1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2601 Presseschau 2

26 Ocak 2010

Türkiye’nin kriz bölgelerinde sorunların aşılmasındaki rolü, ABD Başkanı Obama’nın ülkesini ekonomik açıdan düzlüğe çıkarmaya ilişkin planları ve Fransa'daki burka yasağı tarışmaları, Avrupa basınının yorum konuları.

https://p.dw.com/p/Lgvb
Fotoğraf: dpa

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Pakistan ile Afganistan devlet başkanları Ali Asıf Zerdari ve Hamid Karzai dün İstanbul’da biraraya gelerek, Afganistan ve Pakistan’daki gelişmeleri masaya yatırdı. Afganistan Devlet Başkanı Karzai, bölgede barışın tesisi için ellerinden gelen çabayı sürdürmeye devam edeceklerini belirtti. Karzai ayrıca perşembe günü Londra’da düzenlenecek Uluslararası Afganistan Konferansı’nda eski El Kaide ve Taliban üyelerinin topluma kazandırılması için hazırladıkları bir planı da ortaya koyacakları söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması için Türkiye olarak ellerinden gelen çabayı göstermeye devam edeceklerini vurguladı.

Luxemburger Wort gazetesi bugünkü yorumlarında Türkiye’nin kriz bölgelerindeki sorunların aşılmasındaki rolünü değerlendiriyor:

 "Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemla Atatürk’ün bir vizyonu vardı: Eskinin Osmanlı Cumhuriyeti, modernleşerek 20’inci yüzyılda da varlığını sürüdürecekti. Bu vizyon şimdi meyvelereini veriyor. Türkiye, 21'inci yüzyılda nüfusunun büyük bölümü Müslümanlardan oluşmasına rağmen modernizmle geleneği başarılı bir şekilde özümseyen ender ülkelerden. Ankara’nın İsrail’le olan startejik ilişkilerindeki gerilme, Türkiye'nin üzerine düşen 'İslam dünyasındaki öncü rolünün' bir sonucudur. Yakın- ve Ortadoğu’daki sorunların diyalaog yoluyla çözülmesiyse Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’a bağlı."

Alman hükümeti de Londra Konferansı öncesinde Afganistan için yeni bir strateji hazırlığında. Neue Osnabrücker Zeitung’un konuyla ilgili yorumu şöyle:

“Almanya Başbakanı Angela Merkel, Londra'da düzenlenecek konferansta Afganistan için yeni bir stratejinin belirleneceğini söyledi. Ancak NATO üyeler bunun 2001’den beri neredeyse her yıl yapıyor. Ancak şimdi bir çark etme durumu söz konusu. Dışişleri Bakanı Westerwelle, müttefiklerinkine benzer söylemlerde bulunup, selefinin aksine, Afganistan’a daha fazla güvenlik gücü eğitmeni yollayabileceklerini vurguluyor. Ancak Almanya, şimdiye kadar Afganistan konusunda verdiği sözleri tutmadı. Tıpkı İtalya’nın yargı sitemini iyileştirme, İngiltere’nin uyuşturucu ticaretini önleme, BM’nin de sivil yeniden yapılanmada başarısızlığa uğramış olması gibi. Afganistan’daki üstesi gelinmesi gereken ödevler hafife alındı.”

ABD Başkanı Barack Obama’nın açıkladığı; ülkesinde orta gelirli ailelere ekonomik rahatlama getirecek yeni mali iyileştirme planıysa İtalya’nın başkenti Roma’da yayımlanan sol-liberal eğilimli La Repubblica gazetesinin ele aldığı yorum konularından:

“ABD Başkanı Barack Obama, Massachusetts’te aldığı seçim yenilgisinin ardından rota değişikliğine gitti. Obama orta sınıfa odaklandı. ABD Başkanı, bu kesimi rahatlatabilecek ve çok da pahalıya mal olmayacak önlemler içeren yeni bir düzenlemeye gideceklerini duyurdu. Zira Beyaz Saray, geçen yılkine benzer geniş kapsamlı bir mali operasyonu daha kaldıramaz.”

Paris’te yayımlanan La Croix gazetesiyse Fransa’da burkanın yasaklanmasıyla ilgili tartışmalarını taşımış yorum sütunlarına:

“İşsizlik, emeklilerin geleceği ya da alım gücü… Bunlar Facebook üzerinden yapılan bir ankette Fransızların en çok ilgilendiği konuları oluşturuyor. Burkanın yasaklanmasıysa Fransızları çok da meşgul etmiyor. Ancak bu konu, dindar Müslümanlardan duyulan rahatsızlığın devam ettiğini gösteriyor.”

Almanya’nın Münih kentinde yayımlanan önemli siyasi fikir gazetelerinden Süddeutsche Zeitung'un aynı konudaki yorumunda da şu satırlar dikkat çekiyor:

“Aslında burka mevcut anlaşmazlığın bir parçası. Laik Fransa, ülkesindeki aşırı muhafazakârlıktan radikalliğe kadar uzanan bir ideolojiye sahip Müslümanlar karşısında zorlanıyor. Bazen bu, beden eğitimi derslerine girmek istemeyen bir kız çocuğuyla bazen de İslam diniyle bağdaşmadığını öne sürerek çocuğunu biyoloji derslerine sokmayan ebeveynlerle oluyor. Ya da hastanelerde eşlerini sadece kadın doktorlara muayene ettirmekte direten Müslüman erkeklerle. Tüm bunların arasından burkanın yasaklanmasını gündeme getirmek, daha ziyade hafif bir belirtiyi bastırmak anlamına gelir. Burada üzerinde düşünülmesi gereken asıl konu, insanların inançlarını yaşayış biçimlerine ne kadar müdahale edilebileceği sorusudur.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Meltem Karagöz

Editör: Murat Çelikkafa