1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

26.11.2010 - Avrupa basınından özetler

26 Kasım 2010

Kore Yarımadası’ndaki gerilim, Rusya’nın AB ile serbest ticaret bölgesi oluşturma önerisi ve Euro Bölgesi’ndeki mali kriz, bugünün Avrupa basınında öne çıkan konular…

https://p.dw.com/p/QIvB

İtalyan “La Stampa” gazetesi, Kore Yarımadası'ndaki krizde Çin'in rolünü irdeliyor:

“Gerçekçi bakılırsa gözler, Kuzey Kore'den gelebilecek bir tehdidi durdurabilecek belki de tek güç olan Çin'e çevrilmeye başlanabilir. Ancak ABD'yi bu anlaşmazlıkta geri plana atıp, kendisini konudan tamamen çekene kadar beklemek; Washington, Güney Kore, Japonya ve belki Tayvan'ı birbirine bağlayan ittifakın varlık gerekçesini zayıflatabilir. Bu, şimdiye kadar akla bile gelmeyecek bir duruma, yani ABD'nin Doğu Asya'da hâkimiyet konusunda karşı güç oluşturma stratejisinden vazgeçmesine neden olabilir. Bu, ABD'nin önce Japonya, ardından Sovyetler Birliği ve şimdi Çin'e karşı 80 yıldır oynadığı bir rol.”

Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in AB ile serbest ticaret bölgesi oluşturma önerisi de Avrupa basınında geniş yer alıyor. Rusya'dan “Moskowski Komsomolez” gazetesinin yorumu şöyle:

“Putin'in Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinde yayınlanan makalesi, eski Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mikhail Gorbaçov'un, içinde Rusya'nın oturduğu onurlu bir evi de barındıran ‘ortak bir Avrupa apartmanı' inşa etme önerisini hatırlatıyor. Vize serbestisinin tanınması ve Avrupa'ya gitmek isteyen Ruslar'ın önündeki bu engelin temelli olarak kaldırılması Putin için büyük bir başarı olacaktır. Ama bu noktanın henüz çok uzağındayız. Yine de Putin önerisiyle daha da fazlasını istiyor: Rusya ile AB arasında ekonomideki yapısal zayıflıkları aşacak bir işbirliği. Ancak burada belirleyici önem taşıyan, gazete makaleleri ya da siyasîlerin çağrıları değil, Rusya'daki yatırım ikliminin değerlendirilmesidir. Bunun için barometrelerden biri sermaye hareketleridir. Ve bu noktada Rusya'nın sermaye kaçışıyla mücadele etmesi gerekiyor. Aynı zamanda yabancı yatırım uğruna verilen mücadelede Rusya uzun süredir gerilerde kalmış durumda.”

Polonya'nın başkenti Varşova'dan “Rzeczpospolita” gazetesi ise Rusya'nın Batı standartlarını karşılamadığını vurguluyor:

“Rusya ve AB'nin birlikte gelişen bir Avrupa inşa etmesi fikri ilk bakışta kulağa hoş geliyor. Ama şeytan ayrıntıda gizli. İşbirliği kapsamında Rusya'nın önkoşulsuz olarak Dünya Ticaret Örgütü'ne üye kabul edilmesi, Ruslar için vize zorunluluğunun kaldırılması ve Rus enerji devi Gazprom'un daha da güçlendirilmesi isteniyor. AB ise karşılığında pek bir şey almıyor, büyük şirketler dışında. Rusya yakın işbirliği için koşulları yerine getirmiyor ve bu koşulları yerine getirmeye niyeti de yok. “

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, İrlanda'daki mali kriz bağlamında yaptığı son açıklamaları tartışma yarattı. Merkel, Euro Bölgesi'nde yaşanan borç krizlerinin finansmanında bankalar, sigorta şirketleri ve diğer yatırımcıların da rol alması gerektiği görüşünü bir kez daha yineledi. Fransız "Le Monde" gazetesi, Merkel'in zamanlamasını yanlış buluyor.

“Merkel'in gelecekle ilgili haklı kaygıları var, özellikle de anayasal açıdan. Kendi vergi mükellefini düşünüyor ve kendi açısından düşüncesinin etik dayanağı da var. Piyasaların girdiği risklerin yüzde yüz devletler tarafından üstlenilemeyeceğini söylüyor. Ama zamanlaması yanlış. Tam güven bunalımının ortasında, İrlanda'nın borçlarını daha da yükseğe çekecek önerilerde bulunma zamanı değil. Şu an birlik ve dayanışma zamanı. Peki Berlin bunu gerçekten istiyor mu ki?”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa