1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

26.05.2010 - Avrupa basınından özetler

26 Mayıs 2010

Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan mali sıkıntılar, Avrupa gazetelerinin başlıca yorum konusu. Avusturya basınında Türkiye’nin AB sürecine ilişkin bir değerlendirme de dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/NXOp

Avusturya'dan Der Standard gazetesi Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini sorguluyor. Türkiye'nin kısa vadede üyeliğinin mümkün olamayacağını savunan gazetede şu satırlar yer alıyor:

“Avrupa Birliği'nin şu anda Türkiye'nin üyeliğinden çok daha başka sorunları var. AB, öngörülebilir bir zaman içinde 70 milyonluk yeni bir üyeyi kabul edemez. Dinamik bir ekonomiye sahip olsa da ülke toplumsal ve siyasi patlama potansiyeli taşıyor. Avrupalı elitler arasında, Türkiye'nin AB'ye kabul edilmesinin, İslam'la bir “kültür savaşında” kurtarıcı rol oynayabileceği görüşü oluştu. Bu ülke, şu anda açıkça tarihi bir dönüşüm yaşıyor. Bir modernleşmenin gerçekleştiğinden kuşku yok. Ancak öte yandan ataerkil ve gelenekselci yapılar hala varlığını koruyor. Liberal demokrasi ve toplum anlayışı hala yaygın değil. Başbakan Erdoğan, acemice kendisine başkanlık gücü kazandıracak bir anayasa değişikliği hazırladı. Birçok kişi, otoriter çözümlere inanıyor, risk de işte bu.”

İsviçre gazetesi Neue Zürcher Zeitung'da yer alan yorumda AB'nin mali krize karşı aldığı önlemler ve bunun olası etkileri analiz ediliyor. Gazetede şu satırları okuyoruz:

“Avrupa'da hemen hemen her ülke aynı anda tasarruf etmeye başlarsa konjonktürün gelişimine dair endişeler de sürecektir. İspanya ve Portekiz, mali piyasaların baskısıyla kapsamlı tasarruf önlemleri alacağını duyurdu. Aynı şekilde yeni İngiliz hükümeti bütçedeki büyük açığı azaltmayı önceliği haline getirdi ve İtalya da kamusal alanda biriken fazla yağları almak için neşteri hazırladı. Tüm bunlar Avrupa'da konjonktürü frenleyen yeni etkenler olacaktır. Kuşkusuz Avrupa'da kısa vadede büyüme yavaşlayacaktır. Ancak bundan büyümenin uzun vadede gerileyeceği sonucunun çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin tahmin yürütmek zor. Kesin olan şu ki; birçok ülkede borçlanma sınıra dayandı…”

Polonya'nın muhafazakar bakışlı gazetelerinden Rzeczpospolita ise Almanya'nın AB ülkelerine yaptığı önerilere dikkat çekiyor:

“Almanya borçlanma sınırını aşan ülkelerin sert şekilde cezalandırılmasını talep ediyor. Berlin ayrıca diğer AB ülkelerinin borçlanmayı frenlemek için Alman modelini uygulamasını istiyor. Bu nedenle Euro Bölgesi'ndeki ülkelerin önünde bugün şeytani bir seçenek duruyor: Ya kendi çabalarıyla bütçe kesintileri sayesinde toparlanabileceklerini kanıtlayacaklar ya da kendi bütçe politikaları üzerindeki hakimiyeti kaybetmeye katlanmak zorunda kalacaklar. Acı reform reçetelerinin maliyeti hayli yüksek ve büyük siyasî riskler içeriyor. Reformlar başarılı olursa, ki bunların sonucu ancak birkaç yıl içinde görülebilir, o zaman İspanyollar, İtalyanlar ve İngilizler çok daha sağlıklı bir ekonomiye sahip olacak. Bundan da Avrupa'nın tamamı faydalanacak…”

Avrupa Birliği'nde yaşanan borçlanma krizine dikkat çeken Tageszeitung'un kriz yönetimiyle ilgili eleştirileri var. Gazetede yer alan değerlendirme şöyle:

“Avrupa Birliği ülkeleri, özellikle de Euro Bölgesi'nde yer alanlar, devasa bir sorunla karşı karşıya. Bu nedenle de herhangi bir bahaneye başvurmadan üzerinde inat ettikleri çıkarlarını artık bir kenara bırakmalılar. Öte yandan hükümetler, en başta da Alman hükümeti, kriz yönetiminde uzmanlarla, Uluslararası Para Fonu (IMF) ekonomistleri ile birlikte hareket ediyor. Bu da AB sözleşmelerinin sunamadığı bir çerçeve sunuyor. IMF uzmanları, kredilerle ilgili sıkı kurallar uygulanmasında deneyimliler, ancak onların kızdıracağı seçmenleri yok. IMF kriterleri şu anda siyasi tartışmaların yerine geçmiş durumda. Ancak AB, IMF'nin denetçi olduğu bu krizden hiçbir şey öğrenemeyecek.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Beklan Kulaksızoğlu