1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2510 Presseschau 2

25 Ekim 2011

Avrupa gazetelerinde bugün, Van'da meydana gelen deprem, Tunus'ta hafta sonu yapılan seçimlerin sonuçları ve Brüksel'de yarın yapılacak AB liderler zirvesiyle ilgili yorumlar ağırlıkta.

https://p.dw.com/p/12yjq

İngiliz The Times yorumunda, Van'daki 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından Türkiye'nin yurtdışından gelen yardım tekliflerini geri çevirmesini değerlendiriyor. Yorum şöyle:

"Depremin ardından şu saatlerde adeta zamana karşı yarışılıyor. Kesinlikle yeterli sayıda kurtarma görevlisi yok ve ayrıca yeterince hızlı davranamıyorlar. Türk hükümetinin yurtdışından önerilen yardımları kabul etmeme kararı, mantıksız ve acımasız. Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin bunu kabul etmeme konusunda gerekçeleri var, ancak bunlar iyi gerekçeler değil. Erciş ilçesi ve genel olarak Van, ülkenin hassas bir noktasında, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı İran ve Irak sınırlarına yakın bir noktada bulunuyor. Erdoğan 2003 yılında iktidarı devralmasından bu yana Türkiye yüzü, Avrupa'ya daha az döndü. Türkiye artık daha fazla yüzünü Ortadoğu'ya çeviriyor. Daha önce benzeri görülmümiş bir refahın yaşandığı 10 yılın ardından Türkiye, herkesin kabul ettiği ve anlaşılır bir hırs ve gayretle bölgenin en güçlü ülkesi haline geldi. Yurtdışından yardımların geri çevrilmesi, Türkiye'nin artık bunlara ihtiyacı olmadığı yönündeki gururunun ima edilmesi anlamına geliyor."

Tunus'ta yeni anayasayı hazırlayacak Ulusal Kurucu Meclis üyelerinin belirlendiği seçimleri resmî olmayan sonuçlara göre İslamcı Ennahda Partisi kazanmış görünüyor. Polonya'nın muhafazakâr Rzeczpospolita gazetesinin yorumu şöyle:

"Tunus ve Libya'daki son gelişmelere Batı'nın gösterdiği tepkiye bakıldığında, İslamcı köktenciliğin, hatta terörizmin hayaleti ortalıkta dolaşıyor. Ama durum çok abartılıyor. Kuzey Afrika'daki İslamcılara bir şans verilmeli. İslamcılar'ın iktidarda olduğu ülkeler Türkiye ya da Suudi Arabistan'da olduğu gibi, onlar da Batı ile ilişkilerinden vazgeçmeyeceklerdir. İslamcılar turistleri de ülkeden kovmayacaktır. Çünkü turizm, Tunuslu seçmenlerin yaşam standartının iyileştirilmesine katkı sağlayacak. Batı ile iyi ilişkilere sahip olunması, bu ülkelerde yaşayan Hrıstiyanların durumunu da olumlu etkileyecektir."

Sol liberal Macar gazetesi Nepszabadsag ile aynı konuyla ilgili yorumunda farklı görüşte:

"Tunus'tan ve uluslararası alandan gelen ortak tepkilere göre, anayasayı hazırlayacak Ulusal Kurucu Meclis üyelerinin belirlendiği ilk özgür seçimleri örnek olacak şekilde atlattı. Bu elbette Tunus demokrasisi için elimizi ateşe uzatabileceğimizin güvencesini vermiyor. Kendilerini 'ılımlı' olarak tanımlayan İslamcıların, İslamî hukuk kurallarını öngören Şeriat'ı uygulama niyeti, on yıllar süren laik diktatörlükten sonra ülkenin geleceğine ilişkin bazı şüphelerin doğmasına neden oluyor."

Hollanda'dan NRC Handelsblad, yarın Brüksel'de yapılacak AB Zirvesi'ni yorum sütunlarına taşıyor:

"Bir zamanlar Avrupa'nın öncü gücü ve motoru olan, şimdilerde ise Merkel'in önde Sarkozy'nin arkada oturduğu bir bisiklete dönüşen 'Merkozy'nin en büyük sorunu, para. Almanya ve Fransa'nın hâlâ parası olsaydı, herşey yolunda gidecekti. Ancak artık paraları yok. Eğer Sarkozy bankalara devlet yardımı sunarsa, o zaman ülkesi kredi derecelendirme kuruluşları tarafından verilen 'AAA' statüsünü kaybeder. Bu da Sarkozy'nin yeniden cumhurbaşkanlığına tekrar seçilme şansını tehlikeye atar. Ancak bunun Merkel için de olumsuz sonuçları olur: Fransa'nın kredi notunun düşürülmesi Euro Mali İstikrar Fonu'na zarar verir ve herşey daha da pahalıya mal olur."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Hülya Köylü