1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

26 Temmuz 2012

Avrupa basınında bugün yer alan yorumlarda Suriye'de yaşanan kritik gelişmeler ve Euro Bölgesi'ndeki kriz değerlendiriliyor.

https://p.dw.com/p/15eqF
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Avusturya gazetesi Kurier Suriye'deki krize Türkiye açısından bakıyor ve Suriye'nin geleceğinin Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğine dikkat çekiyor. Yorum şöyle:

“Hiç kimse Esad’ın devrilmesinin ardından neler olacağını bilmiyor. Ülkenin bölünmesi seçeneklerden biri, gevşek merkezi bir sistemle bağımsız bölgelerin oluşturulması da diğer bir seçenek. Öyle ya da böyle Türkiye’nin kapısının önünde Irak Kürdistan’ının ardından fiilen bir başka bağımsız Kürt devletinin kurulması ve bu halk gruplarının büyük çözüm rüyasının yeniden canlanması olasılık dahilinde. Yani, İran ve Türkiye’dekilerle birlikte bütün Kürtlerin katılımıyla bir birlik kurulması rüyası. Bu şimdiye kadar gerçekleşmedi, ancak Kürtler yarının kokusunu alıyor. Bu noktada da şimdi Türkiye'nin becerisine ihtiyaç var. Tampon bölge oluşturmak bahanesiyle Kürtleri bastırmak için Suriye’ye müdahelede bulunmak zarar verici bir girişim olur. İstenilen hedefe ulaşmak iki şekilde mümkün: Ankara’nın daha önce Kuzey Irak Kürtleriyle yaptığı gibi bölgedeki ekonomik patlamadan Türk işadamlarının faydalanmasını sağlaması ve ülkesindeki gecikmiş Kürt sorununu çözmesi.“

İspanya'nın sol liberal eğilimli gazetesi El Pais de Suriye krizinde uzun vadeli bir çözüme ihtiyaç duyduğunu belirtiyor:

“Ücra bölgelerde Beşar Esad’ın despotluğuna karşı başlayan halk direnişi kısa süre içinde boyutları giderek büyüyen bir iç savaşa dönüştü. Demokratik güçler ve ABD sadece kana susamış bu despotun düşüşünü hızlandırmakla yükümlü değil, aynı zamanda yeni Suriye bölgede saatli bir bombaya dönüşmeden ivedilikle bir siyasi senaryo oluşturulmasını da garanti etmeliler.“

Paris merkezli Fransız gazetesi Libération da Euro Bölgesi'ndeki krizi değerlendiriyor. Gazetede yer alan yorumda, siyasi irade eksikliğinden yakınılıyor:

“Artık hiçbir şey işe yaramıyor. Domino taşlarının art arda devrildiği görülürken, ne bir sonraki zirvenin son şans olacağı yönünde zirvelerin ardından yapılan coşkulu açıklamalar, ne de harcanan milyarlarca eurolar… Kaynağı ekonomik olan bu krizin artık doğasını değiştirdiğini idrak etmek zorundayız. Bu kriz artık siyasi yanıtlar verilmesini gerektiren siyasi bir kriz haline geldi. Verilecek yanıtların siyasi bir projeyle ilgili olması gerekiyor. Peki, bugün derin bölünmelerin yaşandığı Avrupa Birliği tüm bunları gerçekleştirecek yeteneğe sahip mi?“

Hollanda gazetesi de Volkskrant da Moody's'in Almanya ile ilgili yaptığı analizi mercek altına alıyor ve eleştirilerini Alman siyasilere yöneltiyor:

“Moody's'in analizi, daha fazla ilgiyi hak ediyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Alman siyasilerin karşı karşıya kaldığı şeytani ikilemi gözler önüne serdi. Almanlar şimdiye kadar hep dile getirdikleri uyumla bilinirlerdi. Örneğin Angela Merkel, Avrupa Birliği için 'siyasi birlik' tanımını kullanmaktan çekinmiyor. Bununla birlikte Almanya, para musluklarını sonuna kadar açmaktan da kaçınıyor. İşte tam da bu çelişki, Euro Bölgesi'nde bir patlama yaşanması tehlikesini artırıyor. Moody's'in de Almanya'ya yönelttiği suçlama bu. Umarız bu, Almanya'yı daha derin bir uyum için hızlı adımlar atmaya teşvik eder.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Nihat Halıcı