniz Birliği projesine benzer bir nitelik taşıyor. AB’nin doğudaki komşuları için de böyle bir siyasi alternatif oldukça cazip. Çünkü Akdeniz için Birlik projesinin aksine bu ortaklığa dâhil olan ülkelerin AB’ye üyelik şansı da var. (…) Türkiye ve Rusya'nın da ortaklığa dâhil edilmesi önerisi coğrafi bir mantığa dayanıyor.”