1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.11.2010 - Alman basınından özetler

Hülya Köylü25 Kasım 2010

Kore Yarımadası’nda iki gün önce yaşanan çatışmayla tırmanan gerilim, Almanya’da İslam düşmanlığı ve Euro Bölgesi'nde kriz, bugünün Alman basınında öne çıkan konular arasında.

https://p.dw.com/p/QHfp
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Süddeutsche Zeitung, Güney Koreli iki asker ve iki sivilin ölümüyle sonuçlanan çatışma sonrasında ABD Başkanı Barack Obama'nın bölgedeki politikasını irdeliyor:

“Obama’nın hakkını vermek gerek. Kriz durumlarında soğukkanlılığını korumasını biliyor. Ancak her ne kadar üzerinde iyi düşünülmüş bir tepki izlenimi verse de diğer yanda Amerikan yönetiminin Kuzey Kore’ye karşı hâlâ net bir strateji oluşturamamış olduğunu gösteriyor. Obama, Kuzey Kore’yi şimdiye kadar görmezden geldi, çünkü başka dış politik öncelikleri vardı. Güney Kore’nin Yeonpyeong adasına düzenlenen saldırı bir alarm gibi. Bu alarm, Obama’nın önceliklerini kendisinin seçemeyeceğini gösteriyor. Ancak Obama için asıl sorun Kuzey Kore değil, onun hamisi Çin. Tüm çabalarına rağmen son iki yılda Obama, Çin yönetimiyle iyi bir ilişki kuramadı. Çin, Obama’nın umduğu stratejik partner haline gelmedi, Kuzey Kore konusundaki anlaşmazlıkta da Amerika’ya pas vermedi. Bölgeye uçak gemisi göndermek doğru bir tepki. Ama Obama, Kuzey Kore sorununu kontrol altına almak istiyorsa uzun vadede Çin ile ilişkileri yeniden şekillendirmek zorunda. Yeongpyeong'a düşen bombaların verdiği asıl mesaj bu.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Her koşul altında Kuzey Kore üzerindeki nüfuzunu korumak Çin'in öncelikli hedefi ise, Pyöngyang rejiminin tavır ve hareketlerinden kendisinin sorumlu tutulmasına şaşırmaması gerekir. Kuzey Kore ve hamisi Çin, gerilimi tırmandıracak her hareket ve provokasyonun, ‘düşman' olarak gördükleri Amerika, Güney Kore ve Japonya'yı birbirine yaklaştıracağını hesaba katmalı.”

Almanya'da İslam düşmanlığının yayıldığı endişesi giderek daha sık dile getiriliyor. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi'nin uyarısının ardından Almanya Türk Toplumu derneği de benzer bir açıklama yaparak, kendilerine ulaşan tehdit mesajlarının sayısının hızla arttığını bildirdi. Almanya Türk Toplumu, Müslümanlar'ı hedef alan saldırılarla ilgili ayrı istatistik tutulmamasını da eleştirerek, İslam düşmanlığının ayrı istatistiklerle izlenmesini talep etti. Frankfurter Rundschau gazetesi de bu talebi destekliyor:

“İslam düşmanı görüşlerin hızla arttığını son olarak Friedrich-Ebert Vakfı'nın yaptırdığı araştırma gözler önüne sermişti. Aşırı sağcı sanık tarafından mahkeme salonunun ortasında bıçaklanarak öldürülen Mısırlı Merve el Şerbini olayı da aşırı sağcı tahriklerin nereye varabileceğini gösteriyor. Sözcükler eylemlere dönüşebilir. Hem de kanlı eylemlere. Şu sıralar 'İslamcı terör' lafı yine ağızlarda olduğundan, Müslümanlar'ın saldırılara kurban gitme tehlikesi her zamankinden daha büyük. İslam karşıtlığına karşı etkin mücadele etmek isteyenin, güvenilir verilere ihtiyacı var. İç istihbarat, antisemitist suçlarla ilgili yıllardır ayrı istatistik tutuyor. Bu da antisemitizmle mücadeleye olumlu etki yaptı. Bunu, İslam düşmanlarına karşı da uygulamamak için artık hiçbir neden kalmadı.”

Euro Bölgesi'nde Yunanistan'ın ardından İrlanda'da patlak veren kriz ve Portekiz ve İspanya ile ilgili artan endişeler de bugün Alman basınında geniş yer alıyor. Dresdner Neueste Nachrichten gazetesinin yorumu şöyle:

“Çok acı. Vergi ödeyen vatandaş yine öncelikle hükümet ve bankaların sorumlu olduğu bir sefaletin içine itiliyor. İrlanda hükümeti, vatandaşları sosyal hizmetler ve kamusal hizmetleri büyük ölçüde kısmaya hazırlıyor. Ama şirketlere dokunan yok. Bu, pekçok insanı haklı olarak zıvanadan çıkaracaktır. Şirketlerin de tüm İrlanda'nın refahı için mali katkıya çağırılması, bu zorlu dönemde dayanışma sinyali olabilirdi.”

Son olarak Rheinische Post gazetesinin yorumunu aktarıyoruz:

“Siyasilerin Avrupa mali piyasalarına yutturduğu sakinleştirici haplar artık etki göstermiyor. AB'nin İrlanda'ya sunduğu yardımın depremi durdurması bekleniyordu, ama tam aksine bu adım, depremin merkezini Güney Avrupa'ya kaydırdı. Portekiz'in de kurtarma şemsiyesinin altına girmesi an meselesi. Diğer saatli bomba İspanya. Ülke ekonomisi büyümüyor, spekülatörler kredi faizlerini yukarı çekiyor. Avrupa'da kontrollü bir iflas düzenlemesine hiç olmadığı kadar çok ihtiyaç var.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Hülya Köylü