1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.03.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tunçak25 Mart 2004
https://p.dw.com/p/AbvF

Alman gazetelerinde bugün, Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau’nun terör tehdiddi nedeniyle Afrika gezisinin yarıdan kesmesi öne çıkıyor. Türkiye’nin AB üyeliği, Göç Yasası ve buna bağlı olarak iç güvenlik tartışmaları, ayrıca Ortadoğu sorunu değinilen diğer belli başlı konular. Avrupa basınında da ABD Kongresi’nde 11 Eylül saldırılarını soruşturmak için oluşturulan komisyonla ilgili haberler göze çarpıyor...

Alman Die Welt gazetesi ”Avrupa’nın cazibesi” başlıklı yorumunda Türkiye’nin AB’ye üyeliğine değiniliyor:

”ABD yeryüzündeki pek çok kişi için neyse, AB de pek çok devlet için o. Her ülke girmek de istese, Birlik tüm ülkeleri alabilecek kapasiteye sahip değil. Ama Türkiye’ye yapılacak ciddi bir teklifle, İslam dünyasına güçlü bir sinyal yollanabilir. Özellikle de Kuzey Afrika ile ilişkiler sıkılaştırılarak dünyanın bir bölgesi modern, Avrupa ise daha güvenli hale getirilebilir.”

Alman gazetelerinde yer alan diğer bir yorum konusu Almanya’daki Göç Yasası tartışmalarına paralel süren iç güvenlik tartışması. Dresdner Neueste Nachrichten gazetesinin yorumu:

”Göç Yasası terörle mücadele de kullanılacak bir araç değil. Ama yurtdışındaki El Kaide kamplarında eğitim görmüş potansiyel saldırganlara Almanya’da oturma izni verilmesi de düşünülemez. Bu noktada tabii ki ulusal çıkarlar önde tutulmalıdır. Diğer yandan, bir kişinin salt şüphe sonucu sınırdışı edilebilmesini yasa maddesi haline getirmek, hukuk devletine sığmaz.”

Düsseldorf’ta yayımlanan ekonomi gazetesi Handelsblatt’ta Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau’ya yönelik terör tehdine değiniyor. Yorumda, bu tehdidin, Irak Savaşı’na karşı çıkan ülkelerin bile terörün hedefi olabileceğini ortaya koyduğu belirtiliyor. Bu durumun, Almanya’nın terörle mücadelede aktif rol oynamasını gerektirdiği vurgulanıyor. Berliner Zeitung’da ise bu tehdidin, ”El Kaide’nin, Almanya’yı gözüne kestirdiği” değerlendirmesi yer alıyor.

Gazetelerde ilk defa bir Almanya Cumhurbaşkanı’nın terör tehdidi nedeniyle yurtdışı gezisini yarıda kesmek zorunda kaldığı belirtiliyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:

”İslamcı teröristler, Cumhurbaşkanı Rau’ya saldırı planlarken, Rau‘nun politik sloganının ‘gerginlik yerine barışma’ olduğundan haberdar mıydılar acaba? Rau’nun Alman hükümeti ve halkı gibi Irak Savaşı’na karşı oluşu ve bu tür politik görüşleri teroristler için herhangi bir rol oynamıyor. Cibuti’de hedef, Batı demokrasisinin bir devlet başkanı ve demokratik devlet düzeni idi.”

Die Welt gazetesinin bu konudaki yorumu ise şöyle:

"Düne kadar, Madrid saldırları İspanya’nın Irak Savaşı’na katılımı ile gerekçelendirilebilirdi. Cerba’da bir sinagogda meydana gelen patlama ise İsrail’in Filistinliler‘e yönelik politikası ile açıklanabilirdi. Ancak bu sefer terör neredeyse ABD‘ye açık açık karşı çıkan Almanya’yı vuracaktı. Bundan çıkarılacak ders, mutluluk verici olmasa da, gözlerini kapayanların da görüldüğü...”

Perşembe günleri yayımlanan Die Zeit ise satırlarında Ortadoğu’daki son gelişmeleri yorumluyor. ”Ahmet Yasin günlerinin sayılı olduğunu biliyordu. İsrail hükümeti aylar önce açık biçimde Hamas‘ın tekerlekli sandalyeye mahkum dini liderinin dahi gelecekte güvenlikte olmayacağı sinyalini vermişti” denilen gazetede, örgütün önde gelenlerini intikam yeminleri ettiklerine dikkat çekiliyor. Yorumda, buna rağmen radikal grupların yara aldığı, çünkü liderlerinin dahi öldürülebileceği gerçeği ile karşı karşıya kaldıkları savunuluyor.

Süddeutsche Zeitung’da ise Arap ülkelerinin BM Güvenlik Konseyi’nden İsrail‘i kınama kararı çıkartma çabalarını değerlendiriyor. ABD, metne, Hamas’ın İsrail’e karşı düzenlendiği saldırların da kınanmasında ısrar ediyor. Yorum şöyle:

”Arap dünyası sadece, olayın, Şeyh‘in öldürülmesi kısmına bakıyor. Ve olay, sanki tarihten izole bir bölgede yaşanmış gibi davranıyor. Oysa tam tersi. Geçtiğimiz tarihlerde, ucu Yasin‘e kadar dayanan terör saldırları, Hamas eylemcileri tarafından İsrail vatandaşlarına karşı düzenlenmişti. Arap ülkeleri bu bağlantıyı kabullenmeli ve karar metninde dile getirmeli. Buna hazır olmadıkları sürece BM Güvenlik Konseyi‘nde sadece tek bir şeye ulaşabilirler: Uçurumun derinleşmesine..."

Avrupa basınından özetlerle devam ediyoruz. Viyana’da yayımlanan Der Standard, ABD’de 11 Eylül saldırlarına ilişkin süren tartışmayı konu ediyor. Başkan George Bush‘un eski terörle mücadele danışmanı Richard Clark‘ın, Amerikan hükümetinin, El Kaide tehdidini aylarca dikkate almadığına yönelik sözleri büyük yankı uyandırdı. Gazetenin yorumu şöyle:

"Bu suçlamaların Beyaz Saray’da yarattığı huzursuzluk anlaşılabilir. Çünkü suçlamada bulunan herhangi bir kişi değil, Demokrat başkanlara olduğu gibi Cumhuriyetçi başkanlara da aynı sadakatle hizmet etmiş olan Richard Clark. Clark‘ın iddiaları, Başkan Bush’u seçim stratejisi açısından hassas bir noktasını hedef alıyor. Demokratlar‘ın müstakbel başkan adayı Kerry, Bush’u, son haftalarda kamuoyu yoklamalarında açık farkla geride bırakmasını, başta terörle mücadele müacdele söylemlerine borçlu."

Moskova‘da yayımlanan İzvestiya adlı gazetesi de aynı konuyu yorumluyor. Gazetede, Bush‘un seçim kampanyasını terörle mücadeledeki başarıları üzerine kurduğu belirtiliyor. Ancak Soruşturma Komisyonu‘nda verilen ifadelerin bu alandaki başarısızlıklarını ortaya koyduğu ve son gelişmelerin, Bush ve ekibine olumlu anlamda popülarite kazandırmayacağı vurgulanıyor.