1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

25 Haziran 2012

Avrupa basınının öne çıkan konuları, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağının Suriye tarafından düşürülmesi ve Mısır’da devlet başkanlığı seçimlerinin sonuçlarının kesinleşmesi.

https://p.dw.com/p/15L0T
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Liberal çizgideki Avusturya gazetesi Der Standard yorum sütununda, Türk savaş uçağının Suriye tarafından düşürülmesinin ardından Ankara ile Şam arasında iyice gerginleşen ilişkileri ele alıyor:

“Türk hükümeti, Beşar Esad’ın kendi halkına karşı taviz vermesi için geçmişte yoğun çaba sarf etti. Ancak Suriye lideri bu fırsatı kaçırdı. Türkler de komşuları üzerinde sandıkları kadar nüfuzları olmadığını kabullenmek zorunda kaldı. Ancak Suriye’deki iç savaşta coğrafyanın da ağırlığı var. Kimse Ankara’yı görmezden gelemez. Savaş uçağının düşürülmesi ile 15 aylık krizde yeni bir dönemece girildi. Türkiye sınırında bir tampon bölge oluşturulması giderek daha olası bir hal alıyor. Türk jetinin düşürülmesi bunun ne kadar zor olacağını da gözler önüne seriyor. En azından Türkiye ve uluslararası topluluk, şimdi tehditlerini birlikte dile getirebiliyor.”

Mısır'daki devlet başkanlığı seçimlerinin galibi Müslüman Kardeşler'in adayı Muhammed Mursi oldu. Mursi böylece, Hüsnü Mübarek'in devrilmesinden sonra demokratik yollarla seçilen ilk devlet başkanı ünvanını kazandı. İsviçre’de çıkan Neue Zürcher Zeitung adlı gazete Mursi’nin seçim zaferini şöyle değerlendiriyor:

“Mursi’nin devlet başkanlığı seçimlerini kazanması, Mısır’daki iktidar kavgasının sonuçlandığı anlamına gelmiyor. Sandıktan çıkan devlet başkanı, askerî cunta ve Mübarek rejiminin adamlarının denetiminde olan devlet kurumlarına karşı tek başına. Mursi ve Müslüman Kardeşler'in iktidarı da ele geçirmesi gerekiyor. Seçimleri az farkla kazanmış olmaları da, bu hedefe ulaşmak için müttefik edinmeleri gerektiğinin bir göstergesi. Mursi ve rakibi Şefik arasındaki seçim, sadece eski rejimden kalan yapısal düzen ile mücadelenin çerçevesini çizdi. Seçimi Şefik kazansaydı, bu mücadele yine sokaklara ve meydanlara yayılacak ve ordu ile göstericiler arasında huzursuzluk olacak, kan dökülecekti. Mursi’nin seçimden galip çıkması, bu mücadelenin öncelikli olarak kurumların içinde sürdürüleceği anlamına geliyor.”

Rusya’nın başkenti Moskova’dan Kommersant adlı gazetenin aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:

“Geçtiğimiz haftalar şunu gösterdi: Askerî Konsey gayet sert önlemler almaktan çekinmiyor. Konsey’in Mursi’nin zaferine onay vermiş olması, ordunun kayıtsız şartsız teslim olduğu anlamına da gelmiyor. Generaller ve Müslüman Kardeşler ile müttefiklerinin barışçıl bir şekilde bir arada var olması giderek daha sorunlu bir hale geliyor. Mübarek’in devrilmesinden 1,5 yıl sonra İslamcılar hedeflerini çok açık bir şekilde ortaya koydu: Parlamentonun denetimi ve adaylarının devlet başkanı seçilmesiyle ülkedeki tüm gücü ele geçirmek, ordunun nüfuzunu mümkün olduğu kadar kısıtlamak ve Mısır’ın adım adım şeriat düzeninin geçerli olduğu ve Suudi Arabistan, Katar ve diğer Körfez ülkelerini örnek alan bir İslam devleti olmasını sağlamak.”

Paris'ten Libération gazetesinde de Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi’nin Mısır Devlet Başkanı seçilmesine ilişkin şu satırları okuyoruz:

“Müslüman Kardeşler hareketi 1920’li yıllarda Mısır’da başladı ve aradan geçen neredeyse yüz yıllık süre içinde giderek daha fazla destek kazandı. Şimdi ise çelişkili bir durum içindeler: Adayı Arap dünyasının en büyük devletinin zirvesindeki koltuğa oturmaya hak kazandı. Ancak bu devlet başkanlığı koltuğu, her geçen gün daha sembolik bir konuma geliyor. Zira ordu, devlet başkanının yetkilerini kısıtlamak için elinden geleni yaptı. Öte yandan Mursi’nin zaferi, ordu ile Müslüman Kardeşler arasında daha düne kadar imkânsız gözüken bir uzlaşmanın belirdiğinin de işareti.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Aydın Üstünel

Editör: Hülya Köylü