1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.11.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar25 Kasım 2004
https://p.dw.com/p/AbsX

Türkiye’nin AB üyeliği Alman basınında bugünlerde yine sıkça tartışılmaya başlandı. Bu çerçevede Almanya’da çokkültürlü yaşam modeli, Müslüman göçmenlerin topluma entegrasyonunun artırılması da konu ediliyor.

Bu noktada Almanya’nın eski başbakanlarından Helmut Schmidt, çokkültürlü yaşam tartışmasında ”Yabancı işçileri, Türkler‘i Almanya’ya getirmek hataydı” şeklindeki açıklamasıyla bilinen görüşlerini bir kez daha vurguladı. Schmidt’in bu çıkışına Türk gazetelerinin Almanya baskılarında eleştirel bir biçimde yer verilirken, farklı eleştirel bir yorum da Wetzlarer Neue Zeitung yer alıyor. Yorum özetle şöyle:

”Schmidt’in Alman toplumunda yabancılara karşı temel bir ret tavrı olduğu yönündeki analizi gerçekten doğruysa, o zaman durum tespiti yapacağına, bu durumun aşılması için bizzat destek versin! Tabii Schmidt’in analizinin belki gerçekle fazla bir ilgisi de olmayabilir. Zira kamuoyu araştırmaları yapan kuruluşlar düzenledikleri son anketlerde, Almanlar‘la yabancı kökenliler arasındaki ilişkinin yıldan yıla daha iyiye gittiğini saptıyorlar.”

Nürnberger Nachrichten

gazetesinde de entegrasyonunun konu edildiği bir yorumda, onyıllardan bu yana Alman hükümetlerinin, Almanlar‘la göçmenlerin ortak yaşamının kimi zaman iyi, çoğu zaman da kötü gelişmesine sadece seyirci kaldığını, hiç bir konsept geliştirmediğini eleştiriyor. Yorumun devamında şu satırlar yer alıyor:

”Bir noktayı anımsamakta yarar var: Anamuhalefet Hristiyan Birlik partileri, Sosyal Demokrat – Yeşiller koalisyonunun hazırladığı Göç Yasası’na hep karşı çıkmışlar, örneğin o dönemde yasa tasarısında yer alan ve bugün kendilerinin de yoğun olarak talep ettikleri Almanca öğrenmemekte direten göçmenlere yaptırım uygulanması gibi maddelere hep muhalefet etmişlerdi. Ama şimdi yaşamsal öneme sahip bu dil kurslarını tüm ihtiyacı olan göçmenlere -bütçede para olmadığı gerekçesiyle- sunmamak, laf yapan ama uygulamaya bir türlü geçemeyen politikaların aczini göstermekte.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung

gazetesi de entegrasyon konusuna değiniyor. Gazetenin ”Sipariş Üzerine Yürüyüş” başlığıyla yayımladığı yorumda, Köln’de geçen Pazar günü yaklaşık 25.000 kişinin katılımyla düzenlenen, terörü lanetleme yürüyüşüne ilişkin ayrıntılı bir değerlendirme bulunuyor. Makalenin alt başlığında, yürüyüşün Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) tarafından - Ankara’nın isteği üzerine- düzenlediğinin iddia edildiği ve diğer Müslüman örgütlerin bunu garip karşıladığı yer alıyor. Bu durumun da örgütler arasındaki rekabeti gün ışığına çıkartığına dikkat çekiliyor. Makalenin çarpıcı satırları şöyle:

"...Yürüyüşün hazırlık aşamasında Müslüman örgütler arasındaki rekabet su yüzüne çıktı. Başka Müslüman örgütlerin temsilcileri, Ankara’daki Diyanet İşleri’ne bağlı (DİTİB) kuruluşunun bu yürüyüşü, bir anlamda Ankara’nın siparişi üzerine düzenlendiğini ve bununla Türkiye’nin AB üyeliği hesaba katılarak, Türk Müslümanlar‘ın İslami teröre uzak durduklarının sergilenmek istendiğini tahmin ediyorlar. Bu tahminlerin de arkasında Almanya’da yaşayan 3 milyon 200 bin Müslüman‘ı kimin temsil edeceğine yönelik rekabetin yattığı ortaya çıkıyor. Her örgüt, Almanya’daki okullarda müfredata alınan İslam derslerini kendisinin vermesini arzu ediyor. Bu arada DİTİB Genel Sekreteri Mehmet Yıldırım, Ankara’dan emir almadıklarını, Diyanet İşleri’ne bağlı olmadıklarını, bağımsız, demokratik bir kuruluş olarak Alman yasaları çerçevesinde faaliyet gösterdiklerini söylüyor ve sözkonusu yürüyüşü de tek başlarına düzenlediklerini açıklıyor.”

Bild Zeitung

gazetesinin dün Alman Federal Meclisi’nde aslında bütçe görüşmeleri yerine başka konuların ele alınmasını eleştiren yorumunda şu satırlar yer alıyor:

"Dünkü bütçe görüşmelerinde yine karşılıklı suçlamalar yaşadık. Kimin en kötü yurtsever olduğunu, kimin devleti iflasa sürüklediğini işittik... Tabii hep karşı taraf... Kim o an iktidarda ise suçlu o. Hristiyan Sosyal Birlik Partisi temsilcisi Glos bile sınırını aşarak, Dışişleri Bakanı Fischer’e ‘muhabbet tellalı‘ adını yakıştırdı. Görünen o ki dün Almanya’nın öncü kültürü Federal Meclis‘te büyük darbe yedi."

Frankfurter Rundschau

gazetesi, ABD ile Rusya’nın Ukrayna’daki siyasi kamplaşmayı kendi amaçları doğrultusunda kullanma niyetinde olduklarına değinerek, bunun kıtalararası bir anlaşmazlığa dönüşebilecek tehlikeleri içerdiğini belirtiyor. Gazete Avrupa’nın Kiev’de demokrasiye destek vererek, her iki süper güce de mesafeli durması gerektiğini vurguluyor.

Diğer Avrupa basınından İspanyol El Pais gazetesi Ukrayna için en iyi çözümün seçimin yinelenmesi olduğunu, İtalyan La Rebupplica ise Kiev’de en ufak bir kıvılcımın ülkeyi iç savaşa götürme tehlikesine işaret ediyor. Fransız Liberation gazetesi de Ukrayna’da mutlu sona ulaşmanın gittikçe olasılık dışı hale geldiği görüşünü savunurken, Le Monde Ukrayna sorununun kıtalararası bir sorun olmaya aday olduğunu belirtiyor. Danimarka’da yayımlanan Information gazetesi ise batının Soğuk Savaş döneminde oynadığı rolü AB’nin Ukrayana’da kesin oynamaması gerektiğini vurguluyor.