1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.01.2006 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap27 Ocak 2006
https://p.dw.com/p/Abnf

Avrupa basınının bugün en çok irdelediği konu, radikal dinci örgüt Hamas’ın parlamento seçimlerinden zaferle çıkması.

Belçika’da yayımlanan De Morgan gazetesiyle başlıyoruz basın turumuza. Gazetede şöyle deniliyor:

“Yeni hükümet kurulur kurulmaz, maskeler düşecek. Her yönüyle Hamas’ın gerçek yüzünü göreceğiz. Tabii bu arada Filistinlilerin hayatı da değişecek. Zira Hamas, Filistinliler için bir İslam devleti kurmak istiyor. Yani Şeriat düzeni gelecek. Hamas ile İran’daki provokatörler arasında hiçbir fark yok. Filistinliler’in geleceğine dair kaygı duymamak mümkün değil.“

Almanya Süddeutsche Zeitung gazetesinde de Hamas’ın terör örgütü kimliğine dikkat çekiliyor:

“Hükümetteyseniz eğer, bir taraftan kabine oturumları düzenleyip bir taraftan da illegal silahlı mücadeleyi sürdüremezsiniz; anlaşma pazarlıkları yayıp sonrasında saldırılar düzenleyemezsiniz. İktidara gelen seçim yapmak durumunda. Terörist bir hükümet, Filistin’in kurtuluşu olamaz! İsrail’in askeri gücü karşısında terör işe yaramaz! Hatırlarsanız, daha önce de bir Filistin liderine bombalı saldırı düzenlenmişti... Eğer Hamas gerçekten iktirı ele alırsa, terörle değil, diplomatik yoldan sorunları çözmeye çalışmalılar.”

“İslamcıların zaferi birçok kişinin eseri” başlığını atan Avusturya menşeili Der Standard gazetesi, Hamas’ın başarısının altında yatan sebepleri analiz ediyor:

“Hamas’ın zaferine birçok kişi imza attı. En başta, yolsuzluk yapan ve teröre göz yuman Yaser Arafat’ın öncülüğündeki Filistin Özerk Yönetimi. Sonra, Gazze ve Ramallah’a sürekli para gönderip bu paraların nereye harcandığını denetlemeyen Avrupa Birliği Komisyonu’nu unutmamak gerek. Ve tabii ki baş aktörlerden biri de İsrail; Arafat’ın elini zayıflatmak için, 80’lerin sonundaki 1. İntifada’dan beri İslamcıları destkleyip besleyen İsrail… Ayrıca bir de, hem İsralli sağcıların, hem de radikal Filistinlilerin bir türlü benimsemek istemedikleri Oslo Barışı’nın çöküşü de Hamas’a zafer yolunu açtı. Filistin lideri Mahmud Abbas, Hamas’ı politikaya çekip denetlemeyi planlıyordu. Hatta Washington’a bile kabul ettirdi bu planını. Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Hamas, seçimlerde fazla büyük bir zafer kazandı.”

Fransızlar’ın muhafazakar Le Figaro gazetesi, Hamas’ın sandıktan galibiyetle çıkmasına ilişkin şu yorumu yapıyor:

“Ciddi bir çelişki söz konusu. Uluslararası toplum maalesef, radikal dinci Hamas karşısında, laik ve ılımlı Filistin Kurtuluş Örgütü’nü güçlendirmeyi başaramadı. Bu yetmezmiş gibi, şimdi gelinen noktada Hamas’ı desteklemekten başka yapacak bir şey yok! Fakat ABD oyun bozanlık yapıyor. Washington, prensiplerini ileri sürerek, Hamas ile temasa geçmeyi reddediyor. Keşke ABD, bu sonucun kaçınılmaz olduğunu önceden görüp ona göre davranabilseydi. Artık bir şeyleri düzeltmek için çok geç. Ama öyle veya böyle, bu seçimden çıkan sonuç şu: Ortadoğu’da terörü demokrasiyle alt edemezsiniz!”

Polonya’da yayımlanan Rzeczpospolita gazetesi ise Hamas’ın iktidarı ele almasıyla birlikte Ortadoğu’da işlerin daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığı yorumunu yapıyor:

“Sandıktan çıkan oylar, ABD’nin Ortadoğu politikasının başarılı olmadığına işaret ediyor. Filistinliler özgür iradeleriyle Hamas’ı seçti. Washington, demokrasinin, terör, sefalet ve nefrete karşı bir tür mucize ilaç olduğunu sanıyordu. Demek ki değilmiş. Kaldi ki, İslamcı Hamas’ın zaferi tüm Müslüman alemi tarafından sevinçle karşılandı. Uzun lafın kısası, Ortadoğu’da işler daha karmaşık hale geldi!”

İtalyan La Republica gazetesi, “Halk kini seçti” başlığı altında şu satırlara yer veriyor:

“ABD Dışişleri Bakanı Conduleezza Rice’in Başkan Bush’a kötü haberi vermesiyle birlikte, Washington bir kabus daldı. ABD’nin Irak’ta başarısızlığa uğramış olması yetmiyormuş gibi şimdi de Filistin’de halk, Beyaz Saray’ın tanımıyla “teröristler”den yana oy kullandı! Bush’un “ithal demokrasi” ideolojisi, sabun köpüğü gibi söndü ve savaş karşıtlarının en önemli tezlerinden biri böylece doğrulanmış oldu: Siyasi rejimin değişmesiyle birlikte, despotların yönetimi altında yıllarca baskılanan halkın öfkesi patlıyor!“