1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2601 Presseschau 2

26 Ocak 2011

Bugünkü Avrupa basını birbirinden farklı konulara yer veriyor. Lübnan'da yeni hükümeti kurma çalışmaları, Moskova'daki saldırılar ve Mısır'daki protestolar, yorum sütunlarına yansıyan konular arasında.

https://p.dw.com/p/1054z

İç politikada hareketli günler yaşayan Lübnan'da, yeni hükümeti kurma görevinin Hizbullah'ın adayı Necip Mikati'ye verilmesi, uluslararası alanda endişelere neden oldu. Bağımsız olacağının teminatını veren Mikati'nin koalisyon görüşmelerine yarın başlaması bekleniyor. İspanya'nın muhafazakâr ABC gazetesi konuyla ilgili yorumuna, 'Lübnan'da hükümeti teröristler devraldı' başlığını atıyor. Yorumda şu satırlar göze çarpıyor:

"Lübnan'da bir trajedi yaşanıyor: Terörist organizasyon Hizbullah, İran'daki teokratik zorba yönetim ve Suriye'deki diktatörlüğün desteği ile hükümeti kontrolü altına aldı. Bu er ya da geç olması gereken, hiç de istenmeyen bir gelişme. Batılı güçler sonuç olarak Lübnan'daki demokratlara yeterince destek sunmadı. Lübnanlıların önünde yine istikrardan uzak bir dönem var. Ortadoğu içinse bunun anlamı, huzursuz olunmasına vesile olan, durumu daha da karmaşık hale getiren, yeni bir faktörün daha sorunlara eklenmesi oldu."

Fransa'dan Le Figaro ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Radikal İslamcı Hizbullah, Lübnan'da ne iktidarı, ne de hükümeti istediğinin garantisini verirken, dürüst mü? Son haftalarda olup biten gelişmeler bunun tam tersini gösteriyor. Hizbullah inatçılığını ve kararlılığını ispat etmek için çekilerek hükümetin dağılmasına neden oldu. Tabi ki Başbakan Said Hariri'nin de başbakanlığının son bulmasına. Yeni kurulacak hükümet ya Hizbullah'a uyacak ya da ülkeyi en kötü duruma sürükleyecek: Politik ya da silahlı bir darbeye."

Bugünkü gazeteler, Rusya'nın Domodedovo Havalaanı'nda düzenlenen, 35 kişinin öldüğü saldırıya da yer veriyor. Macaristan'ın Magyar Nemzet gazetesi, terörden mükemmel bir korunmanın mümkün olmadığını savunuyor:

"Gizli servis ya da polis teşkilatı, terör hücrelerini zamanında ele geçirmedikleri ve tehlikeyi ortadan kaldırmadıkları için eleştirilebilir. Güvenlik güçleri yaptıkları yolsuzluklar ya da havaalanının güvenliğindeki savsaklamaları nedeniyle de azarlanabilir. Hatta bu yapılmalı da. Ancak terörizme karşı mükemmel bir korunma yok. İsrail bir güvenlik duvarı inşa etti, ABD'de 3000 uzman, havaalanlarındaki güvenlik önlemleri neredeyse katlanılamaz hâle gelmişken, yolcuları ve davranışlarını gözetliyor. Ancak bombalar yine de patlıyor. Domodedovo'daki saldırı Rusya'da 2012 yılında yapılacak devlet başkanlığı seçim kampanyalarının açılışına yüksek sesle eşlik etmiş oldu. Düzen ve nizama duyulan özlem Putin için elverişli bir durum sunuyor. Ancak Putin terörün sonuçlarıyla da dövüşmek zorunda kalacak: Giderek güçlenen milliyetçilik ve artan yabancı düşmanlığı ile."

Avusturya'dan Die Presse ise bugünkü sayısında, Tunus'un ardından Mısır'da da başlayan protestoları yorum sütunlarına taşıyor. Gazete yorumunda Mısırlıların korkularından kurtulmaya başladığı değerlendirmesini yapıyor:

"Mısır'daki rejim başka türlü olmasını umud ediyor. Tunus'ta devrime neden olan koşulların bambaşka olduğuyla kendisini teselli ediyor. Ancak Mısır'da uzun süredir iktidarda olan Hüsnü Mübarek'in korkmasına neden olması gereken paralellikler de var: Gençler arasında işsizlerin sayısının çok yüksek olması, yolsuzluk, giderek büyüyen sosyal uçurum ve geleceğe dair karamsarlık... Mübarek için Tunus'ta olup bitenden daha tehlikeli olan gelişme ise Kahire sokaklarında en az 15 bin kişinin ilk kez sergilediği toplumun psikolojisi olgusu. Halk, korkularını kaybetmeye başlıyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa